Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki duruşma salonunda kesintiz 2 haftadır görülen 221 sanıklı Genelkurmay Çatı Davası'nın üçüncü haftası 15 temmuz'dan hemen önce Özel Kuvveter Komutanlığı Kurmay Başkanlığı'na atanan Osman Kılıç'ın savunmasıya başladı.
Bugünkü celse saat 18.00'de sona erdi. Yarınki celsede Ramazan Gözel, Ahmet Bircan Kıriker ve Osman Ünlü savunma yapacak.
DURUŞMADA NELER OLDU
Şu ana kadar Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu belirtilen 38 sanıktan 21'nin savunmasının alındığı duruşmanın bugünkü 11'inci celsesi, geçmişte Necdet Özel'in Özel Kalem Müdürlüğü'nü, Akar dôneminde Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Özel Sekreterliği yapan, 15 temmuz'dan hemen önce Özel Kuvveter Komutanlığı Kurmay Başkanlığı'na atanan Osman Kılıç'ın savunmasıya başladı.
15 temmuz'da saat 14.15'te Genelkurmay santralinden arandığını, Akar'ın Özel Kalem Müdürü Ramazan Gözel'in akşam Akıncı Üssü'nde yapılacak olan Hava Kuvvetleri ödül törenine yardımcı olması talimatının bildirildiğini anlatan Kılıç, daha önceki töreni kendisi yaptığı için bunu garipsemediğini söyledi. Bunun üzerine Gözel'i aradığını, ancak Akar'ın yanında olduğunun, çıkınca arayacağının söylendiğini belirten Kılıç, şöyle devam etti:
"GENELKURMAY BAŞKANI GELENE KADAR BEKLEYECEKSİNİZ"
"18.30'da Akıncı'ya hareket ettim. Yine Gözel'e ulaşmaya çalıştım, ama ulaşamadım. 19.15'te kendi aracımla, sivil ve silahsız akıncı'ya gittim. 143. Filoya götürüp, beklememizi söylediler. Tam teçhizatlı askerler vardı. Bunlar ÖKK değil Hava Kuvvetleri MAK kuvvetlerıydi ve bunlar koordine ediyordu. 15-20 dk. sonra içeri girip, askeri hattan Ramazan Gözel'i aradım. Böyle bir tören olmadığını, kendisinin de böyle bir talimatı olmadığını söyledi. Bunun üzerine SKM'yi aradım. Onlar da böyle bir tören ve görev olmadığını, bu arada hava sahasının uçuşlara kapatıldığını söylediler. Bir anlam veremedim ve 20.30 gibi buradan çıkmak istedim, ama görevliler silah doğrultarak, 'çıkmak yasak. Genelkurmay Başkanı gelene kadar bekleyeceksiniz' dediler. Beni içeri soktular. Burada ökk'da birlikte çalıştığım, yine harp akademileri kursunda beraber olduğum Şükrü Seymen aradı, nerede olduğumu, Genelkurmay Başkanı'nın nerede olduğunu sordu. Bilmedîğımi söyledim. Şükrü Seymen kendisini Semih Paşa'nın arayıp, görev verdîği gibi bir şeyler söyledi. SKM'nin uçuşları yasakladığı bilgisini verdim. Yarım veya 1 saat sonra Boğaz Köprüsü'nün kesildiği, sıkıyönetim ilan edildiği, Genelkurmay Başkanı'nın da gelerek, sevk ve komuta edeceği söylendi. Bunun üzerine ayrılmak istedim, yine yasak deyip, Akar'ın geleceğini, yanına götüreceklerinı söylediler. Helikopter sesi duyunca, Akar'ın geldîğini anladık. Yarım saat sonra bulunduğumuz bölüme Mehmet Dişli geldi. Güvenlikten sorumlu Albay, aranızda Gökhan Sönmezateş ve Şükrü Seymen'le irtibatı olan var mı diye sordu. 'Ben' deyince, 'Ara Şükrü'yü görevin iptal olduğunu söyle' dedi. Ne görevi olduğunu sordum, 'o biliyor' dedi. Daha önce görüşup, hava sahasının kapatıldığını söylediğimi anlatınca kızıp, telefonumu aldılar."
