Dershaneler meslek kurslarına dönüştürülemez mi?

Abone Ol

Araştırmalar, her yıl milyarlarca doların dershanelere aktığını ortaya koyuyor. Peki elde edilen sonuç, harcanan onca paraya ve emeğe değiyor mu?
Evet demek mümkün değil. Başta YGS, LYS ve SBS olmak üzere tüm sınav sonuçlarına baktığınızda, Türkiye  ortalamaları vahim durumda. Dershaneler, her ne kadar, biz olmasak durum daha da kötü olabilir deseler de, mevcut ortalamaları başarı olarak görmek mümkün değil.
Peki onca para  ve emeğe karşın, okullara kontenjanların ötesinde bir öğrenci alınıyor mu ya da puanlar her geçen yıl artıyor mu? Söz konusu bile değil.
İşte bu noktada sorgulamamız gereken soru şu:
Hâlâ bu sistemde niye inat ediyoruz.
Üstelik Başbakan Erdoğan ve diğer muhalefet liderleri de, çocuklarımızı artık bu sınav stresinden kurtaralım derken!..
Dershanelere karşı mıyız?
Kesinlikle hayır.
Yarattıkları ekonomik değer, birçok sektörden daha fazla. Vergilerini veriyor, işsizliği önlüyor, daha da önemlisi yüz binlerce çocuğu, genci ve yetişkini sokaktan kurtarıyorlar. Ama sağladıkları akademik katkı, keçiboynuzundan aldığınız şeker kadar.
Neden? Çünkü sistem ancak bu kadarına izin veriyor. Adayların tümü tam puan alsa da, çok önemli bir bölümü yine açıkta kalacak! Yani aldıkları bilginin azlığı, çokluğu hiç önemli değil...
Peki o zaman ne yapılmalı?
İşte iktidar, muhalefet ve sivil toplum örgütleriyle, öncelikle bu konuda kafa yormalıyız.
Velilerin tüm olanaklarını zorlayarak verdikleri paraların, çocuk ve gençlerin en keyifli dönemlerini feda etmelerinin bir karşılığı olmalı...

Sistem kesinlikle değişmeli
Seçim öncesinde partilerin eğitim programlarına göz attık. Güncel sorunların çok uzağındalar. Yönlendirme ve dershane konusu da bunlardan birisi. Ama seçime daha zaman var. Belki birileri çıkar da lise öğretimi, üniversiteye geçiş ve dershaneler konusunda yeni bir şeyler söyleyebilir.
Örneğin liseye giden her öğrencinin sanki üniversiteye gidecekmiş gibi akademik bombardımana tutulmasına artık son verilecek diyebilir. Ya da üniversiteye girişte artık umut tacirliği yapılmayacak sözü verebilir. Dershaneler konusunda da tüm siyasi partiler bir araya gelerek yeni bir yapılandırmadan söz edebilirler. Yeter ki istesinler.
İlle de bir öneri istiyorlarsa, ilki bizden olsun. Uygularlar, uygulamazlar ama en azından bir fikir jimnastiği yapmalarına öncü olur.

!
Klasik lise artık tarihe karıştığına göre lise çeşitliliği de çok azaldı. Öğrencilerin yüzde 90’dan fazlası ya anadolu lisesinde olacak ya da meslek lisesinde. Bu iki lise türünde olduğu gibi örneğin fen liseleri de dahil tüm liselerden birbirine yatay geçiş olanağı sağlanmalıdır. Tabii ki kurallar çerçevesinde. Ve ikinci sınıftan sonra akademik başarıya göre üniversiteye gidecek öğrencilere daha fazla akademik eğitim verilirken, hayata atılacak olanlara daha fazla mesleki ders alma olanağı getirilmelidir.
Örneğin fen liselerinde olduğu gibi kim hangi branşta öğrenim görmek istiyorsa, not ortalaması 5 üzerinden 4 olmasa da en azından 3, 3.5 zorunluğu öngörülmelidir. Bu barajı aşamayanlar mesleki eğitime yönlendirilmeli, ileride bu barajı aştığında, istediği alanda sınava girme kapısı hep açık olmalıdır...
Gelişmiş ülkelerde tanımlanmış ve eğitimi yapılan meslek çeşitliliği 8, 10 bin civarında. Ülkemizde ise 800’ü bile bulmuyor. Çünkü tek hedef var, o da üniversite. O da tek tip ve çağın çok gerisinde.
Bir yıldan 5, 6 yıla yayılan, modüler eğitim sistemleri yerine 2 yıllık meslek yüksek okulları ve 4 yıllık fakültelerimiz var. Önce bu katı kurallar esnekleştirilmelidir.
İşte bu çerçevede, dershaneler çok daha önemli bir misyon yüklenmiş olacak. Sınavı kazanamadığında, tüm emek ve harcanan paranın boşa gitmemesi için gençlerimize aynı süre içerisinde geleceklerini çok daha garanti altına alacak meslekler öğretebilirler. Bu konuda, birçok alanda devlet kurumlarından daha başarılı olacakları da kesin.
Eğer bunu gerçekleştirebilirsek, hem gençlerimiz daha mutlu olacak, hem harcanan para ve emekler boşa gitmeyecek, hem de çok farklı alanlarda yetişmiş insan gücü nedeniyle yaşam kalitemiz yükselecek. Denemesi bedava!..
Üniversitelerde geçen yıl 100 bini aşkın kontenjan boş kaldı. Bu yıl daha da artabilir. Yani üniversiteye girmek artık sorun değil. Kaldı ki mezunlardan çoğu da işsiz!..
Özetin özeti: Eğer gençleri biraz olsun önemsiyorsak onlar için yeni açılımlar getirmeliyiz! Yalansız, dolansız, şifresiz gerçek öneriler! Çünkü bunu hak ediyorlar...