İşte Erdoğan’daki büyük paniğin sebebi

Abone Ol
2002′de AKP’yi iktidara taşıyan küresel güç ABD’nin Ankara büyükelçisi kovulmakla tehdit ediliyor ve bütün bürokraside cemaatçi avı başlatıldı ise biliniz ki Tayyip Erdoğan büyük panikte.
Nitekim o panik AKP güruhunun tamamına yansımış durumda!
Bir Başbakan ortada bu kadar net deliller var iken hala isimleri pisliğe bulaşmış bakanlara bu biçimde kalkan oluyorsa bizim bildiklerimizin ötelerinde şeyler biliyor demektir.
Peki ne mi olabilir bildikleri?
Tayyip Erdoğan kaleminin kırıldığından ve deliğe süpürüleceğinden emin.
Dahası bunun için karşı cenahın gereken argümanlara sahip olduğunu görüyor.
Öyle çünkü çok ihtiyatlı olduğu onlarca yıllık seyri ile tescilli olan Fethullah Gülen’in beddualar okuyacak kadar gemileri yakıp meydan okumasının başka izahı olamaz.
Erdoğan cemaatın elinde kendini süpürecek çok daha somut belgelerin olduğundan emin ve bunun servis edileceğini düşünerek panikliyor… Bakanları feda etmemesi de dosyası çıkanlara istifa yolunu açmamak içindir ki yarın aynı şeyle kendisinin karşılaşacağını düşünüyor.
TSK, Cemaat kadar olamadı!
Şuraya bakar mısınız, Erzurum’un Odunpazarı’ndan çıkan bir vaiz yani Fethullah Gülen, Tayyip Erdoğan ile iktidarına diz çöktürürken dünyanın en büyük beşinci orduyuz diye caka satan Türk Silahlı Kuvvetleri onun yaptığının yüzde birini yapamadı.
Evet kendine fuhuşçu-casus-darbeci denilip açıktan hedefe oturtulmasına rağmen koskoca TSK kurumsal onurunu bile sahiplenemedi.
Bunun sebebi ne midir?
TSK komuta heyetindeki bilinç eksikliği yani varlık gayelerini idrak edemeyen komutanlar tarafından yönetilmesidir.
Sakın, ama Cemaat devlete yani bürokrasiye sızdı, polisleri ve savcıları vardı, TSK’nın öyle bir imkanı yoktu demeyin. TSK zaten bizatihi devletin çok önemli bir kanadıdır. Savcı ve polis olayına gelince, Genelkurmayın da askeri savcıları ve jandarması vardı ve kullanılması hiç düşünülmedi. Eğer mukabele etme anlayışı ile askeri savcılar harekete geçirilip jandarma karşı operasyonlar yapsaydı TSK bugün bu hale düşmezdi.
Bu yürek ve bilinç işiydi ki tablo yani sonuç ortada.
Numan Kurtulmuş’un kasetini AKP’liler servis etmiş
İddia sahibi Prof. Recep Seymen’dir ve şunları söylemektedir.
Numan Kurtulmuş’a ait olduğu iddia edilen kasetin servis edilmesi psikolojik bir operasyondur ve ardında AKP’liler vardır.
Operasyonun amacı ise kaset işini ayağa düşürmektir.
Maksatları kamuoyu nezdinde kaset hadisesini güvenilir olmaktan çıkarmak yani itibarsızlaştırmaktır.
Bu bağlamda önümüzdeki günlerde yeni yeni benzer sızdırmalar olacaktır.
Peki amaçlanan ne midir?
Gerçek kasetler servis edildiğinde bunları savuşturmak için yani “Montajdır montaj” demek için!
AKP güruhu bir şeyden emindir.
O da kendi mensuplarının fuhuş kasetlerinin stoklandığıdır.
İşte şimdi bu stoka karşı bu şekilde yol kesip kendilerince tedbir alıyorlar.
Apo’nun resminden medet ummak!
Yolsuzluk bombaları patladı ya, AKP’nin eli ayağına dolaştı.
Hemen ardı ardına gündemi nasıl değiştirebiliriz toplantıları yaptılar.
İlk kurtarıcı olarak Apo’yu akla getirdiler ve Adalet Bakanlığını harekete geçirip hemen 10 küsür yıldır hiç fotoğrafı yayınlanmayan Öcalan’ın BDP’lilerle görüşme anını medyaya servis ettiler.
Fotoğraf gazetelere girmesine girdi lakin küçük girdi ve yolsuzluk haberini örtemedi.
O toplantılar sürdürüldü ancak bu işin uzmanı olan cemaat elemanları karşı tarafa geçtiğinden bir şey bulamadılar ki hala arayışları sürüyor.
Duyumlarıma göre bugün-yarın AKP’nin bir kaç hamlesi olacak..
Ama nafile, Cemaat bu operasyonla hedefi on ikiden vurdu zira baksanıza stadyumlarda Gezi sürecinde olduğu gibi sloganlar yankılanmaya başladı.
908 milyarlık hesapla, 700 milyarlık saat!
Bankada 908 milyarınız olsa ve banka şube müdürü bunu hortumlasa o bankayı mahkemeye vermez misiniz?
Mehmet Tezkan’ın yazdığına göre İçişleri Bakanı Muammer Güler, Halk Bank’ın Kapalıçarşı şubesinde bulunun hesabının hortumlanmasına rağmen, parası çalınan diğer 10 kişinin aksine şikayetçi olmamış.
Söyleyin bu normal bir hal midir?
Belli ki bütün ömründe maaştan başka geliri olmayan Muammer Güler bu parayı kamuoyuna izah edemeyeceğini düşünüp o kadar önemli bir paradan vazgeçebilmiştir.
Eğer bu para izah edilebilir bir kaynağın eseri olsa vazgeçilir miydi?
Bir başka haber Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan ile alakalıdır ve kendine hediye edildiği iddia edilen 700 milyarlık saat olayıdır ki fotoğrafı bile yayınlandı.
Eğer o saat o kadar pahalı değilse ve kaynağı açıklanabilir ise Çağlayan bir dakika durur muydu?