Ömür denilen kısa kalibreli yolculuğumuzun gidişatında genelimizin tercihidir, kendi çıkarını veya menfaatini koruyup kollamak.
Eskiden şöyleydi böyleydi demenin artık itibarının kalmadığı günümüz dünyasının kendine odaklı bireyleri olarak, altta kalanın canı çıksın ile bana neciliğin hükmüne girdiğimiz de gayet açık.
Acaba insanlığımız mı yitiriyoruz sorusunu kendimize daha sık sorup bazen umutsuzluğa kapıldığımız anlarda, içimizi ferahlatan işlerle karşılaşmak ise başlı başına bir güzellik olarak çıkıyor karşımıza.
İşte çok güzel hareketler bunlar diyebileceğimiz Niğde Gençlik Spor İl Müdürlüğü bünyesinde bulunan duyarlı Gençlik Merkezi Üyelerinin, gönüllü olarak yardıma muhtaç vatandaşların evlerine giderek ihtiyaçlarını karşılaması ve evlerinde temizlik yapmaları gerçekten alkışlanacak bir durum.
Herhangi bir kafede oturup lak lak etmek varken,
Sosyal medyada sörf yapıp kendine odaklanmak varken,
Telefon başında gereksiz dedikoduların peşinde koşturmak varken,
Böylesine asil ve faydalı bir işin peşinde koşturma gayretlerini anlayamadım.
Şaka bir yana bu tarz bir eylemi ayakta değil, zıplayarak alkışlayasım geliyor.
Tamam insanız ve bireysel çıkarımıza düşkünlük gösterebiliriz demenin dışında, toplumun genel yararına hem de insanı koyarak böylesine işlerin altına imza atmak içimizi ısıtıyor.
Nihayetinde karşılık beklemeden yapılması ve bu tarz eylemlerle mutluluğun bulaşıcı olduğunu toplumun tüm katmanlarına haykırmaları hepimizi sağır etmeli.
Lakin bu sağırlık toplumsal aymazlığa olmalı.
Yoksa sosyal sorumluluk kavramının vücut bulmuş haline değil elbette.
Toplumsal yaşamı sürdürülebilir kılması, sorumluluk duygumuzu geliştirmesi, ihtiyaç sahiplerinin maddi manevi gereksinimlerinin karşılanması sağlayıp, toplumsal barışı beslemesi kadar, hassasiyet uyandırıp empati yeteneğimizi geliştirmesi de işin cabası.
O zaman,
Gençlik Merkezi üyeleri,
Madem böylesine hassas ve özverili işleri,
Gönülden planlayıp,
Aynı gönülle gönülleri fethediyorlarsa,
Bizlere de hepsini,
Can-I Gönülden kucaklayıp,
Kutlamak düşer…