Niğde Süt Üreticileri Birlik Başkanı Ahmet Demirkoparan, Et ve süt fiyatlarının üreticiye göre ucuz, tüketiciye göre pahalı olduğunu, üreticilerin girdi maliyetlerinin azaltılması ve verilen desteklerin artırılmasıyla sorunun bir nebze olarak çözülebileceğini dile getirdi.

Süt üreticisine verilen 50 kuruşluk desteğin bir şey ifade etmediğini belirten Demirkoparan buzağı destekleriyle birlikte süt desteklerinin enflasyon rakamları üzerinden güncellenmesi gerektiği ifade etti.

Tarım ve hayvancılık sektörünün zor günlerden geçtiğini söyleyen Birlik Başkanı Ahmet Demirkoparan, süt fiyatlarıyla ilgili, “Şu anda tarım ve hayvancılık sektöründeki en önemli gündem et ve süt fiyatları olarak karşımıza çıkıyor. Süte gelen en son zam yüzde 8,5 oldu. Ama bu gelen zammı bile sanayiciler uygulamak istemedi. Biz diğer birlik başkanlarımızla da görüşüyoruz; sanayiciler gelen süt zammını uygulamıyorlar. Zaten süte yüzde 8,5 oranında zam yapıldı ama süt ürünlerinin satıldığı raflara bakıyorsunuz en az yüzde 30 ila 50 arasında fiyatların yükseldiğini görüyoruz” Süt ödemelerinde takip eden ayda ödenmesi gereken süt paraları 2-3 ay gibi vadeye bölünerek evrak ile ödenmeye başladı Buda hep üreticiyi hem süt toplayıcılarına zor duruma sokmaya başladı diye konuştu.

Niğdeli süt üreticilerinin derdi artıyor! Niğdeli süt üreticilerinin derdi artıyor!

“ET FİYATLARI DÜŞMESİNE RAĞMEN RAFLARA YANSIMIYOR”

Et fiyatlarının da son dönemde düşüşte olduğunun altını çizen Ahmet Demirkoparan , “Sütün yanı sıra et fiyatlarında da bir sıkıntı yaşanıyor. Geçtiğimiz süreçte et fiyatları 400 liraları gördü ama şu anda 300-320 TL arasında işlem görüyor. Önceki dönemle şimdinin arasında 70-80 lira gibi bir fark ortaya çıktı. Fakat et fiyatlarındaki düşüş özellikle yeme-içme sektörü ile perakende satışta yaşanmadı. Et fiyatları düşmesine rağmen lokantalarda veya başka yerlerde indirim olmadı. Ama ette rakamlar yükselirken yapılan zamlar, fiyatlar geri gelince uygulanmıyor. Bunun uygulanması lazım ki ülke genelinde et tüketiminin artması lazım. Vatandaş et fiyatı düştüğü halde tüketemiyorsa bunda bir sürdürülebilirlik olmaz. O zaman neden et fiyatlarında indirim olduğu sorgulanıyor. Bazı sektörlerde girdi maliyetleri, döviz fiyatındaki yükselişler örnek gösterilerek indirim yapılmazken, indirim olduğu zaman ise fiyatlar geri gelmiyor.  Bu sefer üretici de memnun olmuyor. Bizim birinci girdi maliyetimiz yem. Yeme gelen zammı kimse konuşmuyor. Et ve süt fiyatları hep gündemde ama bu yükselişin nedenlerinin araştırılması lazım. Fiyatlar neden yükseldi, niçin bu hale geldi, bunların topyekûn bir çözüme kavuşması lazım. Bugün yoksa biz günlerce, saatlerce konuşuyoruz, sorunları her yerde dile getiriyoruz ama bunlara artık bir nokta koyup çözüm bulmamız lazım. Bunu da 5 yıllık, 10 yıllık, 20 yıllık planlarla yaşanan sorunların çözülmesi lazım” ifadelerini kullandı.

Üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması için yapılacaklarla ilgili görüşlerini açıklayan Ahmet Demirkoparan , “Ülke hepimizin ülkesi, hepimiz burada yaşıyoruz, üretim yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz, insanlar da sonuçta tüketecek. Ama nedense hep gündeme et ve süt fiyatları geliyor. Bunu artık gündemden düşürmek lazımdır. Bunu düşürmek için de ya girdi maliyetlerinde üretenlere belli sürede uygulama yapılması lazım. Bu seneye kadar TMO üreticilere arpa ve mısır veriyordu uygun fiyata, bu güzel uygulamaydı ve üreticiler bundan faydalanıyordu, Bu güzel uygulamaydı. Bunun gibi daha önce un sektörüne ucuz buğdayla üretim yapıp fırıncılara verdi ve ekmek fiyatlarında artış yaşanmadı. Bunun gibi bizim artık yeni bir uygulama bulmamız lazım. Yoksa tüketen pahalı, üreten ucuz diyor bunu dengelemek, ortak akılı harekete geçirmek lazım. İnsanların en büyük derdi yem ve bu maliyetleri düşürdüğünüz zaman otomatikman üretim maliyetlerini aşağıya çekmiş olursunun. Bunun yanında akaryakıt, elektrik, işçi maliyetlerini de düşürmek sorunlara çözüm olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

İTHAL EDİLEN HAYVANLAR KESİME GİDİYOR”

