ABD, Arap Baharı’nın temelini, İstanbul’da 2005 yılında Eresin Otel’de yapılan İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları toplantısında atmış ve Müslüman Kardeşler Örgütü için bir fon ayırmıştı. İddialar önce Amerikan sonra Arap basınında çıkmıştı.
Mısır seçimlerinden sonra Liberal Parti Lideri Necip Saviris, Müslüman Kardeşler’in Hürriyet ve Adalet Partisi ile Selefi Nur Partisi hakkında “ABD, Suudi Arabistan ve Katar’dan maddi yardım alıyorlar’’ iddiasında bulundu.
Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra, nihayet başlarına gelen olayı biraz anlamaya
başladılar..
***
Peki Türkiye’de benzer sivil toplum kuruluşlarına CIA’nın yan kuruluşu durumundaki vakıflar yardım etmiyor mu? Açık Toplum Enstitüsü-TESEV, Tarih Vakfı gibi kuruluşlara, sendikalara, derneklere Amerikan yardımı yok mu? Olmaz olur mu? Amerikan yardımlarını kendileri açıklıyor zaten..
“İyi de Türkiye’de niçin Soros tipi bir darbe düzenlemiyorlar” sorusu akla gelebilir. Sorunun cevabını Ahmet Davutoğlu vermiş; “Biz Arap Baharı’nı 1950’de yaşadık” demişti..
Buna rağmen Türkiye’nin Amerikan yörüngesine oturtulması kolay olmadı. Amerikan politikalarına direnenler, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan gibi süreçler sonucunda tasfiye edildi. Bu süreçlerin tamamında devlet içinde devlet haline getirdikleri, NATO’nun Gladio örgütlenmesi rol aldı. Kendi kurgularına göre ülkenin darbe ortamına hazırlanması için kan dökülmesi, kardeş kavgalarının körüklenmesi, aydınların öldürülmesi gerekiyordu. Bütün bu kirli işleri, vatanına, milletine veya devrime hizmet ettiğini zanneden Türk gençlerini kullanarak yaptılar..
Şimdi Türkiye’de “Ergenekon” ve “Balyoz” adı altında, darbeci olduğu iddia edilen insanlar yargılanıyor..
Peki ama, bu soruşturma ve kovuşturmalar sırasında “NATO” kelimesi hiç kullanılıyor mu?
Mesela 12 Eylül darbesinin, Amerikan Başkanı’na “Bizim çocuklar başardı” diye bildirildiğini herkes duymuştur. Kimdi bu Amerika’nın çocukları? Bunların soruşturulduğunu hiç duydunuz mu?
***
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye’de darbeyi kışkırtan AKP iktidarından “Hakim güçlerin taşeronu” diye bahsediyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “ABD ve İngiltere’nin, Türkiye’yi, AKP eliyle ateşe sürüklediği gün gibi meydandadır” diyor ama, bu durumu hukuken sorgulayabilecek bir savcı yok. Çünkü onlar da tasfiye edildi.
Turgay Şık, “Ergenekon yani Gladio, NATO örgütü ise neden NATO konusunda kimse sesini çıkarmıyor?” diye soruyor..
Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in 2002 Aralık ayında “Genç Bakış” programında Abbas Güçlü’ye “Türkiye’yi bir kere hükümetler, Meclis idare etmiyor. Oligarşi idare ediyor.. Dışarıdan sevk-i idare edenler var. Bunlar hükümetleri devirirler” demişti..
Peki AKP hükümeti askeri vesayeti tasfiye ediyorum derken, Gladio’yu mu tasfiye ediyor? Öyle olsaydı, herkes destek verirdi. Ancak, tasfiyeyi de aynı oligarşi yapıyor..
***
Zaten, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek de günlüklerinde “ABD bundan önceki darbelere destek vermesine rağmen bugün AKP’ye destek veriyor. Onların istemediği bir darbe veya hükümeti idame etmek çok zordur. Yani ABD’ye rağmen bu işlem olmaz” diyordu.
***
Ergenekon konusunda kitaplar yazan, aktif bir mücadele sergileyen Gaziantep milletvekili meslektaşımız Şamil Tayyar da “Kürt Ergenekonu” kitabında, “Amerika’nın forse ettiği NATO operasyonuyla Türkiye’de 12 Eylül askeri darbesini gerçekleştirirken” diye yazıyor.
Peki Ergenekon veya Balyoz davalarında NATO’nun dahli nedir? Yargılanan subaylar, NATO’dan habersiz darbe hazırladıkları için mi başları derde girdi?
Yapılan darbeleri NATO’nun hazırladığı kesin olduğuna göre NATO’yu kim
yargılayacak?