Milletin yeni bir anayasa beklediği iddiası, gerçek dışıdır. Türkiye’den yeni bir anayasa bekleyenler, ABD, AB ve PKK’dır! AKP de yeni anayasada Türklüğü kaldıracağını ilan etmiştir. PKK’nın hedefi, Orta Doğu’da sınırların kaldırıldığı kantonlardan oluşan büyük bir konfederasyon kurulmasıdır. ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi’nin hedefi de budur, eş başkan AKP’nin hedefi de...
* * *
Yılmaz, “Çoğulculuk herkesin kendi kimliğiyle toplumsal yaşama katılmasıyla mümkündür. Bu konuda ihtiyaç duyduğumuz şey, kendi kültürel değerlerimize bu gözle bakmaktır” diyerek ulus/millet kimliğini ortadan kaldırmak isteyen AKP’nin hedeflerine kilitlendiğini gösterdi. Herkes kendi kimliğiyle hayata katılırsa, millet her alanda bölünür. Türk gazetesi, Kürt gazetesi, Çerkez gazetesi veya Türk lokantası, Kürt lokantası, Çerkez lokantası olur mu? Kendi kimliğinle toplumsal hayata katılırsan, bu türde bölünme, genel kural olur. Ortada millet diye bir varlık kalmaz. Zaten Yeni Dünya Düzeni’nin hedefi de budur.
Federal Reserv’in çıkardığı doların üzerinde “Novus Ordo Seclorum” diye ifade edilen Yeni Dünya Düzeni, bütün ulus devletlerin etnik ve dinsel gruplara ayrılarak parçalanması ilkesini esas alıyor.
Bugün dünyayı yöneten 50 şirkettir. Bu çıkar grupları yeni bir dünya düzeni oluşurken karşılarında gördükleri en büyük engel ulus devlettir, millî devlettir, millî sınırlardır.
Sesar’ın bir araştırmasında belirtildiği gibi “Yeni dünya düzeninde; varılmak istenen nokta ‘düzen’ değil ‘düzensizlik’tir. Düzeni yönetecek zekâ ve bilgi-işlem altyapısı dünyada neredeyse herkeste bulunmaktadır ama kaosu yönetecek zekâ/organizasyon kabiliyeti ve bilgi-işlem altyapısı sadece belli güçlerin elinde bulunmaktadır.”
Suriye’deki kaos böyle bir planlamanın eseridir.
* * *
İşte MHP’nin seçilmesi için yardımcı olduğu Meclis Başkanı, kendi zihin haritasını sergilerken, yeni dünya düzenine nasıl uyum sağlayacaklarını da açıklamış oluyor. AKP’nin, Meclis Başkanı adayını seçerken hangi ölçüleri esas aldığı Yılmaz’ın ilk konuşmasından belli oluyor!
Ahmet Davutoğlu da “Ümit ederim bir daha kimse bu ülkede bloktan bahsetmez, kimse kapıları kapatıp daha seçimin ilk gecesinden ‘biz bu oyunda yokuz’ demez. Bunu diyen kim olursa olsun kendisini siyaset alanının dışına iter, Türkiye’de de kaos hesabı yapanların ekmeğine yağ sürmüş olur. Hepimiz aynı geminin içindeyiz, hepimiz bu oyunun bir parçası olmak durumundayız” diyerek, Meclis Başkanlığı’nı MHP’nin “Biz bu oyunda yokuz” politikası sayesinde kazandıklarını yok sayıyor.
Davutoğlu’na sormak lâzım; hepiniz bir oyunun parçası değil misiniz zaten?
Yine Davutoğlu, “TBMM’deki tablo gösterdi ki Türkiye’de blok siyaseti bitmiştir. Kim bloktan bahsederse ‘şu blok şu bloka karşı, şu blok şu partiye karşı, şu kutup şuna karşı’ derse kaybeder” diyor!
Peki ama Meclis Başkanı’nı seçtiren AKP ve MHP gerçekte bir blok değil mi?
* * *
Yeni Meclis, Yeni Saray derken, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, “Beştepe” isminin marka tescili için Türkiye Patent Enstitüsü’ne müracaat etti.
Beştepe Cumhuriyeti kuruluyor kısacası...
Bu arada İsmet Yılmaz’ın Denizcilik Müsteşarı olduktan sonra, aynı müsteşarlık aleyhine davalar açan avukatlık bürosunun faaliyetlerine devam ettiğine dair dosyalar geliyor! Yılmaz’ın sadece “anayasa” konularını değil “anapara” konularını da kamuoyuna izah etmesi gerekecek.