İstikbal İslamındır
Bazı tefsir kitaplarında anlatıldığına göre Hazreti Ömer Suriye’ye geldiğinde yaşlı bir rahiple karşılaşmış. Hz. Ömer onu görünce ağlamaya başlar. Dediler ki: ‘Ey mü’minlerin halifesi! Niçin ağlıyorsun? O bir hristiyandır.’ Bunun üzerine Hz. Ömer, Yüce Allah’ın, “Durmadan çalışır ve yorulur, kızgın ateşe girer “(Ğaşiye Suresi, 3) ayetini hatırladım ve ona acıdığım için ağladım’ der.
Bugün Dünyada yüzlerce din var ve o dinlere inanan birçok samimi insan var. Yukarıda geçen rahip gibi. Hz. Ömer o rahibin İslama kavuşamayışından dolayı üzülür ve ağlar.
Bilim ve teknoloji geliştikçe diğer dinlerdeki yanlışlıklar, insan ve toplum hayatıyla uyuşmayan inanç ve uygulamalar daha belirgin bir şekilde görülecek, İslam hakikati bir güneş gibi parlayacak ve insanlığı aydınlatacaktır. İngiliz tarihçi Tonbe “İstikbâl İslâmındır, denenmemiş bir o var!” diyerek bu gerçeği dile getirmiş ve geleceğin İslamın olduğunu belirtmiştir.
İslam, Peygamberimiz zamanında ve daha sonraki zamanlarda özellikle Selçuklular, Osmanlılar vb. dönemlerinde uygulanmış, hak, adalet, huzur ve mutluluk hakim olmuştu.
Çağımızda da İnsanlık iki Dünya savaşı yaşamış, milyonlarca insanın ölümü ve sakat kalmasıyla sonuçlanmış. Dünyanın dört bir yanından gelen katliam, cinayet ve intihar haberleri kara bir bulut gibi göğümüzü kaplamış, insanlığı karamsarlık ve umutsuzluğa sevk etmiştir. Bu gidişatı durduracak tek yol İslamdır.
İnsanların kitleler halinde İslama yönelmeyişlerinin de birçok sebebi vardır. Başta, bu konuda Müslümanların yeterince çalışmamaları yani tebliğ görevini tam olarak yapmamalarıdır. Ve bazı müslümanların veya müslüman geçinen insanların dini çıkarları için kullanmasıdır. Başka bir nedeni de; karanlık bir takım odaklar tarafından kurulan terör örgütleri ve İslamı itibarsızlaştırmaya dönük haberler ve çalışmalardır. “Müftü keçi çaldı.” Türünden haberler ve İslam iddialı cemaat ve terör örgütlerinin yaptıkları eylemler, insanları İslama karşı duyarsızlığa hatta İslam karşıtı tutum ve davranışlara itmektedir.
Bütün bunlara rağmen İslam Doğu ve Batı’da özellikle aydınlar arasında yayılmaya devam etmektedir. Geçtiğimiz yıllarda Japonya’da Müslüman olan bir kişi ülkesinde bir cami yaptırmış ve İslamın yayılması için hizmet etmektedir. Yine Hollanda’da eski bir milletvekili İslamı kötülemek için bir kitap yazmaya başlıyor. Yaptığı araştırmalar sonucu İslamın gerçek bir din olduğunu görüyor, müslüman oluyor ve islamı kötüleyen değil öven bir kitap yazıyor. Yine Amerika’da bir matematik profesörü yaptığı araştırmalar sonucu müslüman oluyor.
İnternette araştırılırsa bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Sık sık adı terörle anılan bir dine özellikle kültür seviyesi yüksek insanların ilgi duyması ve müslüman olması bu dinin hak bir din olduğunun kanıtlarından biridir ve sevindiricidir.
Müslümanların uyanıp yeterince haberleşme kaynaklarına sahip olmaları gerekir. Bu sayede İslam ve müslümanlar üzerinde oynanan oyunlar, İslamı itibarsızlaştırmaya yönelik ulusal ve uluslar arası komplolar aydınlatılıp, gerçekler ortaya çıkarıldığında İslam daha da hızlı bir şekilde yayılacaktır. İslamın yayılmasıyla da inşallah, Dünya’ya barış, huzur ve mutluluk gelecektir.