İslam Medeniyeti
Dünyada birçok medeniyet gelip geçmiştir. Tarihin en büyük medeniyetlerinden biri olan İslam Medeniyetinin yanı sıra, Çin, Hint, Bizans, Roma, Yunan, Mezopotamya, Mısır vb. medeniyetler de vardır.
İslam Medeniyeti, temeli Hz. Adem Peygambere kadar dayanan bir hakikat medeniyetidir. Özünü Kur’an ve sünneten alan bu medeniyet kıyamete kadar gelişim ve açılımlarını da yaparak varlığını sürdürecektir. Sayısız alim, evliya, mimar, sanatçı, yazar ve şairler yetiştirmenin yanı sıra vakıf eserleri, çeşme, han, hamam, kervansaray, medrese, köprü vb. dünya durdukça örnek olarak kalacak eserler ortaya koymuştur.
İslam Medeniyeti sadece bir ırka maledilemez. Türklerin, Arapların, İranlıların ve diğer Müslüman ırk ve toplulukların İslam Medeniyetinin oluşmasında ve gelişip yayılmasında büyük katkıları olmuştur.
İslam dini sadece inanç ve ibadetlerden ibaret değildir. Hayatın bütününe yöneliktir. Medeniyet düşüncesinden hareket etmezsek birçok konuda çıkmaza düşeriz. Örnek verecek olursak geçtiğimiz aylarda tartışılan dinin güncellenmesi ve yenilenmesi konusu… Mesela, Kuran’da ve Peygamber Efendimiz zamanında “minare” diye bir şey yoktur. Ama zamanla nüfusun artması, büyük şehirlerin ortaya çıkması böyle bir yapıyı doğurmuştur. Kimse Kur’an ve sünnette yok diye minareyi İslam dışı bir olay olarak değerlendiremez.
Medeniyet düşüncesinden hareketle Kur’an ve sünnete aykırılık teşkil etmeyen her konuda yeni düşünceler ve yeni yapılar gerçekleştirilebilir. Onun için İslamda reform vb. yenilik ve düzenlemelere gerek yoktur. Dini güncellemek yerine Kur’an ve Peygamberimizin hayatından yola çıkarak zihinlerimizi güncellememiz yeterlidir.
Başka bir örnekle konuyu açıklamaya çalışalım. Kur’an-ı Kerim’de:”Düşmanlarınız için savaş atları hazırlayın.” Buyuruluyor. Allah elbette gelecek zamanlarda tankların, savaş uçaklarının, füzelerin vb. yapılacağını biliyordu. O gün savaş atları yerine bu ve benzeri araçların isimleri belirtilseydi, bu durum, tekerlekli bir aracın olmadığı çölde son derece garip ve anlaşılmaz bir durum olurdu. Biz, o gün “savaş atı” denilen şeyi bugün “tank, füze, savaş uçağı” olarak anlayıp değerlendireceğiz. Dindeki yenilenme ve güncellenme ancak bu şekilde olabilir.
İslam Medeniyeti ölmemiştir ve Allah’ın izniyle ölmeyecektir. Batı Medeniyeti bilim, teknolojik gelişmeler ve buluşlarla insanların hayatını kolaylaştırmıştır. Ancak, insanlığa adalet, huzur, barış ve mutluluk getirememiştir. Batının hırs ve doyumsuzluğunun sebep olduğu iki dünya savaşı milyonlarca insanın ölümüne ve sakat kalmasına, doğanın tahribine neden olmuştur.
İnşallah Müslümanlar uyanacak, samimi ve yoğun çalışmalar sonucunda İslam Medeniyetini tekrar canlandıracaklar, maddi ve manevi her meselenin çözümünü ortaya koyacaklardır. Sonuçta, İslam âlemi ve tüm insanlık, istenilen barış ve mutluluğa kavuşacaktır.