Güneydoğu'da jandarma ve polis özel harekat timlerinin il ve ilçelerde yürüttüğü operasyonların sonuna gelindi. Bu mücadelede jandarma ve polisin en seçkin elemanları şehit oldu. Bunca şehit verilmesinin temelinde ise AKP'nin yıllarca terörle mücadele etmemesi yatıyor.
Terörle mücadeleyi bir kenara iterseniz, bölücü örgüt elemanlarının patlayıcılarıyla, ağır silahlarıyla ilçelere yerleşmesine seyirci kalırsanız bugünkü tablonun oluşmasına da katkı sunmuş olursunuz. AKP hükümetleri döneminde en çok şehidi de bu yıl verdiğimizi göz ardı etmeyelim.
SİLAH GÖMER, SINIR ÖTESİNE ÇEKİLİR Mİ?
Hani sıkça gündeme getirilir, biz de resmi belgelere dayalı olarak hatırlatalım, AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda şehit sayımız 7'ye inmişti. “AKP'ye sıfır terörle ülke teslim edildi” sözleri, bugünkü şehit sayılarımıza baktığımızda gerçeği büyük ölçüde yansıtıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, teröristlerin silahları gömüp üzerine beton dökmelerini, koordinatlarını da ilgili makamlara bildirmelerini istiyor. Ya da teröristlerin sınır ötesine çekilmesi gerektiğini vurguluyor. Güneydoğu'da görevli bir komutan “teröristlerin silahı bırakacağına da, sınır ötesine çekileceğine de” ihtimal vermiyor. Çünkü örgüt gücünü silahtan alıyor. Silahını bıraktığı gün örgüt bir “hiç” haline gelir. Sınır ötesine tamamen çekilmesi durumunda da yöre halkı üzerindeki etkinliği kaybolmaya başlar, istihbarat kaynaklarını yitirir, alan kontrolünü yitirir ve bu da örgüt açısından önemli ölçüde güç kaybı anlamına gelir.
İlçelerin yakılıp-yıkılmasına, insanların evlerinden uzak kalmalarına, zorunlu olarak göç etmelerine neden olan terör örgütü, önemli kayıplar verdi. Ne kadar kayıp verilirse verilsin, örgüt bundan da yararlanıyor, öldürülen her ailenin “Devlet düşmanı” olmasını sağlamaya çalışıyor.
SİLAHLAR İÇİN ÇADIR KURULDU
Terör örgütünün gücünü önemli ölçüde yitirdiği yıllarda da teröristlere “Gelin, devletin şefkatli kollarına teslim olun” çağrıları yapılıyordu. Teröristlere “Silahı kuracağımız çadıra bırakın, hiçbir şey yapılmayacak, sade bir vatandaş gibi halkın arasına gireceksiniz” denildi. Gerçekten iki çadır kuruldu. Çadırlar haftalarca kurulu kaldı. Ancak hiçbir terörist gelip silah bırakmadı.
Bu olayı anlatan halen görevde bulunan komutan, terör örgütü iyice zayıflatılmadıkça, lider kadro etkisiz hale getirilmedikçe hangi sözler verilirse verilsin örgütte kopma olmayacağını anlattı. İlçelerde teslim olanların tamamını terörist gibi göstermenin doğru olmayacağını belirtti. Örgüte yeni katılanların eline silah verilip bir çatışmaya sokulduğunda, onun bir daha örgütten kopmaması için “asker öldürdüğü”, örgütten kaçıp teslim olması durumunda, kendisine ağır işkenceler yapılacağı, öldürüleceği söylenir. Son olaylarda da şehit edilen askerlerimizin, gazilerimizin hesabı sorulmalı, gerçek teröristle, örgüte yardım ve yataklık yapanlar ayırt edilmelidir.
TERÖRÜN AĞIR FATURASI
Bölücü örgütün hain tuzakları sonucu AKP hükümetleri döneminin en büyük kayıpları da 2016 yılında yaşanıyor. Yılın daha yarısına gelinmişken, şehit sayımızın önceki yıllardan bile fazla olduğu ortaya çıktı. AKP'nin iktidarda olmadığı 2000 yılında şehit sayımız 29'a, 2001 yılında 20'ye, iktidara geldiği kasım ayı itibariyle de 7'ye indi.
AKP'nin operasyonlara izin verdiği 7 Haziran 2015 tarihinden günümüze kadar 336 asker, 187 polis, 12 korucu şehit edildi. PKK ve IŞİD'in “canlı bomba” ve “patlayıcı yüklü araç” eylemlerinde de 432 vatandaşımız hayatını kaybetti. Öldürülen, yaralanan terörist sayısı da binlerle ifade ediliyor. İşte AKP hükümeti öncesinin son üç yılı ve AKP dönemindeki yıllara göre şehit sayımız:
http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/saygi-ozturk/iste-akpnin-teror-bilancosu-1255623/