HİÇ Mİ FARKINA VARMIYORSUNUZ?
İnsanlar, “yarım hekim candan, yarım imam dinden eder” derler. İnsanın dinini yaşamaması o insanın dünya ve ahiret saadetini yok ettiğine göre insana yarım hekimden daha çok zarar verdikleri kesin.
YARIM İMAM NASIL BÜTÜN OLMALI?
32 / SECDE – 24.Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren iMAMLAR KILDIK ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk'ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
İmamları Allah seçiyor. Bu dönem de din’i Kur’an’ın dışında yorumlayarak yaşayınca İmamlardan, Allah tarafından tayin edilenlerine rağbet de edilmemiş olacaktır. Yani,
İnsanlar artık Allah’a ihtiyaç duymadıklarını ifade etmiş oluyorlar.
İLLÂ BİR İMAM LÂZIM MI? Diyeceksiniz. Evet, bu Dünyada da Hesap gününde de bir imam lazım. Bizim için Allah’ın tayin ettiği imamı kabul etmiyorsak Hesap Günü o
İmam ile hesap verirken, kötü bir durumda olacağımız kesin.
17 / İSRA – 71.Yevme ned’û kulle unâsin bi imâmihim, fe men ûtiye kitâbehû bi yemînihî fe ulâike yakreûne kitâbehum ve lâ yuzlemûne fetîlâ(fetîlen).
O gün bütün insanları, (Allah'ın tayin ettiği) İMAMLARI İLE ÇAĞIRIRIZ. O zaman kitabı sağdan verilen kimseler, böylece kitaplarını okurlar. Ve (onlara) zerre kadar zulmedilmez (haksızlığa uğratılmaz).
Kitabınızın sağdan verilmesi ve Cehenneme gitmemeniz için, sizin için Allah’ın tayin ettiği imamın, bu dünyada size yol göstermesi, hidayet etmesi (secde 24) ve dininizi öğretmesi şart.
İNSANLARIN DÜNYA VE AHİRET SAADETİ SAHİBİ OLMASI İÇİN ANCAK ALLAH’IN VELİ KULLARINDAN OLMALARI GEREK.
10 / YUNUS – 62.E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne). Muhakkak ki Allah'ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar, öyle değil mi?
10 / YUNUS – 63.Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne). Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuşlardır.
10 / YUNUS – 64.Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhıreh(âhıreti), lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah'ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azimdir.
Yunus 63. üncü ayetinde, Allah’ın veli kullarının takva sahibi olduğu yazıyor. Demek ki insanın takva sahibi olması, derviş olmasına neden oluyor. Harika değil mi? Peki, veli kulların takva sahibi olmasına neden olan sebep nedir? Bakın neymiş:
7 / A'RAF – 35.Ya benî âdeme immâ ye’tiyennekum rusulun minkum yekussûne aleykum âyâtî fe menittekâ ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).Ey Âdemoğulları! Sizin içinizden, size ayetlerimi anlatan (kıssa eden) RESÛLLER geldiği zaman, bundan sonra kim takva sahibi olur ve nefsini ıslâh ederse (nefs tasfiyesi yaparsa), artık onlara korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmazlar.
Demek ki bizim içimizden(şu an bizim ile beraber yaşayan) ve bize ayetleri anlatan(şu an yaşayan) RESULLER gelirse, ancak o zaman TAKVA sahibi olabiliyoruz. Yani
Resul yoksa takva yok ve nefsimizi de ıslah edemiyoruz. İşte bu Resullere ayni zamanda İmamlar da diyebiliriz. Peki, din muallimlerinin ana dersi olan akâid bu konuda ne diyor? Resul kendisine şeriat kitabi verilen peygamberdir diyor.
