Dedesinin kahve değirmeni ile başladığı koleksiyonu büyüyünce antikacı dükkanı açan Hilmi Bayizit, “Dedemden kalan bir parça ile bu sektöre girmeye karar verdim. Daha sonra uzun süre biriktirdiğim koleksiyonlarım oldu ve Bor’da Rum Kilisesi’nde müzayede organize ettik. Antikaya meraklıysanız her gün üzerine bir yeni ürün daha koymak istersiniz. Bu iş bize hem hastalık yaptı hem de terapi ve tedavi yaptı. Gelecek nesillere eserlerimiz yad etmeye çalışıyoruz. Ülkemizde bulunan birçok antikacı arkadaşımız elde ettiği eserleri daha fazla para kazanmak için yurtdışına satıyor. Ben eserlerimizin kendi ülkemizde kalması taraftarıyım ve bu nedenle de şimdiye kadar yurtdışına hiç eser satmadım.
Dedesinden kalma kahve değirmeniyle antikacılığa başladı
Niğde’nin Bor ilçesinde dedesinden kalma kahve değirmeni makinasıyla antikacılığa başlayan 3 çocuk babası 44 yaşındaki Hilmi Bayizit, 3 yıl önce açtığı antika dükkânında şimdilerde 8 bine yakın eser bulunduruyor.
DEDEMİN KAHVE DEĞİRMENİ
Beni oto galeri işletmesinden sonra bu mesleğe iten annemin sandığında duran dedemin kahve değirmeniydi. Bu kahve değirmenini annemden uzun süre istedim ve kendisi vermeyi ilk kabul etmemişti. Daha sonrasında annemi ikna ettikten sonra bu mesleğe atılmaya başladım.
ANTİKANIN SONU YOK
Bizim yaptığımız iş çok kıymetli ve değerli bir iştir. Dükkânımda 8 bine yakın eser mevcut. Ayrıca yaptığımız işin bir sonu yoktur. Antikacılıkta en iyi gelir kaynağı bilgidir. Bilgimiz olmadan hiçbir eseri satamayız. Bu yüzden sürekli ders çalışmamız gerekiyor.
ULUSLARARASI MÜZAYEDE DÜZENLEMEK İSTİYORUM
Birçok hedefime ulaşmama rağmen önümde daha hedeflerim de mevcut. Bunlardan bir tanesi de uluslararası bir müzayede düzenlemek. Türkiye’de birkaç ilde düzenledim fakat kendimi daha da geliştirmek ve tanıtmak istiyorum” dedi.
BİLGİLİ OLACAK
Benim için bir antikacının öncelikle çok bilgili ve dürüst olması önemlidir. Günümüz şartlarında çok ciddi olarak sahte eserler yapılıyor. Koleksiyonerlerimiz ve esnaflarımız ürünün değerinin hakkını verseler bu ürünlerinin replikalarına cesaret edemezler. Çünkü eserin değeri 20 bin lira iken müzayedeye çıkardığın zaman 3 bin lira oluyor. Bu nedenle de replika ürün satışlarına yöneliyorlar. Koleksiyoner kendisine bir eser satın alıyor ve bunu uzun yıl evinde sergiliyor. Daha sonrasında eseri satmak istediğinde replika ürün olduğunu anlıyor.
SINIR ÖTESİNDE OLAN ÜRÜNLERİ ÜLKEMİZE ÇEKMEK İSTİYORUM
Gün geçtikçe hedeflerime ulaşmaya devam ediyorum ve en büyük hedefim ise yurtdışındaki eserlerimizi kendi ülkemize çekmek istiyorum. İnşallah hükümet bu konuyla alakalı bize bir yardımcı olursa ve özellikle antika camiasındakilere yardımcı olursa çok mutlu olacağız. Bir koleksiyoner istediği eseri koleksiyonuna katamıyorsa o eseri almak için tüm parasını harcayabilir. Benim amacım eserlerimiz yerli koleksiyonerlere kazandırmak.
BÖLGENİN EN BÜYÜK ANTİKACISIYIM
Dedemden kalan bir değirmenle kendi iş yerimi kurdum ve bu kurduğum iş yeri bölgenin en büyük antika mağazası oldu. Yerimde saymayı çok sevmiyorum ve her geçen gün mağazamdaki eserleri sattıkça yenilerini almaya çalışıyorum. Bir kahve değirmeninin başımıza getirdiği durum budur. Bu iş yıllardır sürdürdüğüm ve severek yaptığım oto galeri işletmesinden vazgeçmemi sağladı.
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te Borhaber sitemize
abone olun.