"KUMPAS, TİYATRODUR"
İddianamede yer alan ifadelerin, kendisine ait olmayan kısımların reddettiğini, bunların şantaj, tehdit, baskı altında alındığını öne süren Osman Kılıç, OHAL denilerek ifadesinin okutulmadığını,gösterilmediğini, yapılan tehdit, şantaja ailesiyle ilgili her şeyin de dahil olduğunu söyledi. Yurtta Sulh Konseyi üyesi olmakla suçlandığını, ancak değil valilik, kaymakamlık, Garnizon Komutanlığı dahi verilmediğini, konsey olan örgütün kendisine 1 doları bile çok gördüğünü belirten Kılıç, Marmaris'te Erdoğan'ın kaçırılmasıyla ilgili çelişkileri anlatırken, Mağdur müşteki bölgesinden itiraz geldi. Osman Kılıç Marmaris'te Erdoğan'ın Şükrü Seymen tarafından suikast yapılması emrini konsey üyesi olarak kendisinin verdiğinin iddia edildiğini hatırlattı.
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, İddianamede bu suçlamanın yer almadığını söyledi. Ancak Osman Kılıç ısrar etti. Bu arada dosyaya bakan Başkan Dik, "Sevk maddesi var, savunma yapabilirsin" dedi. Osman Kılıç Marmaris olayıyla ilgili olarak, "Kumpas, tiyatrodur. Kimse de beni böyle bir senaryonun içine çekemez" demekle yetindi.
Savunmasının devamında, Semih Terzi'nin Diyarbakır'dan Ankara'ya gelmesinin neden engellenmediği sorusunu soran Kılıç, "Birileri acaba Semih Terzi'nin gelip başa geçerek daha kanlı olaylara yol açmasını sağlamak için mi, yoksa bildiği bazı bilgiler nedeniyle öldürülerek etkisiz hale getirilmesi istendiği için mi gelmesine izin verilmiştir" diye sordu.
"ÖMER'LE YILLARCA ÇALIŞTIM"
Semih Terzi'yi öldüren Şehit Ömer Halisdemir'in de ortadan kaldırılmaı için talimat verildiğini iddia eden Kılıç, Halisdemir'in telefonunda Bylock bulundu. Ayroca çocuklarının örgüt okullarında okuduğu yönünde iddiaların konuşulduğunu hatırlattı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Dik, "Ölmüş adam hakkında konuşmayın" uyarısında bulundu. Osman Kılıç. "Allah rahmet eylesin, Ömer'le yıllarca çalıştım, sadece böyle bir iddia var" dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı bu iddiayı kimin söylediğini sordu. Kılıç, "Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için araştırılmasını istiyorum, bana bu soruyu savcılığa gittiğimde savcı sormuştu" karşılığını verdi.
Kılıç, savunmasının devamında "kontrollü" dedîği bu darbeyi kimin yaptığına dair çok kafa yorduğunu, bunun sahne önü ve sahne gerısinde aktôrleri olduğunu söyledi. Kılıç savunmasını tamamladıktan sonra başkan Dik, "Madem tören yapılacak, resmi kıyafetle gitmen gerekmez miydi?" diye sordu. Kılıç, "Törene katılmayacağım ki, hazırlıklara yardım edeceğim" dedi. Kılıç'ın avukatı Hakan Tunçkol savunmasına başlarken, şu ana kadar adil yargılama anlamında mahkemeden mennun olduklarını belirtirken, "İdam edebilirsiniz, ama hakaret edemez, yüzüne tüküremez, küfredemezsiniz" dedi. Av. Tunçkol, Balyoz'daki cami bombalanması gibi Cumhurbaşkanı'na suikastın da bir yalan olduğunu öne sürüp, "Suikast Karlov gibi olur" ifadesini kullandı. Tunçkol kötü muameleyi anlatırken, erlerin müvekkilinin üzerine işediğini iddia etti.
"BUNLAR İNCE İŞLER"
Duruşmanın devamında Kılıç'ın çapraz sorgusuna geçildi. Savcı Aytekin Cenikli'nın soruları ve Kılıç'ın cevapları şöyle:
Savcı: İstanbul'daki kursunuzdan resmi izin aldınız mı?