KOCA BİR YALAN! Demek ki bizlerin takva sahibi olma imkânı yok olmuş. Çünkü Peygamberimiz (SAV) Efendimizden sonra peygamber(nebi resul) gelmeyecek. Böylece Peygamberimiz (SAV) Efendimiz’i göremeyen insanlar takva sahibi olamayacak. Allah böyle bir adaletsizlik yapar mı?Halbuki Araf 35.inci ayetinde Adem (AS) dan, son doğacak çocuğa kadar resul (veli resul)gelmesi lazım.Bizlere Allah’ın tayin etmediği din adamları değil. Resullerin(Allah’ın tayin ettiği imamların) Allah’ın ayetlerini insanlara tek tek açıklaması lâzım. Bu anlattıkları ayetlere göre biz hareket edersek, o zaman takva sahibi olabilir ve Âhir yaşantımızda Cenneti kazanabiliriz. Bu günkü sâdatlarımız(dinde ileri gelenlerimiz) Resullerin hepsini Nebi yapınca bizim Cennete girme imkânımız ortadan kalkmış oluyor. Bu vebali nasıl taşıyorlar hayret ediyorum. Hiç mi vicdanınız rahatsız olmuyor? Aralıksız peygamber geldiğini hiç duydunuz mu? Allah” resul” yerine “nebî” demesini bilememiş mi?
BAKIN NEYMİŞ?
23 / MU'MİNUN – 44.Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).Sonra Biz, RESÛLLERİMİZİ ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.
Allah her zaman ard arda Resullerini gönderiyor. Fakat biz kibirden kabul edemiyoruz. Her resul nebî olsa idi insanların hepsi omuzlarında ikişer peygamber taşıyor olurdu.
43 / ZUHRUF – 80.Em yahsebûne ennâ lâ nesmeu sırrehum ve necvâhum, belâ ve rusulunâ ledeyhim yektubûn(yektubûne).Yoksa onların sırlarını ve fısıltılarını işitmeyeceğimizi mi zannediyorlar? Hayır, onların yanında RESÛLLERİMİZ (elçilerimiz) (her şeyi) yazıyorlar.
Sahi siz, meleklerden ve cinlerden nebiler olduğunu bilir misiniz? “ Yok artık,daha da neler” diyeceksiniz ve de haklısınız. Tabiî yok. Ama resullerin nebî olduğunu iddia eden bir ders kitabı varsa ( Bu kitabı din adamları yazdı Allah yazdırmadı. Bunun doğrulayıcısı ve takipçisi ise Kur’ân’dır).meleklerden de cinlerden de peygamberler olur. Demek ki akâid gerçekleri örtüyor.
22 / HAC – 75.Allâhu yastafî minel melâiketi rusulen ve minen nâs(nâsi), innallâhe semîun basîr(basîrun). Allah, meleklerden ve insanlardan RESÛLLER seçer. Muhakkak ki Allah, en iyi işitendir, en iyi görendir
6 / EN'AM – 130.Ya ma’şerel cinni vel insi e lem ye’tikum rusulun minkum yakussûne aleykum âyâtî ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû şehidnâ alâ enfusinâ ve garrethumul hayâtud dunyâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne).Ey insan ve cin topluluğu! Size âyetlerimi anlatan ve bugününüze ulaşacağınız konusunda sizi uyaran içinizden RESÛLLER (elçiler) gelmedi mi? “Kendi nefslerimize şahit olduk.” dediler. Dünya hayatı onları aldattı. Ve kendilerinin kâfir olduğuna kendileri şahit oldular.
Bunun doğrusunu öğrenmek için, bizi hidayet (ölmeden önce, Allahın bize emanet ettiği Ruh’un Allah’a ulaştırılması) edecek Allah’ın tayin ettiği bir İmam Resul (veli resul)lâzım. Maaşlarını hak edebilmeleri için hak mümin olmaları ve Kur’an’dan ayetler anlatarak, bizlerin Allahın veli kullarından olmamızı sağlamalıdırlar ve hidayetimize vesile olmalıdırlar. Oysa Allah, bu görevi yapanların hizmetinin karşılığını, yani ücretlerini(ecirlerini); Allah’tan alacaklarını söyler. Maaşlı görevliler bu işin dışında kalıyor ne yazık ki.
36 / YASİN - 21İttebiû men lâ yes’elukum ecren ve hum muhtedûn(muhtedûne).
(Tebliğlerine karşılık) sizden ücret istemeyen (bu) kişilere tâbi olun. Ve onlar, mehdilerdir (hidayete ermiş ve hidayete erdirenlerdir).
Demek ki Mehdi’ ye ( hidayete ermiş ve hidayete erdirenlere) tâbi olmamız emir. Dini öğretmek gibi bir görevi üstlenen arkadaşlar! Kendinizi mehdi olarak görüyorsanız size tâbi olalım. Değilseniz dürüst olun, beraberce mehdileri bulalım.
