Halil İbrahim Yaşar’ın uzun bir dönem başarıyla yürüttüğü İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevinin ardından bir yazı yazmak istemiş, ancak bir veda yazısı yazmak olarak anlaşılabileceği için geri durmuştum. Zira Halil İbrahim Yaşar’ın veda etmeyeceğinden, onun lügatinde “hizmeti bırakmak” diye bir önerme olmadığından emindim. Ondaki bitmez tükenmez sosyal enerjinin ve başarısının sürdürülebilirliğine dair kaçınılmazlık hissiyatının mevcudiyetini daha uzunca koruyacağı düşünmüştüm. Yanılmıyorum da. Çünkü en azından bugün onun temsil ettiği kanaatlerin, görünür kıldığı değerlerin yerli yerinde durduğunu görüyorum, gördükçe de mutlu oluyorum. Şu da rahatlıkla söyleyebilir ki; Halil İbrahim Hoca, hepimizin dertlerine, sevinçlerine, hedeflerine ve insanlık özlemlerine tercüman olmaya devam eden bir kanaat önderi. Onun gönlünün pusulası, kimimize el feneri tuttu, kimimize doğrudan yollar açtı. Bazen farkında olmasak da…
Değerleri ile görünürdü
Ben Halil İbrahim Yaşar için görev yaptığı dönemde bir ‘orkestra şefi’ benzetmesi yapardım. Zira birbirinden farklı özelliklere sahip kişi bir orkestra özelliğine sahipse o da gerektiğinde düzeltme görevi yapan bir orkestra şefi. Hoca’nın en çok sevdiğim özelliği ise değerlerine duyduğu sarsılmaz inancı. O, değerlerini her daim her şeyin önüne koyan ve asla diğer başka unsurlarla çatışmasına izin vermeyen biri. Hamasete batıp salt kurallardan medet uman devlet aklı dogmatizmini aşıp; çevresindekileri kulak verir, günümüzde gelinen noktada öne çıkan eğilimleri derleyip ampirik bir süzgeçten geçirirdi. Bunun gibi, samimiyetindeki mahmullüğü her zaman diğerkâm tavırlarına da eşlik eden alçakgönüllülüğü su götürmez bir gerçek.
Hoca şunu da çok iyi bilirdi: “Bir insan ne kadar çok süre birçok konuda karar verici olsa da her konuda uzmanlaşmasına imkân yoktur. Bu açıdan bir konuda ne yapacağını değil neyi kimin nasıl iyi yapacağını saptamada uzman olmak gerekir”. Bu prensiple hareket eder ve her şeyin üstünde kendisini görmez; başkalarına inisiyatif vermekten çekinmezdi. Hem de Hoca, refleksle değil akılla hareket eder, en çok da ‘ortak aklı’ önemserdi. Kartvizitine bakmadan herkesin düşüncesini ifade etmesine olanak ve öncelik verir, sistematik/pratik işleyen bir yönetim anlayışını devreye sokardı. Tek bir doğru olmadığı gibi doğrunun sabit kalamayacağını da öngörürdü. İşte bu yüzden Niğde onun yetiştirdiği değerli insanlarla dolu. Hepsi de üretken, verimli, dinamik ve onun itibarına kefil olunacak insanlar…
Niğde’yi eğitimde zirveye oturttu
Kendi sınıfına duyduğu sevgi ve samimiyet, Hoca’nın eğitim aşkında tezahür ediyor. Bu nedenle görevi süresince köy köy okul okul gezmiş, sorunlara masa başında çözüm aramaktansa imtina etmişti. Elde edilen başarıyı ise kendisine mal etmemiş, bu işin müşterek bir sürecin ürünü olduğu yönünde bir tavır sergilemişti. Hoca için Niğde’de kolektif tarzda bir süreci canlandırmıştır demek de yanlış sayılmaz. Niğde’nin son dönemde eğitimde Türkiye’nin zirvesine oturması tesadüf değil. İşte bu prensipler başarıyı getirdi… Sosyolojik analizlerle açıklanabilecek tarzda bir başarıya yelken açan bu sürecin mahsulünü, Niğde, daha uzun bir süre toplamaya da devam edecek.
Bürokratlığına ise onu besleyen kültürel zenginlik ve entelektüel derinlik penceresinden bakmak elzem. Ayrıca her şeye açık bir halk adamı; seçkinciliğe ise sonuna kadar karşı. Bir dirseğini dayadığı dünya anlayışı onun dost meclisinde demlenmiş bir geçmiş inşaatıydı. Bu geçmiş sayesindeki Halil İbrahim Yaşar, mağduniyet, mağduriyeti, yoksulluğu, yoksunluğu iyi bilirdi. Dışarıdan da değil!. Çünkü emik bir bakışın emarelerini görmemek mümkün değil. Hoca’yı samimiyet testine tabi tutmak bize düşmez. Zira samimiyet inşaatının temelleri sonuna kadar sağlam. Ufak bir sallantıda çatırdayıverenler gibi değil.
Belki de en mühimi, Halil İbrahim Yaşar, insanlık borcunu da ödeyen biriydi. Yaptığı yardımlar, verdiği destekler ve çoğu zaman uzattığı el ile yaşam denen zorlu koşuya daha doğuştan geriden dâhil olan yoksul kesimin yanındaydı Hoca. Onu tanıyan birinin yetersizlik duygusu taşımasına imkân yok. Bize de ona kuru ama içten bir teşekkür sunmak vazife. İyi ki varsın Hocam.