AKP’li yöneticiler bütün canlılara zarar veriyorlar !
Biliyoruz ki millet için sorumluluk duymayanlar, ancak kendilerine hizmet ederler. AKP’li yöneticiler de hep kendilerine hizmet ediyorlar. Millet onların ne kâlplerinde, ne de zihinlerinde var !
Sergiledikleri iğreti siyasetle kula kulluğu da yaygınlaştırıyorlar. Dindar gençlik söylemlerinin bir fiyasko olduğunu anne ve babalarını öldüren gençlerin sayılarını artırarak kanıtladılar ! Kabalıkları kinlerinin davacısı olanlarla aile yapılarını parçaladı. Kardeşi kardeşe düşman ettiler. Annelerini ve babalarını evlerinden sokağa atan evlâtların sayıları oldukça arttı. Bütün kötülükler Müslümanlık kisvesi altında yapılıyor ! Din maskeliler “ALLAH » dediler mi cahil insanlar adeta kendilerini aldatanlara kul oluyorlar !
Yani Kur’an hâkikatlerinden haberleri olmayanlar sadece namaz kılmakla, sakal bırakmakla, şalvar giymekle Müslüman olunacağını zannedenler, başörtüsü yerine “rahibe örtüsü türbanı” takanlar AKP sayesinde Kur’an’ın “oku” hükmünü umursamayarak öğrenmeden, bilmeden cehalet içerisinde cehenneme doğru yol alıyorlar!
Bakın bunu AKP’li Enerji Bakanı Taner Yıldız Haber Türk'de itiraf etti :”Toplumun eğitim seviyesi arttıkça bize güven azalıyor.” Yani bi ifadeyle AKP’li yöneticilerin eğitim seviyeleri düşük olan insanları kullandıkları ve aldattıkları ortaya çıkıyor! Uyanık insan, bilen insan, gören insan, aydın insan, inançlı bir insanAKP gibi, emperyalist güdümlü, çağdışı bir partiye destek olabilir mi?
Bu zihniyet ve destekçileri yaptıkları kötülüklere İslâm’ı âlet ederek hurafeler de uydurmaktan çekinmiyorlar.
Bugün ODA TV’de yer alan bir haber ise oldukça vahim :«Türkiye Manisa’nın Soma ilçesine bağlı Yırca köyünde katledilen 6 bin zeytin ağacına ağlarken, aynı günlerde sosyal medyada dolanan zeytin boykotu çağrısıyla adeta şoke oldu. Zeytinin Yahudi ağacı olduğunu iddia eden boykot çağrısında, Soma’daki zeytin katliamının Danıştay’ın durdurma kararına rağmen hükümet tarafından sürdürüldüğü ileri sürülerek, “Türkiye'deki zeytin ağaçlarının tamamının üç yıl içinde kesilmesi planlanıyor, bu sayede İsrail'e büyük bir darbe vurulacak” ifadelerine yer veriliyor. »
Halbuki Zeytin ile ilgili 6 âyet var
¤ En’âm Sûresi, 99. Âyet : Ve semadan suyu indiren O'dur. Böylece herşeyin nebatını (bitkisini) onunla (su ile) çıkarttık. Ve de ondan yeşillikler çıkarttık. Ondan da üst üste taneler (başaklar) ve hurma ağacının tomurcuklarından, sarkan hurma salkımları ve birbirine benzeyen ve benzemeyen üzüm bağları, zeytin ve nardan oluşan bahçeler çıkartırız. Onun meyvesine (ürününe), meyve verdiği zaman ve olgunlaştığı zaman bak. Mü'min olan kavim için, bunlarda elbette âyetler (deliller) vardır.
¤ En’âm Sûresi, 141. Âyet : Ve asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları, yenilen çeşitli ekinleri,birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytinleri ve narları yaratan O'dur.Ürün verdiği zaman, onun ürününden yeyin. Onun hasad edildiği gün, onun hakkını verin. İsraf (ziyan) etmeyin. Muhakkak ki; O, müsrifleri (israf edenleri) sevmez.
¤ Nur Sûresi, 35. Âyet : Allah, göklerin ve yerin nuru'dur. O'nun nuru, içinde misbah (lâmba) bulunan kandil (ışık saçan bir kaynak) gibidir. Misbah, sırça (cam) içindedir. Sırça (cam), inci gibi (parlayan) yıldız gibidir. Doğuda ve batıda bulunmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı, ona ateş değmese de kendi kendine ışık verir. Nur üzerine nurdur. Allah dilediğini nuruna hidayet eder (ulaştırır). Ve Allah, insanlara örnekler verir. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.
¤ Tin Sûresi, 1,2, 3, 4, 5. Âyet : (İncire ve zeytine andolsun) Tin’e Zeytun’a, Tûr-i Sinâ’ya ve şu emin beldeye yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına gönderdik (cehenneme attık)
(Bu konuda âlimler zeytinin kâbeyi ya da spermleri, incirin de Peygamberimizin (S.A.) ümmetini ya da yumurta hücresini temsil ettiğini ifade etmektedirler. Ki zeytin vahdeti (tekliği), incirin de kesreti (çokluğu) ifade ettiği de söylenilmektedir. Bunların yanında zeytin ve incirin vücud sağlığı için son derece önemli maddeler içerdiği vurgulanıyor, diyenler de var.)
