Gül, Tayyipçi mi Fethullahçı mı?

Abone Ol
 Dershane kavgası ile beraber eğitim sistemimizde kaos var, kamuoyu ayakta!

Hal bu iken devletin güya başı olan Abdullah Gül dut yemiş bülbül misali suskun!

Oysa böylesine temel bir konuda Cumhurbaşkanının inisiyatif alıp duruma müdahalesi görevi gereği ama susuyor!

Niçin mi?

Çünkü o da biliyor ki dersane hadisesi siyasi bir hesaplaşma konusu!

Gelelim Abdullah Bey’in nerede durduğuna!

Şimdilik tam ortasında zira onun da önceliği ülke, eğitim şu bu değil kendi siyasi gelecek hesapları!

Gül, Tayyip Çankaya’ya çıktıktan sonra AKP’nin başına oturma hesapları yaptığından iki tarafı karşısına almıyor. Bu bağlamda Cemaatle bir mutabakatı ve gizli birlikteliği var lakin AKP liderliği, tabanı ve kamuoyunu ile de karşı karşıya gelmek istemiyor.

Hülasa Abdullah Gül iki kesimi karşısına almayıp sahte tebessümlerle sadece kendine oynuyor.

Bir (değerli) tokat da EXPO’dan!

Haber malum EXPO 2020 için yapılan uluslararası oylamada İzmir elendi!

Oysa ardarda yaşanan olimpiyat organizasyonu benzeri bozgunlardan sonra AKP iktidarı zevahiri kurtarmak için aylardır kulis yapıyordu.

Dahası hatırı sayılır miktarda paralar saçtılar.

İlaveten hadiseyi şova dönüştürmük ve EXPO’yu İzmir Belediye seçimlerine ciro ettirmek için başta Binali Yıldırım üç bakanı Paris’e gönderdiler.

Sonuç ortada hüsran!

Peki bunun okuması mı?

Türkiye’nin uluslararası arenada itibarsızlığının belgelenmesidir.

Hatırlayın Türkiye’nin dış dünyadan tecrit olmasına Değerli Yalnızlık demişlerdi ki bu bakışa göre EXPO sonucu Türkiye’ye atılan son Değerli Tokat olmuştur.

Özdil’e zorunlu ihale izni!

25 yıldır Politika Günlüğü köşesi ile günlük siyasi yazılar yazıyorum ve Aydınlık benim yazı yazdığım altıncı gazete!

Yani piyasayı ve raconu bilirim, bir köşe yazarı bir yıl içinde en fazla üç kez izin kullanabilir.

Realite bu lakin Hürriyet’te yazan Yılmaz Özdil ne hikmetse geçen senelerin aksine bu bir yıl içinde sanıyorum sekizinci defadır izne çıkıyor.

Yok bu izin falan değil örtülü sansür adına tatil isimli bir sürgündür.

Aydın Doğan tiraj kaygısı ile kovamadığı Yılmaz’ı zorunlu izinlere göndererek Tayyip’i hoşnut etmeye çalışıyor ki son iznin somut bir gerekçesi de var.

Ne midir?

Talih ve şans oyunlarının özelleştirilmesi için düğmeye basıldı da ondan!

Aydın Bey epeydir kendine sözü verilen bu ihalede bir aksilik olmasın diye böyle davranıyor.

Terim’in gömleği, Mancini’nin atkısı!

İyi bir Fenerbahçeli olan bendeniz Fatih Terim’i severim çünkü lider karakterdir.

Tamam megalomanlığı vakıa ancak lider karakterlerde o tür tezahürler eşyanın tabiatıdır.

Önceki akşam Real Madrid-Galatasaray maçını izlerken Mancini ile Fatih Terim’i gözümün önüne getirip kıyaslama çalıştım.

Mancini’nin atkısı bile maç boyunca bozulmazken Fatih Terim’in nerede ise bütün maçlarda saha kenarında ıslanan gömleği gözümün önünden geçti.

Ne yalan söyleyeyim bu iki fotoğraf karşısında Galatasaraylılar adına utandım zira kendi değerlerine sahiplenemediler.

Sakın bana önemli olan hissetmek değil başarı falan demeyin Terim değil midir Cimbom’u sınıf atlatıp Avrupa klasmanına çıkaran ve son olarak geride bıraktığımız iki yıldır takımını zirveye taşıyan?

Dini islam yerine Tayyip olanlar!

İşte ben bu gibilere münafık diyorum.

Ne imiş efendim; Fethullah Gülen, Papa ile nasıl bir odaya kapanırmış!

Ne imiş efendim; Fethullah Gülen, İsrail ve ABD ile nasıl aynı kaba girermiş!

Ne imiş efendim; Fethullah Gülen, zekat paraları ile nasıl holdingler kurarmış!

Ne imiş efendim; bu Fethullah Gülen’den nasıl din adamı olurmuş!

Bre utanmazlar biz yıllar yılı bunları söyleyip yazarken ve bunun için şahsıma davalar açılırken nerede idiniz!

Dahası bunları söyledik ve yazdık diye gazete ve köşelerinizden beni hedef almadınız mı?

Şimdi Cemaatle Tayyip kapışınca, Fethullah Gülen kötü öyle mi?

Demek ki sizin dininiz İslam değil Tayyip imiş zira baksanıza İslam’a saldırı olduğunda değil Tayyip’e saldırı olduğunda ortaya çıktınız…