Gürer, "Mısır, geçtiğimiz yıl düşük alım fiyatı nedeniyle önemli ölçüde üreticisini üzdü. TÜİK verilerine göre, geçen yıla göre %5.6'lık bir azalma var ve 8.5 milyon ton mısır üretimi bekleniyor. Ancak bu yıl, sıcak havalar nedeniyle verimin umulandan daha fazla düşmesi olası. Bu nedenle, mısır üreticileri alım fiyatının en az ton başı 10.000 lira olmasını bekliyorlar." dedi.
GÜBRE FİYATLARI ARTIYOR
Gürer, gübre fiyatlarındaki artışa dikkat çekerek, "Son günlerde gübre fiyatlarında yine artış hızlandı. Yılbaşında üre gübre 12.600 lira iken bugün bayi fiyatı 13.500 liraya, DAP gübre ise yılbaşında 18.350 lirayken şu anda 21.750 liraya yükseldi. Bu artışlar, üreticilerin maliyetlerini artırıyor. İlacı, gübresi, mazotu, tohumu, tarla kirası, işçiliği derken, üretim yapanlar zorlu ve sıkıntılı bir süreçte. Geçtiğimiz yıl gibi düşük bir fiyatla karşılaşılması durumunda, mısır üretiminden uzaklaşma eğilimi artacak." ifadelerini kullandı.
ÜRETİM ARTIILMALI
Türkiye'nin mısır üretiminde kendi kendine yetmediğini belirten Gürer, "Mısırda Türkiye üretimi %85 civarında, yani kendi kendine yeten bir ürün değil. İthal ürün getiriliyor. Yemlik, doğrudan tüketim olan ve sanayide kullanılan mısır üretiminin düşük olması ya da ithal edilme durumunda yalnızca üretici değil, sanayici de olumsuz etkilenecek. Mutlak surette mısır üretiminin artırılıp kendi kendine yeter noktaya gelinmesi lazım. Bunun yanında, üreticinin emeğinin karşılığını alacağı bir fiyatın alım fiyatı olarak belirlenmesi gerekir. Şu anda TMO, geçtiğimiz yıl aldığı mısırı 7.700 liradan satıyor, piyasada ise 8.000 lira civarında mısır satılıyor. Ama hasat dönemi geldiğinde, ürün hasadı sürerken ve hatta sonuna kadar fiyatlar durağan seyrediyor. Ürünün tüccara geçmesiyle, diğer ürünlerde olduğu gibi fiyatta artış başlıyor. Bu bağlamda, çiftçi kazanamazken aracılar daha çok fayda sağlıyorlar." dedi.
21 ÜRÜNDE ARZ AÇIĞIMIZ VAR
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, mısır üreticilerinin iklim değişiklikleri ve düşük alım fiyatlarının etkisiyle zorlandığını vurgulayarak, "Mısır üreticisi iklim değişiklikleri ile uğradığı verim kaybı yanında, düşük alım fiyatının da etkisiyle bu yıl daha da zorlaşabilir. Eğer alım fiyatı, üreticinin giderlerini karşılayıp kar elde etmesine olanak tanımazsa, sorunların artması olası. Bu ne demek? Gelecek yıl mısır üretiminde daha büyük sorunlar yaşanabilir. Türkiye'de 20 yıldır uygulanan politikaların öngörülebilir bir şekilde sürdürülmediği için 21 üründe arz açığımız oluştu. Bu ürünlerden biri de mısır. Bu durum gelecekte daha büyük sorunlara yol açabilir. Mısır için gelecek yılda sorun yaşama olasılığı yüksek. Mutlak surette alım fiyatının çiftçiyi mutlu edecek bir seviyede olması gerekmekte. Ülkemizde alım fiyatlarının değişkenliği, üreticinin ürettiği üründen kar elde edemediği için başka ürünlere yönelmesine sebep oluyor. Bu da, üretilen ürünün rekoltesinin düşmesine yol açıyor. Çiftçinin yöneldiği üründe ise rekolte artışına neden oluyor. Fazla üretim yapılan ürünlerde ise fiyatlar düşüyor," dedi.
