16.09.2013 günlü bu köşedeki yazımı “Zamanı olanların mutlaka görmesi, olmayanların ise zaman yaratıp en azından hafta sonu film festivali havasını solumasını öneririm. İyi seyirler.” Dileklerimle bitirmiştim. Amcam Sedat Özkan’ın vefatı ile 20. Altın Koza filim Festivali son günü etkinliklerini de içine alan Adana ilini ziyaret programını iptal ettiğimiz Adanalı dostlarımıza iletilince başta uzun yıllar Adana Eğitim Sen Başkanlığı yapmış Güven Boğa (HDK Adana Meclisi Yürütme Kurulu Sözcüsü) olmak üzere onlarca arkadaşın başsağlığı telefonları son cümlelerinde “Cumartesi Adana’ya gel, yaşam devam ediyor, acını paylaşıyoruz ama senide iki üç saatliğine aramızda görmek istiyoruz.”Israrları üzerine Cumartesi Akşamı ödül töreni atmosferini yerinde izlemek üzere birazda isteksizce Adana’ya gittim.
İyi ki ısrar etmişler! İyi ki gitmişim! Adana 20. Altın Koza Film Festivali Ödül Töreni, Gezi ruhunun kendini mesajlarla hissettirdiği büyülü bir atmosferi solumamı ve çıplak gözle görmemi sağladı. Yönetmen Hakkı Kurtuluş, “Sinirlendikçe güzelleşen Türkiye” mesajıyla, Saraçoğlu ise ödülünü “Gezi olaylarında gözünü kaybedenlere” adadığını söyleyince ÇÜ Kongre Merkezialkışlarla inletildi. Yılmaz Güney Özel Ödülü’nü kazanan yönetmen Deniz Akçay Katıksız ödülünü “bedenleri üzerinde söz hakkı elinden alınan kadınlara” adarken Yılmaz Güney adının geçtiği yerde kopan alkış tufanı gözle görülmeden ve o an orda yaşanmadan anlaşılamaz. (Adanalı dostlar “Her yıl böyle olur. Yılmaz Güzey adı geçti mi alkış tufanı dakikalarca devam eder.” “Adanalının Yılmaz Güney sevgisi her yıl bu alkışlarla sanki yeniden tazelenir.” Açıklamalarıyla salonu tercüme ederek olanı biteni anlamamı sağladılar.)
Çukurova Üniversitesi Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen 20. Altın Koza Film Festivali’nde “toplumsal içerikli mesaj verme geleneğini” okumalarımdan biliyor idim. Lakin bu denli etkili olabileceğini (insanın tüyleri diken, diken oluyor) ancak bizatihi yaşanarak tecrübe ettim.
Ödül gecesinden satır başı olarak not alıp paylaşacağım izlenimler; dizi-sinema oyuncusu Şenay Gürler ve Sinan Tuzcu sunuculukları ve sahne hâkimiyetleriyle izleyenlerden tam not alarak bu anlamlı geceden yüzlerinin akıyla çıkması, Öğrenci Filmleri Yarışması’nda “Ayakkabı” adlı çalışmasıyla Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen Marmara Üniversitesi Sinema Bölümü öğrencisi Musap Tekin, ödülünü “Kendi kimliklerini yaşayamayan ve gizlemek zorunda kalanlara ve özgürlük mücadelesi veren halklara” adamasıyla, hele Musap Tekin’in “Ayakkabı değil de asıl adı Kürtçeydi ama ben Barış Süreci’ne zarar gelmesin diye belirtmedim.” Diye konuşmasısonunda aldığı yoğunalkışlar gecede öne çıkan ilk izlenimlerimi oluşturdu.
“Sinirlendikçe güzelleşen Türkiye”ye adanan bir ödül!