Kılıç: Evet kayınvalıdemin rahatsız olduğunu, gelemeyeceğımi kurs sorumlusuna bildirdim.
Savcı: Dilekçe verdiniz mi?
Kılıç: Dilekçe verilmez, liste verilir.
Savcı: Enteresan bir izin sistemi!... Genelkurmay'da kimse yok mu da istanbul'da kursta olan sizden yardım istiyorlar, başka kimse yok mu?
Kılıç: Yok.
Savcı: Sormuyorum.
Kılıç: Sormayın.
Savcı: Size bir şey olsa tören yapılmayacak yani.
Kılıç: Allah bilir, bunlar ince işler.
Savcı: Tabii tabii... Pensilvanya'daki teröristbaşı da bu darbeye "tiyatro" demişti.
Kılıç: Ben Marmaris için söyledim.
Savcı: Teröristbaşı'nın talimatları doğrultusunda mı böyle savunma yapıyorsun?
Kılıç: Cevap veriyorum, hayır.
Savcıdan sonra Erdoğan'ın Avukatı Güseyin Aydın, Kılıç'a sorular yöneltti. Soru sormadan önce Ömer Halisdemir ailesinin de avukaatı olduğunu belirten Aydın, Osman Kılıç'ın Halisdemir ile ilgili iddiaları için, "Alçakça bir iftiradır, bu iftira şehidimiz Ömer Halisdemir'in o geceki başarısından dolayı FETÖ mensuplarının öfkesinin yansımasıdır, ailesini rencide edecek iddialar ne insani ne ahlaki ne de vicdanidir." dedi.
Avukat Aydın'ın bu sözleri müşteki sıralarından alkışlarla desteklendi. Bunun üzerine Osman Kılıç şöyle konuştu: "Cevap veriyorum, 12 yıl çalıştığım bir insan Ömer Halisdemir. Şehit olduğunu duyunca sayın Avukat herhalde benim kadar üzülmemiştir. Ekim'de ismi Kemal ve İstiklal olarak hatırladığım savcılar sordu, 'Bylock kullanıyor mu, FETÖ'cü olabilir mi diye. Arz ederim."
Bunun üzerine Avukat Hüseyin Aydın, Kılıç'ın savcılık ifadesinde böyle bir şey olmadığını söyledi. Kılıç da, "Savcılara sorulabilir" cevabını verdi.
TEPKİ ÇEKEN TERÖR ÖRGÜTÜ YORUMU
Bir mağdur müşteki Avukatı, "Fethullah Gülen'in terör örgütü olduğunu kabul edip etmediğini" sordu. Kılıç, "Cevap vermek istemiyorum, yorum sorusu" deyince, mağdur müştekiler, "Hain, şerefsiz" diye tepki gösterdi. Başkan Dik, küfreden bir mağdur müştekinin salondan çıkarılması ve hakkında tutanak tutulması talimatını verdi.
BAŞBAKANLIK VE EMNİYETİ KORUDUĞUNU SÖYLEDİ
Duruşmanın öğleden sonraki bölümü Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu belirtilen Ali Osman Gürcan'ın savunmasıyla başladı. Gezi olayları sırasında Ankara İl Jandarma Komutanı olduğunu, Ankara Valisi’nin sözlü isteği üzerine Başbakanlık ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nü koruduğunu, göstericilerin buralara yaklaşamadığını anlattı. Bunun üzerine mağdur ve müştekiler, "yalan" diye bağırdı. Gürcan, "yalan değil" karşılığını verdi.
“DÜN KAHRAMAN OLAN BİRLİĞİM…”
Bu iktidar döneminde General olmasından Şırnak'a gittiğini, çözüm sürecinin bitmesiyle operasyon yapmalarına izin verildiğini belirten, yaptıkları operasyonları anlatıp, "Dün kahraman olan birliğim bugün uzman erbaşından tabur komutanına hain ilan edildik" dedi. Mağdur müşteki sıralarından, "ohhh" sesleri duyuldu. Gürcan, Cizre, Sur, İdil, Nusaybin ve Şırnak operasyonlarına katıldıklarını vurgulayıp, "Şehitlerimize Rabbim rahmet etsin" deyince bir mağdur/müşteki, "Ağzına alma" şeklinde tepki gösterirken bir diğeri, "Ne ilgisi var bu anlattıklarının" diye bağırınca, Başkan Dik bu kişinin salondan çıkarılmasını istedi.
