Bir haber kanalında feryat ediyor 69 yaşındaki emekli adam; “Biz insan değil miyiz?” ve devam ediyor buzdolabının kapağını açarak; “Bizim de insan gibi yaşamaya hakkımız yok mu?”
Buzdolabının içinde biraz beyaz peynir, bir tabağın içinde birkaç zeytin ve yarım limon var. Ocağın üzerinde ise küçük bir tencerede karnabahar yemeği duruyor. “Pazardan aldım.” diyor emekli. “Beş liraya buldum. O da zaten yarısı.”
Yaşadıklarını anlatırken gözleri doluyor, ağlamamak için zor tutuyor kendini… Belki de gururu gözyaşlarının akmasına engel oluyor…
“Yüksek fatura gelmesin diye doğalgazı yakamıyorum.” diyor, kışın ayazında ısınmaktan yoksun emekli…
Bir insanın, insanca yaşamak en büyük hakkıdır. Nedir insanca yaşamanın asgari şartları:
Yeterli beslenme, barınma, eğitim ve sağlık hakkı.
Bizim ülkemizde bunlar sağlanabiliyor mu?
Büyük ölçüde hayır!
Bir insan 1.500 TL emekli maaşıyla, insanca yaşayabilir mi?
Elbette hayır!
“Et alabiliyor musunuz?” diye soruyor haber muhabiri. “Nasıl alalım” diyor emekli ve ekliyor, “Aylardır et yüzü görmedik.”
Nasıl görsün! Bir kilo kıyma 95-100 TL olmuş. Diğerlerini varın siz hesaplayın.
Şehir merkezlerindeki ortalama kiranın 1.261 TL olduğunu söylüyor Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati. Sanırsınız ki başka bir ülkenin bakanı, Türkiye hakkında bilir bilmez yorum yapıyor. Ya da, Saray çevresinden ülkenin durumunu böyle görüyor; tozpembe… Veya bizim TÜİK’in gözlüğüyle bakınca kiraları sudan ucuz sanıyor. Nebati’nin gözleri dolar, dolar parlarken, vatandaşın gözünün ışığı sönmek üzere; saat başı yükselen fiyatlar karşısında şok üstüne şok yaşamaktan; kalpten gidecek neredeyse…
Sağlık ve eğitim konusuna hiç girmeyeyim, zaten herkes ne olduğunu biliyor. Biz gelelim döviz operasyonuna…
Şimdi diyeceksiniz ki, “O olay bitti. Dolar 11 liraya düştü. Halk sevinçten halay çekti, dolar yaktı, Benjamin’e ‘cehenneme kadar yolun var’ dedi. Senin dünyadan haberin yok.”
Hem haklı hem de haksızsınız. Şöyle ki: Dolar düşürüldü evet ama Benjamin’i cehenneme postalayamadık. Hâlâ sırtımıza binmeye devam ediyor. Neden mi? Anlatayım:
Tarih: 1 Ocak 2021; 1 Amerikan doları 7,43 TL.
Tarih: 20 Aralık 2021; 1 Amerikan doları 18,16 TL.
Paramızın değer kaybı: %144,41
Piyasalar yangın yerine döndü. Akaryakıta zam üstüne zam geldi. Benzin 20 Aralık 2021 itibariyle 12,23 TL. oldu. Ekmek fiyatı 3-3,50 TL. arasında değişiyor. Fukaranın simidi ise 3,50 TL…
Kendini “sanatçı” zanneden bir “baayanın” iktidara yaranmak amacıyla “Gerekirse simit yenecek ve bu günleri atlatacağız.” diyerek, et yemekleriyle ünlü lüks bir restoranda karnını doyururken vatandaş bir değil, yarım simit yiyebilmekte, bu “baayanın” yediği eti ise ancak rüyasında görebilmektedir. Para içinde yüzen ve saraylarda ağırlanan insanlardan yoksulluğu anlamalarını zaten beklemiyoruz ama bu “baayanın” yaptığı, vatandaşla düpedüz dalga geçmektir.
Ve bir gece yarısı operasyonuyla dolar 12 TL’ ye kadar düşürüldü. Sonraki günler 10 TL’ ye çekildi. Bu yazının yazıldığı tarihte 12,07 TL. (saat, 14:08)
Vatandaş olarak şu soruları sorduk:
Bir gece yarısı kimler döviz bozdurdu?
Bir gece yarısı kimler zengin oldu?
Bir gece yarısı Türkiye’yi kimler soydu?
Ne yazık ki cevabını alamadık.
Şimdi an itibariyle yeniden hesap yapalım ki halay çeken kardeşimiz durumu daha iyi anlasın:
3 Ocak 2021’de 1 Amerikan doları: 7,43 TL.
24 Aralık 2021, an itibariyle: 1 Amerikan doları: 12,07 TL.
Paramızın değer kaybı: %62,45
Senin anlayacağın sevgili halay çeken kardeşim; paramız önce %144, sonra da %62,45 değer kaybına uğratıldı. Hani piyasada önce bindirip sonra indirim yaparlar ya o hesap; bindirimden indirim yani…
Sen, bir gecede beni kim soydu, üzerimden kimler vurgun yaptı, emeklinin buzdolabı neden boş diye soracağına, halay çekip dolar yakıyorsun.
Madem dolar sert düştü, benim yükselen kiram, gıda fiyatlarım, doğal gazım, akaryakıt fiyatım da aynı sertlikte düşecek mi diye soracağına, sen kalkmış sahte dolar yakıyorsun…
İşte senin yüzünden 69 yaşındaki emekli “Biz insan değil miyiz? Bizim de insanca yaşamaya hakkımız yok mu?” diye soruyor; sen vatandaş olarak hakkını aramadığın, seni soyanlardan hesap sormadığın, faiz hüllesine ses çıkarmadığın için…
Ve sen zulme ses çıkarmayıp bir de üzerine halay çektiğin için, zulme ortak olduğunu bilmediğin için o emekli soğukta oturuyor.
Sen, aklını çalıştırmadığın için, senin de üzerine, yoksul vatandaşların da üzerine “pislik yağdırıldığını” görmüyorsun, halay çeken kardeşim…
Ve yine, sahte Amerikan dolarları yakarak Benjamin’i sırtından atamayacağının idrakinde olmadığın için, Benjamin bu ülkede saltanat sürmeye devam ediyor; sen cehaletine esir olduğun için…
Uyan artık! Gün halay çekmenin değil, “Bir gece yarısı beni kim soydu?” diye hesap sormanın zamanıdır; senin de benim de 69 yaşındaki emeklinin de insanca yaşayabilmemiz için…
Tülay Hergünlü
İstanbul, 24 Aralık 2021