MOBESE uygulamalarının kent meydan ve caddelerinden özel ve kamu binalarının koridor ve ofislerine kadar girmesiyle birlikte “denetim” ve “güvenlik” eksenli olarak yaygınlaşan “gözetleme” faaliyetleri bu köşedeki yazılarımıza birkaç kez konu olmuştu.
Toplumu “güvenliği” için “denetlemek ve gözetim” altında tutma çalışmaları yeni bir aşamaya geçiyor. Emniyet Genel Müdürlüğünün hazırladığı son yasal düzenleme parlamentodan geçtiğinde 17 milyon trafiğe kayıtlı araç plakalarından “çiplenerek” nerede, ne zaman, ne yönde hareket ettikleri kayıt altına alınacak.
“Güvenlik” adı altında toplumsal yaşamın her alanına müdahale eden ve bu konuda pervasızlıkta sınır tanımayan kapitalist yönetim anlayışı ve uygulayıcıları dinleme, izleme ve teknik takip yöntemlerine “bilimsel” gelişmeler doğrultusunda her geçen gün bir yenisi ekleniyor.
Baskıcı rejimlerin “güvenlik” paranoyası elbette nedensiz değil. Dünyanın içerisine girdiği yeni dönemin tüm olguları, önümüzdeki günlerin sosyal çalkantılara ve kitle hareketlerine gebe olduğunu gösteriyor. Bu toprakların dünyada yaşanacak gelişmelerden etkilenmemesi ise imkânsız. İşte ülkemiz yöneticilerini korkutan ve her geçen gün “güvenlik” önlemlerini artırmaya iten de bu sürecin ta kendisi.
Geçtiğimiz yıllarda toplumu denetim altına almak için alt yapısı oluşturulup adımları atılan Mernis, Mobese, çipli pasaport, çipli kimlik vb. düzenlemelerin ardından şimdi de trafikte takip ve denetimi sıkılaştırmaya amaçlayan “çipli plakalar” sistemi gündeme getirildi. Konuyla ilgili olarak hazırlanan ve Karayolları Kanunu'nda değişiklik öngören tasarı TBMM'de kabul edilirse, 17 milyon 33 bin 413 araç plakasının değiştirileceği belirtiliyor. Bununla birlikte araç takip ve denetimlerinde kullanılması öngörülen bir başka uygulama ise barkot sistemi olacak. Araç camlarına yapıştırılacak barkotlarla tüm araçların hareketlerinin izleneceği “övünülerek” ifade ediliyor.
Yine plakalara yerleştirilecek olan kriptolu çipler aracılığıyla araç takibini kolaylaştıracağı söylenen “Elektronik Araç Kimliklendirme ve Araç Takip Sistemi”nin, aynı zamanda Mobese'ye ve Karayollarına ait kameralara uyumlu olacağı iddia ediliyor. Bu entegrasyonla toplam araç trafiğinin anlık izlenebileceği ifade edilirken, uygulamanın ilk hedefinde de yine mücadeleci sendikacılar, devrimciler, aydın ve demokratların olacağından kuşku duymamak gerekiyor.
Zira bu yeni sistemin uygulama alanları tanımlanırken listenin başında yine “terör” kelimesi yerini almış bulunuyor. Egemenlerin “terör” kavramı içerisine neleri soktukları düşünülürse “terör”den kastettiği şeyin işçi sınıfı ve emekçilerin verdikleri mücadele ve bedeller sonucunda kazanmış oldukları öz örgütleri olan demokratik kurumlar ve sendikalara yönelik kapsamlı bir “gözetim” ağı oluşturulacağını deneyimlerimiz üzerinden ön görebiliyoruz.
Emniyet Genel Müdürlüğü “araç plakalarına çiple” yetinmeyip 23 milyonu aşkın sürücü belgesini de “çip”lendirme ve nihayetinde 75 milyonun “çip”li nüfus cüzdanlarıyla donatmayı hedeflediğini açıklamaktan geri durmuyor. Memlekette yaşayan, yaşamayan tüm yurttaşlarını çiplendirip takibe alma muradı 2. Abdülhamit ten bu yana ileri demokrasi âşıklısı tüm yöneticilerimizin ortak muradı.
Eee! Ne diyelim? Biz emekçilerinde sınırsız, sömürüsüz ve gözetlenmeden yaşayacağı bir ülke ve dünya muradı var. Hangi “murat” insanlığa kelimenin tam anlamıyla mutluluk getirecek yaşayarak göreceğiz.