Gürcan, şöyle devam etti:
"Ne ben, ne personelim ne hain, ne teröristtir. Konu, kumpas bir emri yanlış anlama, gerçegi alınca tek bir kişinin burnu kanamadan dönmemizdir. İnşallah ailerimize kavuşacağız." Gürcan'ın bu sözlerine de bir mağdur/müşteki, "İnşallah müebbete kavuşacaksınız" diye tepki gösterdi.
“KARA KUVVETLERİ’NE BAĞLIYIM”
Genelkurmay'dan gelen yazılı emir üzerine Ankara'ya gelmek üzere yola çıktıklarını anlatan Gürcan, bu yazıda darbe vs. yazmadığını parçaların sonradan birleştiğini söyledi. Gürcan, Gezi'de Valinin sözlü talimatıyla hareket ettiğini hatırlatıp, burada yazılı emir olduğunu vurgulayınca, Başkan Dik, Şırnak Valisi’nden emir alıp almadığını, nereye bağlı olduğunu sordu. Gürcan, "Şırnak Valisi’nden emir almıyorum. Kara Kuvvetleri’ne bağlıyım. Jandarma olduğuma bakmayın, benim mülki bir görevim yok" dedi.
“GÜYA KONSEY ÜYESİYİM…”
Kendisinin ve personelinin tuzağa düşürüldüğünü öne sürerek, şöyle devam etti:
"Ailem MİT'e yakın bir yerde oturuyor. MİT o akşam ateş altındayken ailem evdeydi. Konsey üyesi olsam ailemi uzaklaştırmam gerekmez miydim? Soruların kapış kapış olduğu dönemde eşim 80 puanın üstüne çıkamadı ve bugüne kadar hiç bir kamu kuruluşuna giremedi. Oğlumun Askeri Liseye gitmesini çok istemiştim. Oğlum maalesef kazanamadı. Güya konsey üyesiyim, ama oğlum Askeri Liseye giremiyor."
“POLİSTE FETÖ’CÜ MÜ YOK”
Görevlendirme listesine göre Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne verilmesi iddiasını cevaplandıran Gürcan, "Benim kapasitemin kaldırmayacağı, kabiliyetimi aşan görevler. Ellerinde FETÖ'cü mü yok ki bana bu görevleri versinler? Emniyet'in kapısını bile bilmem. Poliste FETÖ'cü mü yok" dedi. Gürcan, Başkan Dik'in, "Poliste FETÖ'cü olduğunu kabul ediyor musun?" sorusuna da, "evet" karşılığını verdi.
“DARBECİLERLE AYNI SUÇA, KATLİAMA ORTAKLIK DEĞİL MİDİR?”
Gürcan, isim vermeden Hulusi Akar'ın TBMM komisyonuna gönderdiği cevapla darbeyi bildiğini ve akamete uğrattığını zımnen kabul ettiğini belirterek şöyle konuştu:
"Akamete uğratmak yerine vereceği emirle, yazılı değil sözlü, kışlada kalın komutu verse en azından bu şehit ve gazilerimiz olmazdı. Böyle bir emir vermeyip, aksine seyretmesi, akamate uğratması darbecilerle aynı suça, katliama ortaklık değil midir?"
“BYLOCK’UM YOK”
Savunmasının tamamlanmasından sonra Başkan Dik, Gürcan'a telefonda ByLock çıktığını hatırlattı. Gürcan, imei numarasının eksik olduğunu belirtip, "Yemin ediyorum Bylock'um yok" dedi.
"ÇIKMAM HATA"
Recap Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın bir sorusu üzerine Gürcan, "Çıkmam hata. Ama önemli olan hatadan dönmektir. Gerçi çıkmasam da listede adım olduğu için yargılanacaktım. Ancak en azından birliğim yargılanmayacaktı, ona üzülüyorum" dedi. Gürcan'ın savunmasının 18.00'de tamamlanmasından sonra bugünkü celse sona erdi. Yarınki celsede Ramazan Gözel, Ahmet Bircan Kıriker ve Osman Ünlü savunma yapacak.
Odatv.com