Allah’ın görevlisi olan bu Resuller bize hayat veren, canlanmamıza neden olan görevlilerdir. Resuller bizi Rabbimize dâvet eder (22 / HAC – 67….ved’u ilâ rabbik(rabbike),.... Sen, Rabbine dâvet et…..)Bu çağrı bize hayat verir.Yani canlandırır.Ama tek şart dâvete icabet eder de Allaha ölmeden ruhumuzu ulaştırmayı dilersek,o zaman bize hayat verirler.
8 / ENFAL – 24.Yâ eyyuhellezîne âmenûstecîbû lillâhi ve lir resûli izâ deâkum limâ yuhyîkûm, va'lemû ennallâhe yehûlu beynel mer'i ve kalbihî ve ennehû ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler), ALLAH VE RESÛL'Ü SİZİ, SİZE HAYAT VERECEK ŞEYLERE DAVET ETTİĞİ ZAMAN (DAVETE) İCABET EDİN! Ve Allah'ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve muhakkak sizin O'na haşrolunacağınızı bilin! (Hepinizin ruhu Allah'ta toplanacak ve Allah, ruhlarınıza meab olacak.)
Davete icabet etmek bizim işittiğimizin bir delilidir. Davete icabet etmediyseniz, bilin ki işitmemişsinizdir. Yani sizin içinizden, sizi Allah’a dâvet eden Resulün, İmamın, Mehdinin, Hidayetçinin dâvetine icabet etmez iseniz ” SİZ ÖLÜSÜNÜZ VEYA ALLAH’TAN ARKASINI DÖNÜP KAÇAN SAĞIRLARDANSINIZ.
DEMEK Kİ SİZ ALLAH’I SEVMEYENLERDENSİNİZ.”
PEKİ, NE DİYE İNSANLARA OLDUĞUNUZ GİBİ GÖRÜNMÜYORSUNUZ?
27 / NEML – 80.İnneke lâ tusmiul mevtâ ve lâ tusmius summed duâe izâ vellev mudbirîn(mudbirîne).
Muhakkak ki sen, ölülere işittiremezsin ve arkasını dönüp kaçan sağırlara da (Allah'ın) davetini işittiremezsin.
6 / EN'AM – 36.İnnemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne), vel mevtâ yeb’asuhumullâhu summe ileyhi yurceûn(yurceûne).
(Davete) ancak işitenler icabet eder. Ve Allah, ölüleri (ölü olan sem'î isimli işitme hassasını, ölü olan fuad isimli idrak hassasını, ölü olan basar isimli görme hassasını) diriltir. Sonra ona döndürülürler. (Hayatta iken ruhu mürşid eliyle Allah'a döndürülür.)
Ne kaçırdığınızı bilmiyorsunuz. Dâvete icabet etmiş olsaydınız Allah sizi işittirip dirilteceğini ve nur üzere yürüteceğini vaat ediyor.
6 / EN'AM – 122.E ve men kâne meyten fe ahyeynâhu ve cealnâ lehu nûren yemşî bihî fîn nâsi ke men meseluhu fîz zulumâti leyse bi hâricin minhâ, kezâlike zuyyine lil kâfirîne mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Ölü (Allah'a ulaşmayı dilememiş) iken (ona on iki ihsan vererek) dirilttiğimiz ve insanlar arasında onunla yürüyeceği nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde olup, ondan çıkamayacak kimse gibi midir? Böylece kâfirlere, yapmış oldukları şeyler süslü gösterildi.
SAHİP OLDUĞUNUZ NEFSİNİZİN İNADI VE NEFSİNİZİN BU KİBİRİ, SİZİN ALLAH’A GÖRE DİRİ OLMANIZA VE DÜNYA VE AHİRET SAADETİNİZE MANİ OLUYOR.
HÂLÂ DAVETE İCABET ETMİYECEK MİSİNİZ ?
HÂLÂ İŞİTMEYECEK MİSİNİZ?
ALLAH’I NE ZAMAN SEVECEKSİNİZ DE ONA KOŞACAKSINIZ?
ALLAH’A EMÂNET OLUN!
dkusman@yahoo.com