10 Kasım sabahı saat 9’u 5 geçe sirenler çalar, sokak aralarında yürüyen vatandaş bile saygı duruşunda dururdu. O an da zaman durur, hayat da dururdu.
10 Kasım’da gazetelerin logosu da siyah çıkardı. Radyolar ve daha sonra siyah beyaz televizyonlarda ağırlaştırılmış müzik yayınları yapılırdı. Gazino ve eğlence yerleri kapatılırdı. Hatta rahmetli Zeki Müren’in 10 Kasım gecesi sahneye çıkmadığını hatırlarım. Anlayacağınız, her 10 Kasım, bir kasvet günü olarak geçerdi.
Aradan yıllar geçti ve 1990 yılında Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın girişimleri ve bazı aydınların da desteğiyle 10 Kasım matem günü olmaktan çıkarıldı; çok da iyi oldu. Zira matem tutarak Mustafa Kemal Atatürk anlaşılamaz. O’nu gerçek anlamda tanımak, eserlerinin değerini bilmek ve en büyük eserim dediği Cumhuriyetimize sahip çıkmak, en büyük amacımız olmalıydı.
Bu konuda 10 Kasım’ı matem günü olmaktan çıkaranlarla aynı fikirdeydik. Ancak, o günlerde çok masum (!) gerekçelerle atıldığını düşündüğümüz bu ilk adımın, bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin, dağdan taştan kazınması için atılmış belki de ilk adım olduğunu nereden bilecektik?
Günümüzde ise hem Atatürk hem de Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) üzerinde oynanan oyunlar artık iyice açığa çıktı. T.C. ibaresi başta Ziraat Bankası olmak üzere her yerden çıkartılıyor. Son olarak Devlet Nişanı, Cumhuriyet Nişanı ve Liyakat Nişanı'nda yapılan değişiklikle Atatürk silueti ve T.C. ibareleri çıkartıldı. T.C. düşmanlarına Devlet Nişanı verilir oldu. Türk Milleti kavramı etnik bir kimlik olarak algılanmaya başladı. Cumhuriyetin devrimleri delik deşik oldu. Modern Türkiye’de gençlerin kızlı-erkekli bir arada olması bile “mekruh” ilan edildi. Kadınlarımız bazı kolaylıklar bahane edilerek, iş ve siyaset hayatından uzaklaştırılıyor. “Vurun Kahpeye” günlerini yaşamaya başlamamız işten bile değil.
Hal böyle olunca, 10 Kasımlarda olmasa da, ortadan kaldırılmaya çalışılan Türkiye Cumhuriyeti’nin ardından matem tutmaya başlayacağız gibi görünüyor. Son yıllarda yaşadığımız olumsuzluklar buna işaret ediyor.
Yarın 10 Kasım. Atatürk’ün 75. Ölüm yıl dönümü. Kafalarımızı gömdüğümüz kumlardan çıkartmanın, at gözlüklerimizi kaldırıp atmanın, gerçekleri görmenin tam zamanı. Atamızı andığımız her yerde, bu gerçekleri de düşünelim. Daha ne kadar canımızı yakacaklar?
Ata’mızı rahmet, minnet ve sevgi ile anıyoruz. Ruhu şâd olsun!