ŞEKERPANCARI ÜRETİCİSİ 2500 LİRA ALIM FİYATI BEKLİYOR
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım sektöründeki diğer ürünlere de değinerek, "Şeker pancarında da 20 Eylül'de kampanya başlayacak. Üreticiler en az 2.500 liralık bir alım fiyatı bekliyorlar. Sözleşmeli tarım yapılan stratejik bir alan olan şeker pancarı için şu anda 1.800 lira civarında bir avans veriliyor. Bu avans fiyatı üreticiyi memnun etmiyor. Türkiye'de şeker pancarı üretimi %2 oranında azalıp, yaklaşık 23 milyon ton civarında bu yıl üretim öngörülüyor. Ancak mevsimsel olarak yüksek sıcaklık nedeniyle daha düşük gerçekleşme olasılığı var. Türkşeker'in bu yıl yapacağı alım 7.7 milyon ton olarak planlanıyor. Cumhurbaşkanlığı'nın öngördüğü bütçe de bu rakamı destekliyor. Türkşeker, kendisine sözleşmeli olarak ekim yaptırdığı çiftçinin ürününü korumalı ve çiftçinin emeğini sağlayacak bir fiyat artışı yapması bekleniyor." dedi.
DIŞA BAĞIMLILIKTAN KURTULMALIYIZ
Tarım sektörünün zor bir dönemden geçtiğini belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer,"Genel olarak, tarım zor bir evrede. Bu durumda, iktidarın yanlış politikaları ve öngörülemeyen meteorolojik olayların da etkisi var. Doğal afetler, ürünlerin rekoltesini olumsuz etkiliyor. Dünyada da farklı ülkelerde tarımda oluşan problemler ülkemizdeki tarımı da doğrudan etkiliyor. Türkiye, bazı önemli ürünlerde yurt dışına bağımlı. Fasulyeden nohuta, pamuktan yağ bitkilerine kadar birçok ürünü ithal ederek dengeyi korumaya çalışıyoruz. İthal edilen ürünlerin, yerli ürünlerle aynı fiyatlarda satılması haksız kazanç yaratıyor. Yurt dışındaki fiyatlar Türkiye piyasasına göre daha düşük olduğu ifade edilse de Türkiye'ye getirilen ürünler, yerli ürünlerle aynı fiyata satıldığında, tüketicinin uygun fiyatlı ürün alma olasılığı azalıyor." dedi.
SU PLANLAMA VE PROJELERİ HIZLANDIRILMALI
Gürer, kuraklığın tarım üzerindeki etkilerine de dikkat çekerek, "Kuraklığın etkisiyle sulama suyunun azalması bazı bölgelerde su fiyatlarında artışı beraberinde getiriyor. Ekili alanların bulunduğu yerlerde yöneticiler, suya yönelik aldıkları tedbirde su ihtiyacı duyan ürünlere verdikleri suları azalttılar. Su ile ürün geliştiği için daha az su verilmesiyle ürün verimi düşüyor. Bu anlamda, su yönetimi politikalarının hızlandırılması gerekiyor. Özellikle GAP ve GOP bölgelerinde su planlaması öne alınıp hızlandırılmalı. Türkiye, su fakiri bir ülke ve belli bir süreç içinde su sorunları artacak. Bu nedenle, suya ve kuraklığa dayanıklı ürünlerin kuru tarım alanlarında yetiştirilmesi, su ihtiyacı yüksek ürünlerin ise sulu tarım alanlarında ekilmesi planlanmalı. Tarım ve Orman Bakanlığı, bu planlamaları yapmalı. Üretici, ürettiğinden kazanmalı, tüketici ise uygun fiyatta ürün alabilir hale gelmeli. Piyasada fiyat artışının çiftçiden değil, aracı ve ithalatçıların kar hırsından kaynaklandığı unutulmamalıdır." dedi.