Yaşadığımız çağda kadınlar güzel olmak gerekliliğinin bir kurbanı olarak güzellik putunun önünde kurban edilmektedirler. Havalı görünmek, başkalarının dikkatini çekmek, gittiği yerlerde bakışları üzerine toplamak gibi değişik düşünceler moda denilen reklam denilen modern zehirler aracılığı ile yavaş yavaş zihinlere enjekte edilir. Bu durum ta bebeklikten çocuk oyuncaklarından başlar. Süslü barbie bebeklerle büyüyen nesillerin sade ve tasarruflu bir hayata sırtlarını dönmelerini normal karşılamak gerekmektedir.
Burada mevcut ticaret algısı güzelliği bir pazarlama aracı olarak kullanmakta ve çirkin olarak addettiği kadınları dışlamaktadır. Bu dışlamayı direk yapmamakta kapalı mesajlarla yapmaktadır. Çirkin olarak görülen kadınları ise sizde bu şampuanı kullanırsanız dolgun saçlara kavuşursunuz siz de bu kozmetik ürününü kullanırsanız güzelleşirsiniz siz de bu kıyafeti giyerseniz herkesin dikkatini çekersiniz mesajlarını ileten örtük mesajlarla sattıkları ürünlerin birer müşterisi haline dönüştürmektedir.
Bu durumda güzellik olgusu üzerinden kozmetik başta olmak üzere araba lastiğine kadar uzanan bir reklam ve imaj bombardımanı ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Estetik sektörü tıbbın önemli bir kolu haline gelmiştir. Yüz gerdirme, yağ aldırma, burun düzeltme, değişik yerlere silikon yaptırma vb. nice operasyonla insanlar yaşlılığa ve çirkinliğe karşı bir mücadele içindedirler. Saçlarına kar gibi nurlar yağan amcalarımız teyzelerimiz genç görünmek için simsiyah boyalara kınalara başvurmaktalar. Aslında insan yaşlanmayı ölmeyi bir türlü kendine yedirememektedir. Beden yaşlansa bile ruh hep genç kalmaktadır.
Bu konuda benim şahsi düşüncem insanda esas olan güzelliğin ruh ve kalp güzelliği olduğudur. Bedensel güzellikler gelip geçici güzelliklerdir. Bedenen çok güzel olmayan fakat ahlaken çok güzel olan insanların eline su dökemeyecek güzeller vardır. Aslında güzellik ve çirkinlik olgusu göreceli bir olgudur. Kime göre güzel neye göre güzel tartışmaya açık bir konudur. Ayrıca Allah’ın yarattığı her şey güzel ve mükemmel yaratılmıştır. Aslı çirkinlik bakış açılarından kaynaklanan çirkinliklerdir.
İnsanlara gerçek güzelliğin ahlak ve huy güzelliği olduğu öğretilseydi dünya daha yaşanılabilir bir yer olurdu. İnsanlar bu tüketim çarkının gönüllü bir kölesi olmaktan kurtulur, ömrünü daha faydalı şeylere harcardı. Sırf şekil olsun, görüntü olsun diye boşuna ömrünü tüketip gitmezdi. Fakat görünen durum bu konuda çok üzücü bir noktada olduğumuzu gösteriyor. Ne yazık ki şu anda beden güzelliğine ruh güzelliğinden daha çok önem verilmektedir.
Bu asır kaporta asrı olarak adlandırabilecek bir asırdır. Evet, her şeyin şekille algılandığı ambalajın içinden önemli olduğu bir çağın göbeğinde yaşıyoruz. İmaj denilen putun önünde sabah akşam secdeye kapanan insanları gördükçe üzülmemek mümkün değil. Şekilcilik hastalığına yakalanan ruhlar kalplerini birer viraneye çevirdiklerinin farkına bile varamıyorlar. Ben bu durumda dışı süslü içi viran olmaktansa içi süslü dışı viran olmayı tercih ederim. Aynı anda hem iç hem dış güzelliği olanları da Allahın şanslı kulları olarak tebrik etmeyi de bir borç bilirim.
Kısaca güzellik insanın yaratılışında özünde ve bakışında gizlidir. Etin ve tenin güzelliği asıl güzellik değildir. Bu noktada modern çağın güzel diye sunduğu insanların çoğu çirkin, çirkin diye sunduğu insanların çoğu güzeldir. Kavram kargaşası içinde neyi nerde arayacağını bilemeyen insanlar çoğu zaman bu döngünün içinde kaybolup gitmektedirler. Allah bize hakikati gören gözler, merhameti hisseden yürekler, belalara karşı sabreden kalpler versin.