Günümüz ülkeleri arasındaki sınırlar inceldikçe, insanların arasındaki sınırlar da giderek kalınlaşmaktadır. Fiziki olarak birbirine yaklaşanlar psikolojik olarak birbirlerinden uzaklaşmaktadır. Madden yücelen ya da zenginleşenler, manen fakirleşmekte ve düşkün hale gelmektedir. Villada yaşayanlar ile gecekondu’da yaşayanlar, dahası kent ile kırsal arasında düşünce ve davranış farkı kalmadı. Yabancılık da yabana ait bir sorun olmaktan çıktı.
Günümüzde insanın insanla ilişkisi birbirini kullanan iki canlı makine arasındaki ilişki gibi algılanır oldu. Bu ilişki, hiçbir ruhu ve içeriği olmayan bir cıvatanın bir başka cıvatayla ilişkisine dönüştü. Herkes herkesi, bu arada patron çalıştırdıklarını, satıcı alıcılarını kullanmakla meşgul hale geldiler. İşin özü herkesin herkesi bir “mal/meta” gözüyle görmesi söz konusudur.
Geçmişte çok nadir görülen seri katiller vardı. Günümüz toplumu da yeni serseri katiller türetti. Nedeni olmayan cinayetler, daha önce eşine rastlanmayan türden tecavüzler, vahşi katliamlar ve sıradanlaşan boşanmaların hepsi insanlık algısının, insani olmayan araçlar ve amaçlar tarafından değiştirilip dönüştürüldüğünü göstermektedir.
Bugün merhametini yitirmiş mekanik/teknik bir toplumla karşı karşıyayız: Gazetelere düşen sıradan haberlerden bile bunu görmek mümkündür: “Bir odaya alınan Ceylan Sosyal’ı yaşı küçük olan erkek kardeşi tabancayla göğsünden ve karnından vurdu, babası da odanın kapısını kilitleyip ölmesini bekledi” . Gazetelere yansıyan birkaç başka rutin başlığa bakalım: “Hatice’yi ailesi katletti”. “Ailesini katletti”. “Ailesi karar verdi, küçük kardeş öldürdü”.
Bir zamanlar insanlar arasındaki ilişkilere yön veren sevgi, ilgi, aşk, merhamet, insaf, akrabalık ve acıma duygusu da artık geleneksel anlamlarını kaybetti. Bu kavramlar bugün kullanılmıyor mu? Elbette kullanılıyor, biraz da fazlaca. Ama eski içerikleriyle değil... Bir düşünün Orta Doğu’da Fransız ihtilâlinin, İnsan Hakları Evrensel beyannamelerinin, sosyalizmin yahut kapitalizmin geçmişte başaramadığını günümüzde televizyon, facebook, twitter ve internet başarmak üzeredir. Bütünüyle insanlık, -geleneksel biçimiyle- insanların elinden çıkmış gibidir. Teknoloji başat faktör haline gelmiştir.
Türkiye, giderek bilgi teknolojisinin hareketlendirici etkisinden daha çok uyuşturucu etkisi altına girmiştir. Yapılan araştırmalar gençlerin bile okumak ve düşünmek melekelerini büyük ölçüde ihmal ettiklerini ortaya koymaktadır. Gençler üzerindeki televizyon, internet, facebook ve müzik egemenliği tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bu da sanallaşmayı, banallaşmayı ve hantallaşmayı doğurmaktadır.
Tehlikenin boyutlarını liseli gençler arasında yapılan araştırma sonuçları ortaya koyar niteliktedir. Bir araştırmaya göre: Gündemi gazetelerden takip eden gençlerin oranı yüzde 22’dir. Liseli gençliğin yüzde doksanı televizyon izlemektedir. İnternet üzerinden dünyadaki olayları takip edenlerin oranı yüzde 78’dir. Gençlerin vazgeçilmezlerini yüzde 75 ile müzik, yüzde 67 ile internet ve yüzde 60 ile dini inanç takip ediyor. Araştırmaya göre İnternet üzerinden gerçekleşen sosyal medya sitelerine üyelik olmak açısından facebook yüzde 91 izlenme oranı ile en önde geliyor.