Zeytin ağacı düşmanlığı yapılarak İsrail'e değil, Türkiye’ye büyük bir darbe vurulacak! Bu çok çirkin ve tehlikeli emperyalist oyunlar mutlaka bozulmalıdır!
Kapitalistler ve emperyalistler bizi bir lokma ekmeğe muhtaç hâle getirmek istiyorlar
Dünyada zeytiniyle, kayısısıyla, inciriyle, ceviziyle ve pamuğuyla, ün yapan Türkiye’ye kasıtlı olarak nasıl neslimizi hedef aldılarsa, gıdalarımıza da ağaçlarımıza da, kültür varlıklarımıza da AKP eliyle emperyalistler darbe vurmak istiyorlar! ALLAH’ ın nimetlerine dil uzatanlar asla Müslüman olamazlar. Aksine bu gıdalardan bizi mahrum etmek ve sefil, beyinsiz bir nesil yetiştirmek için, sütünü kaymağını alıp bizi süt tozuyla besletmek isteyenlerin kirli ve sinsi oyunları içerisindeyiz. Yaklaşık 50 yıl önce babamla Bor ilçemizin Gebere bölgesindeki bağımızdaki ceviz ağacımızın köklerini gizlice söken 30 yaşlarında bir adamla karşılaştık! Babam adama: “Yaptığın iş hırsızlık.. Ağaçlar insanlar gibi canlıdır... Her ağacın dili var... Onlar da ALLAH’ı zikrederler. Köksüz bir ağaç zamanla kurur, hem ağaca hem bize zarar veriyorsun. Bu köklerle ne yapacaksın?” dedi
Adamın cevabı ilginç idi : “Kilosunu 5 liraya satıyor, harçlığımı çıkarıyorum.”
Babam kime sattığını sordu. O : “Her hafta pazartesi günü Adana’dan biri geliyor, çevredeki benim gibi insanlardan topladığı kökleri kantarıyla tartarak bize parasını ödüyor!” dedi. Babam “pekiyi o adam bu kökleri ne yapıyormuş”, diye sordu.
Cevap düşündürücüydü : Yunanistan’a satıyormuş !
Babam ona sordu : Sen Müslüman mısın?
Adam “Elhamdülillah!” dedi.
Babam sözünü sürdürdü : “Yaptığın iş Yunanistan’ın emellerine hizmet etmek, bu çok günah, ceviz ağaçlarımızı kurutmak, cevizciliğimizi yok etmek isteyenlere hizmet etme. Pazartesi günü dükkanımıza gel, sana satabileceğin mallardan vereyim sat. Helâl para kazan” dedi.
Adam ceviz ağacımızın köklerini oraya bıraktı ve hakkını helâl et diyerek, babamın elini öpmek istedi. Sonra da denileni yaptı ve ticarete başladı.
Stratejisiz siyaset, hukuksuz adalet, susturulmuş diyanet, yozlaştırılmış tababet, seviyesiz hitabet, imha edilmiş bir metanet ile bugün hiç dostumuz kalmadı!
AKP yöneticileri emperyalizmin taşeronluğunu yapmaktadırlar : Türk milletini tarihinden, kimliğinden, değerlerinden, zenginliklerinden koparmak istemektedirler. Bu sebeple okullar, tarihi binalar adeta yağmalanıyor, yakılıyor ve satılıyor! İsraf veağaç düşmanlığı zirvede, dengesiz harcamalar toplumun iliklerine nüfuz ettiriliyor ! Saltanat uğruna hatıralar ve hatıra kaynakları katlediliyor!
Ağaç düşmanlıklarının bir çok sebebi var, doğanın dengesini bozmak, hayvan ve böcek neslini yok ederek hastalıkları körüklemek, yaban hayvanlarını imha ettirtmek...
Sadece İstanbul’da kesilen ağaç sayısı 3 milyon civarında. Yaban hayvanları bu sebeple şehir merkezlerine indiler.
Üretimi yok ederek, halkı fakirleştirmek! Türkiye’yi yağsız, zeytinsiz, cevizsiz, incirsiz, pamuksuz, buğdaysız, ekmeksiz, etsiz, sütsüz, üzümsüz bırakmak! 6000 zeytin ağacının bir gecede kesme ihanetinin kesenle sınırlı olmadığı, kestirenin kim olduğu öğrenildiği zaman anlaşılacak. Buradan ilan ediyorum, bir kenara yazın, Bülent Arınç’ın ve onun gibi olanların bu konudaki sözleri kendilerinin bir çok konudaki günahlarını kapayamayacak! Bugün istifa etseler dahi manen aklanamayacaklar.
Gelecekte asla iyi bir şekilde de anılmayacaklar!
