Evet, sayılı günler çabuk geçer derler ya bu Ramazanı ayınında ilk 20 günü göz açıp kapama hızında geride kalıveri. Yılın en sıcak ve uzun günlerine denk düşen 2013 Ramazan ayı bildiğimiz iftarların dışında “Gök Yüzü iftar Sofralarıyla” diğer Ramazan Ayı etkinliklerinden farklılıklar taşıdı. Binlerce kişinin evlerinden getirdiği yiyeceklerle yol ve kaldırımlarda oluşturulan “Gök yüzü İftar sofraları” görülmeye ve yaşanmaya değer ramazan etkinliği olarak hafızılarımıza silinmiyecek şekilde yer aldı.
“Nerede o eski Ramazanalar” girişli TV proğramları bu Ramazan ayında daha azdı. Lakin ana akım medya Ramazan sayfaları ve proğramlarıyla geçmiş yılların tekrarına düşmekten kurtulamadı. 1. 2. ve son sayfalarında Bodrum,Türkbükü,Yalıkavak,Çeşme sahillerinden bikinili, mayolu estantanelerin eksik olmadığı gazetelerimiz iç sayfalarında “Ramazan ayı sayfası” düzenlemekte de bir birleriyle yarıştılar.
Ramazan ayı 11 aydaki alışkanlıklarımızın çoğunun değiştiği gibi genel akım medyanında yayın akışını tepeden tırnağa değitirdiğini söylememiz mümkün. Her yıl daha da çabuk geçtiği dillendirilen Ramazanın ne yazıkki geçmiş yıllardaki “beti bereketi, tadı tuzu yok.” Sahurlarında babannelerin yaptırdığı “ekmeğin kurusuna/içtiğim suyun durusuna/ niyet ettim allah rızası için yarınki tutacağım orucuma” dualarıyla başlanan, çocuklara “seninki tekne orucu öğle ezanıyla orucunu açacaksın” tebihleriyle , teravihlerinde muziplik yapan çocuklara töleraslarıyla geçmiş Ramazan aylarının tatını bulmak şimdilerde mümkün görünmüyor.
Belkide o eski ramazanların tadını alamadığımız için Ramazan bu kadar çabuk geçiyormuş gibi geliyor. Bu gidişle bir kaç yıl sonra “Ne zaman bitecek bu Ramazan” “her şeylerin serbest olduğu mubarek 11 aylar ne zaman başlıyacak” cümlelerini duyacak gibiyiz. Çünkü günler daha da uzayacak, sıcaklar daha da artacak. İnsanlar hiç istemesemde daha tahammülsüz olacak. Benim bigi elli yaşını devirenler ve daha üst yaştakiler ise “nerede o eski ramazanlar” söylemine biraz hayıfla söylemeye davam edeceğiz.
Size de öyle geliyordur muhakkak: Çocukluğumuzdaki Ramazanların tadını, güzelliklerini, lezzetini kolay kolay unutamamamızın nedeni çocuk saflığıyla o günleri yaşamamızdan kaynaklı olsa gerekir diye düşünüyorum. Toplumsal hafızada da bu böyledir. Ramazan denilince bugünkü değil, geçmişteki “Osmanlı” dönemindekiler hatırlanır hep.
Oysa bugün de Ramazanlar yaşanıyor ve bugünün de kendi içinde güzellikleri var. Bu yıl ilk defa oruç tutan çocuklar da ileride ilk sahura kalkışlarındaki mahmur lezzeti, ilk iftarlarının sabırsızlıklarını, teravihlerdeki kıkırdamalarını unutamayacaklardır. Yaz Ramazanları, geldiğinde kar yağarken oruç tuttukları günlere hasretle dönecek ve buz gibi karpuzlarla oruçlarını açtıklarında damaklarında portakal ve mandalina kokan iftar sofralarının buhurunu hissedecekler ve bu “nerede o eski Ramazanlar” söylemine taşıyıcılık görevlerini yerine getirecekler.
Eskiden konak ve yalılarda kapısının önünden geçen herkese açık zengin iftar sofralarının yerini 5 yıldızlı otellerin lokantalarında zenginden zengine verilen iftar davetleri devraldı. Antikapitalist Müslümanlar öncülüğünde “Gök Yüzü İftar Sofraları” dil,din ırk cinsiyet ayırt etmeden “Ramazan Ayının beti bereketi” olma geleneğini yaşatması ve en önemlisi birlikte bir arada beraberce yaşamanın güzel örneklerini bir biri ardına sergiledikleri için geçmiş ramazan ayı yaşantılarınıun önüne çıkan bir güzelliği daha kazandırmı oldular.
Şair Adnan Yücel’in dizelerindebelirttiği gibi “yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!” Eski Ramazanlar söylemi devam edecek. Her şeylerin serbest olduğu mubarek 11 aylara az bir süre kaldı.2013 Ramazan ayıda bundan 20-30 yıl sonra “nerede o eski Ramazanlar” diye anılacak Ramazanlardan biri olarak tarihteki yerini alacak ve bu günün 9-10 yaş çocukları 40’lı ellili yaşlarında babannelerinden sahur duaları duyamadıkları için TV proğramlarındaki Nihat Hoca ve diğerlerinin saatler boyu süren sohbetlerini “nerde O Eski Ramazanlar” “ne sohbet proğramları izlerdik” minvalinbde anlatarak kendi Ramazan geçmişlerini yad edecekler.
Ramazan Ayı tadında Ramazan, bayram tadında bayramlar görme dileğimi iletir,Adnan Yücel’in şiiriyle yazımı sonlandırmak isterim.
“………
Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...
Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...
Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”