Canlı hayvan ithalatı konusunda da değerlendirmelerde bulunan Demirkoparan “Bence çiftçiler için önümüzdeki 1-2 ay çok kritik önemdedir. Burada bir fazlalık var. Türkiye’nin bazı bölgelerinde süt fazlalığı var. Süt tozunda açık ithalat var. Bakanlığımız ona bir çözüm bulursa 1-2 aylık süreçte sıcaklardan dolayı sütte bir düşüş sürecine girdik. Yaz ayı boyunca yüzde 30’lara varan süt üretiminde düşüş olacaktır. Sıcaklardan dolayı üretim ister istemez düşüyor. O yüzden hep beraber bu süreci iyi yönetirsek tekrardan üretimde yükselişe geçeceğiz. Bunun yanında yurt dışından bir sürü damızlık hayvan geliyor. Çok iyi genetikli, çok iyi kaliteli, yüksek verimli hayvanlar geliyor. Bunları yarın yine kesmek zorunda kalacağız. Bunları getirirsen yurt dışına para verdik, paramız gitti. Tekrar bu parayı geri getirme şansımız yok. Bu yurt dışından gelen hayvanları bizim 3-4 yıl boyunca 4-5 tane yavru alıp o şekilde kesime göndermemiz lazım. Ama şu anda gelinen nokta düzeltilemezse maalesef bu hayvanlar tekrar kesime gidecek ve kısır döngü tekrar devam edecek. Yani biz nereye kadar sürekli dışarıdan hayvan getireceğiz, ne kadar kesime göndereceğiz. Bunu durdurmak lazım, buna bir çözüm üretmek gerekiyor.  

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE PLANLAMA ÖNEMLİ”

Hayvancılığın sürdürülebilir ve planlı bir şekilde yapılması gerektiğinin altını çizen Ahmet DEMİRKOPARAN “Hayvancılık sürdürebilir ve planlı olmalıdır. Bunun içinde fiyat istikrarı sağlanmalıdır. Süt fiyatları girdi maliyetlerine göre çok değişken olduğu günlerde gerekirse her ay revize edilmeli değişkenliğin daha sakin olduğu dönemlerde de 2-3 ayda bir revize olmalıdır. Aksi takdirde 6 ay 10 ay revize olmadığı dönemlerde üreticilerimiz zarar etmekte bu da damızlık hayvanların, ineklerin, düvelerin kesilmesine sebep olmaktadır. Bakanlığımız bizden sürekli sektörle ilgili bilgiler almalı bölgelerden gelen sorunlara göre hızlı çözümler üretilmelidir. Bakanlık sütün fazla olduğu dönemlerde daha önce olduğu gibi ESK üzerinden süt tozu Regülasyonu yapıp üreticinin elindeki fazla sütü hep süt tozu yapıp hemde fiyat istikrarı oluşmasını sağlamalıdır.

SÜTTE DESTEKLEME 50 KURUŞ”

Desteklemeler konusunda da yapılması gerekenler hakkında açıklamalarda bulunan Niğde Süt Üreticileri Birlik Başkanı Ahmet DEMİRKOPARAN “Şu anda yaşanan enflasyondan önce verilen destekleri iyi rakamlardı. Ama şu an günümüz koşullarına baktığımız zaman bunlar çok düşük kaldı. Biz daha önce 1 lira süt desteği almıştık. Şu anda onu kıyasladığımız zaman en az süt desteğinin olması gereken enflasyon rakamları da düşünülürse en son yüzde 75’lik bir rakam açıklandı, bunu da göz önünde bulundurursak üretici en az 2 TL’lik süt desteği verilmesi yazım. Ama şu anda bizim maalesef aldığımız süt desteği rakamı 50 kuruş. 50 kuruş artık ekonomik değeri olmayan bir para birimi oldu. En azından bugün bir çay bile içseniz mekanına, ortamına göre değişmekle birlikte 5 TL ile 30 TL arasında rakamlar konuşuluyor. Buzağı destekleri de aynı.

Eskiden 600 TL’ydi, bu rakamlarına artık yeniden revize edilerek güncel enflasyon rakamlarına uyarlanması gerekiyor. Gerçekten üreticimizi destekleyemezsek üreticimiz üretmekten vaz geçecek. Bizim şu anda tarım ve hayvancılıkla uğraşanların yaş ortalaması 56 oldu. Bu yaştan sonra insanlar bu mesleği bıraktığı takdirde artık onları mesleğe geri dönüştürme şansımız hiç yok. Alttan gelen gençlerimiz de maalesef bu işe yeteri kadar ilgi göstermiyor. İşte köylerdeki şartlar, sosyal yaşantının olmaması, eş bulamama problemleri hepsini üst üste koyduğunuz zaman zaten genç nesil hayvancılık ve tarıma sıcak bakmıyor. Bunu göz önünde bulundurarak tekrardan destekleme rakamlarını güncel seviyelere getirmemiz şarttır. İnşallah bakanlığımız en kısa sürede bu rakamları günceller ve üreticimiz bir nebze olsun nefes alır. Bir de desteklemeler günün koşuluna göre revize edilmeli, desteklerin ödeme takvimi çıkmalı üreticilerimiz ne zaman destek geleceğini bilmelidir. Buna göre planlamasını yapmalıdır” ifadelerini kullandı.

Editör: Selim GÖKEL