Anadolu topraklarını işgal eden düşman devletler Mondros Mütarekesiyle Osmanlı döneminin sonunu hazırlamıştır. Bunun neticesinde İstanbul, İzmir, Samsun, Trabzon, Adana, G. Antep, K.Maraş, Ş.Urfa gibi Anadolu toprakları işgal edilmiştir. Doğudan Batıya, Güneyden Kuzeye hızla yayılan işgal kuvvetlerine rehberlik eden Ermeni ve Rum çeteleri yağmalama, işkence, zulüm ve katliamlar yapmışlardır.
Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları bu onur kırıcı işgale karşı topyekûn bir mücadelenin fitilini ateşlemiş, Erzurum, Sivas ve Amasya’da yapılan toplantılarda;“ Vatan bir bütündür, parçalanamaz” kararının altına imzalarını atmışlardır.[1]
Mustafa Kemal, Doğu ve güney Doğu bölgesinden toplanan silah ve mühimmatın çok önemli bir bölümünü Ulukışla Kervansarayında depolanması için emir vermiştir.
10 Kasım 1918’de Adana’dan İstanbul’a trenle hareket eden, Ulukışla’da mola veren Mustafa Kemal Paşa, burada bir bayram şenliği içinde coşkuyla karşılanmıştır. Paşa sevk edilen silah ve mühimmatın kervansarayda depolanmasını bizzat denetledikten sonra Rumeli şivesiyle Ulukışla halkına hitap ederek, Anadolu’daki Kuva-i Milliye teşkilatını Ulukışla’da da kurulmasını istemiştir.
1919’tarihinde Ulukışla kervansarayı ağzına kadar silah ve cephaneyle doldurulmuştur. İstanbul Hükümeti İngiliz ve işgal devletleriyle yaptığı anlaşma gereğince Türk askerlerini terhis edecek, kervansarayda bulunan silah ve mühimmatı İstanbul’a eksiksiz gönderecekti.
Ulukışla’da bulunan Kuva-i Milliye’nin kurmay heyeti; “Taşıma işini yapacak trenlerin kömürü kalmadığı için silah sevkiyatının gecikeceği, Samsun’a vapur gönderildiği takdirde, kara vasıtasıyla Samsun’da silah teslimatının yapılması daha kolay olacaktır” gerekçesiyle telgraf çekmeyi uygun bulmuş,. bu teklife olumlu cevap verilince silah ve mühimmat 60–70 arabaya yüklenip Niğde ve Kayseri, oradan da Mustafa Kemal’e verilmek üzere Samsuna ulaştırılmıştır. Böylece Ulukışla önemli bir görevi yerine getirmenin mutluluğunu yaşamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, 1918 yılı Kasım ayında gizlice Ulukışla’ya gelmiş, burada birtakım çalışmalar yaptıktan sonra ayrılmıştır.
Fransız ordusu, Gülekbuğazı ve Ulukışla’yı bir geçebilseydi İtalyanlarla Konya Ovasında birleşip, Anadolu’yu tamamen işgal edeceklerdi. [2]
Mustafa Kemal Paşa, 20 Temmuz 1920 tarihinde yanında Fevzi (Çakmak) Paşa ile birlikte trenle yeniden Ulukışla’ya gelmiş, burada iki gün süren Millî Teşkilatlar Güney Cephesi Konferansı’na başkanlık yapmıştır.
Bundan bir müddet sonra Mustafa Kemal Paşa, arkadaşı Albay Arif Bey’i Ulukışla İlçesinde Kuva-i Milliye Örgütünün başına komutan olarak göndermiştir. Daha sonra kendileri de Ulukışla’ya birkaç kez gizlice gelerek denetimlerde bulunmuştur.
Kuva-i Milliye esnasında Niğde-Ulukışla demirciler esnafı kılıç, kama, pala, silah yaparak cepheye gönderilmek üzere destek ve katkıda bulunmuşlar, Toroslarda yakılan çoban ateşleri ile büyük bir kahramanlık destanı yazılmıştır. Analar ekmek yetiştirmiş, genç kızlar su taşımış ve yiğitler düşmana kurşun atmışlardır.
Niğde’de bulunan 41’inci tümen, Pozantılı ve Ulukışlalı mücahitlerle Kuva-i Milliye teşkilatını harekete geçirmiştir.
Fransızlar Torosları aştıktan sonra Ankara’ya rahat gitmeyi planlanmış, ancak gelişmeler onların düşündükleri gibi olmamıştır. Ulukışla’dan gelen 50–60 fedai vatanperver ile Pozantılı gönüllüler burada iyi bir tahkimat yapmışlardı.
Niğde’nin askeri teşkilatı hem Yahyalı istikametinden gelen düşmanı durdurmuş hem de Pozantı cephesini takviye etmiştir.
Toroslar’ın yalçın kayaları arasında, hiç kimseden yardım almadan bir avuç Niğde-Ulukışla halkı Fransız ordusuna direnmiş, düşmanın Anadolu’ya geçişine fırsat vermemiştir.”
Niğde adına Milli mücadele ve Atatürk ile ilgili bilinmesi gereken bazı gerçekler, bunlardan ibaret değildir. Türk halkı ve bu günün gençliği ona çok şey borçludur.
[1] GEDİK İlhan, “Ulukışla Müdafaa-i Cemiyeti ve faaliyetleri 1919-1920, Niğde-Aksaray ve Nevşehir tarihi üzerine, Editör, Prof. Dr. Musa Şaşmaz İstanbul 2008, s. 143-184.
[2] Başkumandanlık Erkânıharbiye Riyaseti: Genel Kurmay Başkanlığı
[3] ÇELİK Kemal; Fransız Işgal Dönemi Mersin Belediye Başkanı Ahmet Hallaç’ın Anıları, Atatürk Araştırma Merkezi DergisiCilt: XXI, Temmuz 2005, Sayı 62, s. 693