İstanbul Gezi Parkı’ndaki havanın yansıdığı törende bu yönde ilk mesaj “Umut Veren Erkek Oyuncu” ödülünü alan Savaş Alp Başak’tan geldi. “Köksüz” filmindeki başarısıyla ödüle layık görülen Başak, “Özgürlük yolunda iradesini kaybetmemiş altı kardeşime adıyorum” deyince ÇÜ Kongre Merkezi alkışlara boğuldu. Aynı filmdeki rolüyle “En İyi Yardımcı Kadın Ödülü” verilen Melis Ebeler de “Özgürlük için direniştir sanat” diyerek ayrıldı sahneden. SİAD Özel Ödülü, En İyi Senaryo Ödülü ve “Yozgat Blues” ile birlikte En İyi Film Ödülü’ne de layık görülen yönetmen Hakkı Kurtuluş, ödüllerini “Sinirlendikçe Güzelleşen Türkiye’ye” adaması 20. Altın Koza Film Festivali’nin havasını birdenbire değiştiriverdi.
Altın Koza Ödül gecesinde Gezi’de gözünü kaybedenlerde unutulmadı.
“Gözümün Nuru” filminin diğer yönetmeni Melik Saraçoğlu da üç kez çıktığı sahnede “Ömer Lütfi Akad, Yılmaz Güney gibi ustaların aldığı ödülleri almanın onurunu yaşıyorum. Ödülümü Gezi olaylarında gözünü kaybedenlere adıyorum” deyince salondan büyük bir alkış aldı. Öğrenci Filmleri Yarışması Belgesel dalında ürettiği “Gecekondu Mahallesi” filmiyle Jüri Özel Ödülü’nün sahibi olan Marmara Üniversitesi’nden Emrah Kılıç, “Ödülümü ağlayan anneler ve son olaylarda ölen 6 genç arkadaşımıza armağan ediyorum” diye konuşunca alkışlara bir alkış daha eklendi.
Altın Koza 20. Yılını geride bırakırken organizasyonuyla, jürisiyle, ödül alan sanatçıların verdiği mesajlarla kendi farkındalığını yine, yeni, yeniden yaratarak yoluna emin adımlarla devam ediyor. Israrla davet ettiğiniz ve böylesi güzel bir geceye tanıklık etme bahtiyarlığını yaşattığınız için canı gönülden teşekkür ederim.
Verilen Ödüller ise şöyle:
En İyi Film: Gözümün Nuru (Hakkı Kurtuluş, Melik Saraçoğlu) ve Yozgat Blues (Mahmut Fazıl Coşkun)
En İyi Yönetmen: Reha Erdem (Jin)
En İyi Senaryo: Gözümün Nuru (Hakkı Kurtuluş, Melik Saraçoğlu),Yozgat Blues (Tarık Tufan, Mahmut Fazıl Coşkun)
En İyi Erkek Oyuncu: Ercan Kesal (Yozgat Blues)
En İyi Kadın Oyuncu: Ahu Türkpençe-Lale Başar (Köksüz)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Tansu Biçer (Yozgat Blues)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Melis Ebeler (Köksüz)
Umut Veren Erkek Oyuncu: Savaş Alp Başak (Köksüz)
Türkan Şoray Umut Veren Kadın Oyuncu: Deniz Hasgüler (Jin)
Film-Yön En İyi Yönetmen: Mahmut Fazıl Coşkun (Yozgat Blues), Atıl İnaç (Daire)
En İyi Görüntü Yönetmeni: Ahmet Emre Tanyıldız (Soğuk)
Yılmaz Güney Özel Ödülü: Yön. Deniz Akçay Katıksız (Köksüz)
SİAD Özel Ödülü: Hakkı Kurtuluş-Melik Saraçoğlu (Gözümün Nuru)
Adana İzleyici Ödülü: Çanakkale Yolun Sonu (Mustafa Kemal Uzun)
En İyi Kurgu Ödülü: Ali Aga (Gözümün Nuru)
En İyi Sanat Yönetmeni: Vural Polat (Eve Dönüş Sarıkamış 1915)