Gönül dağına karlar mı yağdı
Kırılmış dalları güller perişan
Sevda yolunu duman mı sardı
Söylemez olmuş diller perişan
Bu ruh misafir dünya hanında
Çırpınıp duruyor ecel ağında
Bak işte gidiyor veda çağında
Vakitsiz savrulan yeller perişan
Kader böyleymiş taktir ezeli
Dolaşmış âlemi gurbet gezeli
Çiçekdağı dökmüş şimdi gazeli
Ağlayıp duran haller perişan
Gariplik esmerlik alın yazımız
Dursun bir kenarda kırık sazımız
Dinmedi gitti yürek sancımız
Tutuşup yanan küller perişan
Bir bozlak sesinde açılan günler
Diyardan diyara saçılan günler
Gamdan kederden kaçılan günler
Yılların önünde seller perişan
Haktan gelenler Hakka dönüyor
Tutuşan ateş bir gün sönüyor
Akıbet evine baykuş tünüyor
Bozkırın kalbinde iller perişan
Bizim diyarların sesiydi sesin
Bülbül gibi dolardı güzel nefesin
Kırılmış gayri beden kafesin
Dua dua yükselen eller perişan