İsrâ Sûresi’nin 23. Âyeti’nde ALLAH (C.C.) « Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine (of) bile deme ; onları azarlama ; ikisine de güzel söz söyle. »
İsrâ Sûresi’nin 26. Âyeti’nde ise : « Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma. »
Müslüman görünmelerine rağmen, İslâm’a Kur’an’a ve ahlâka uymayan hâl ve hareketleriyle olumsuzluklara, nefrete, istismarlara, ve güvensizliklere yol açtılar.
Tıpkı geçmişte nüfus cüzdanlarını gösterip bu bizim ehliyetimiz diye ibraz edip Fransa’da ehliyet alıp yalanı çıkarlarına alet edinenler, sonradan açığa çıkan gerçeklerle bütün yabancılara güvenilmeyeceğini Avrupalıların zihinlerine yerleştirdikleri gibi hata dolu davranışlarla Osmanlı’nin ve Türk’ün itibarını yerle bir etmeleri yetmedi, dürüst insanları da şaibe altında bıraktılar !
Bazı cemaatler ve yozlaşmış AKP gibi cemaatçi partilerin izledikleri yol, ilme insanlığa, ahlâka tamamen aykırı ! Bastır parayı unvan sahibi ol.
Son 15 yıl içerisinde Avrupa’ya doktora yapmak veya eğitim görmek için gelenlerin izledikleri yol ise daha vahim. Profesöre yağ çek, onu İstanbul’a götür, deniz sefasını tattır, 5 yıldızlı otellerde ağırla, kuşun sütüyle besle bu şartlarla haketmeden diploma sahibi ol ! Sıfır bilgiyle önce doçent sonra profesör unvanıyla, havanı at ! Önüne gelen öğrenciler seni zihnen dolu bir adam sansınlar, onları teneke gibi mezun et, içi boş, bilgisiz gönder bir yerlere, zulüm ve günah makinesi haline getir, sayende problem üretip suç işlesinler.
Ben hepsi pırıl pırıl , fakat cemaatlerin güdümünde, onların talimatlarıyla hareket eden bizzat 15 kadar genç tanıyorum. Bu yolla şu an Türkiye’de profesör oldular. Yani haketmedikleri unvana sahip oldular. Benim yanıma gelip profesörlerine ne gibi iltifatlarda bulunduklarını anlatanlar da oldu. Devlete, millete hizmet aşkıyla başlamayan yolculukları onları şimdilik bir yerlere oturttu. Aldıkları paraların, taşıdıkları unvanların kendilerine yüklediği veballeri akıllarından bile geçirmiyorlar. Ben olsam böyle haeedilmeden alınan diplomaları “hayat ölmeye değer küçülmeye değmez” diyerek bir saniye beklemeden yırtar bir kenara atarım.
Yıllar önce Türkiye’nin bir köyünden gelmiş ve Lyon’da çalışan, tecrübe yüklü, hayat üniversitesinden mezun, insan sarrafı bir vatandaşımız bana gurbetçilerden söz ederek : « Biz Avrupalı’ların ahlâkını bozduk » dedi. Ben de « nasıl ?» dedim. O da , « rüşvete, menfaat karşılığında iş yaptırtmaya alıştırdık“ dedi. Yani Müslüman kimliğimizle hem kendimize, hem milletimize, hem de dinimize ne denli kötülük yaptığımızın bir ifadesiydi bu.
Şimdi Recep Tayyip Erdoğan haketmediği koltukta (....) ve kaç-ak bir sarayda oturarak bu konuda daha bariz bir itirafta bulunuyor : “Biz gözümüze kestirdiğimiz, bize râm olacak, yat deyince yatacak, kalk deyince kalkacak kişilere profesör unvanı vermek istiyoruz“ diyor. Dilinden çıkan ifadelerin özü bu!
Bakın hiç bir üniversite buna tepki göstermedi. Diyanet suskun… Yandaş zulmü artırmakla meşguller! Adeta yozlaşmaya ve yozlaştırılmaya açık bir millet olduk. Haksızlık karşısında susarak ihlassızlığımızı kanıtlamaya çalışıyoruz. Atatürk’ün hatıralarını yok ederek kendilerine saray yaptırtanlara sizin hiç söyleyecek sözünüz yok mu?
Ben size bilmediklerinizin sadece bir kısmını yani tanışma fırsatını bulduğum 15 gençle ilgili gerçekleri aktardım. Sonrasını, bu filmin devamını da Recep Tayyip Erdoğan’dan dinlediniz. Sizi ve çocuklarınızı gelecekte AKP sayesinde haketmedikleri unvanları taşıyan doktorlar öldürecekler!
Tıpkı imamların hastanelere müdür, öğretmenlerin polis, temizlik görevlilerinin hastabakıcı yapıldıkları gibi... AKP Türkiye’nin başına ülkemizi yozlaştırmak için getirilmiştir.
Yani AKP’li yöneticiler bütün canlılara zarar veriyorlar !
Ne diyor Peygamberimiz (S.A.) “Layık olduğunuz idareyle idare edilirsiniz.“
Paris, 11 Kasım 2014