Önceki geceden bu yana timsahlar krallığına düşmüş gibi hissediyorum kendimi...
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni müstemlekeye dönüştürme operasyonunda, AB fonları karşılığı Rauf Denktaş’ı tasfiye ile görevlendirilen, ona etmediği hakareti, ona karşı girişmediği kışkırtmayı bırakmayan televizyon kanallarından evimin salonunda riyakârlık akıyor adeta...
Madem bu kadar “büyük”tü, bu kadar “kıymetli”ydi, bu kadar “eşsiz, benzersiz”di;
Ne diye o ‘Benim Samsun’um da Lefkoşe, Girne, Güzelyurt’tur...’ dedikçe Washington’un, Brüksel’in biletlerini koydunuz önüne?
Ne diye o Mustafa Kemal’in yol haritasını rehber yapmışken kendine, Damat Ferit olmasını istediniz? Olmayınca da “anavatan” deyip güvenle sırtını dayamaya kalktığı anda hançerlediniz?
Rauf Denktaş’ın kahramanlığı, fedakârlığı, insanlığı üzerine söz söylemeye ne hacet, bütün bunlar bağımsız bir Türk devleti ile tescilli zaten.
Onun için uzatıp ona yollayacağınız duaların zamanını çalmak istiyorum.
Diyeceğim şu ki:
Rauf Denktaş, kuşatılmış bir milletin içindeki kurtuluş arzusunu mücadele ateşine dönüştüren, üzerine doğrultulan silahları, sıkılan kurşunları, ellerine, ayaklarına takılan prangaları en önemlisi ülkülerinin önüne çekilen setleri o ateşle eriten kişiydi;
Milletinin rehberiydi; bir bozkurt misali!
Sahi siz Ergenekon’un “1 NUMARA”sını arıyordunuz değil mi?
Elinizden kaçırdınız ne yazık ki! Allah zulüm, haksızlık, vefasızlık ve ihanetlerinizden sakındı, yanına aldı kendisini! Siz Türkiye’ye sokmayacaktınız neredeyse, Allah -inşallah- cennet mekanına kabul etti!
Var mı gidip oraya da baskın verebilecek bir özel yetkili?
Çünkü Denktaş, Bilge Kağan’ın kurduğu, yüreklerimizin en derininde gizlediğimiz örgütün Mustafa Kemal’den sonraki lideriydi!
Halefi mi?
Her dem yeni yol başçılar doğurmaya gebe Türk Milleti!
+++
Atatürk’ü
an-ma
- Vapur hazır mı arkadaşlar?
- İyisi mi ertele Kemal abi...
- Nasıl yani?
- Güzel abim, yarın öbür gün çoluk çocuk üşür 19 Mayıs’ta... Başka mevsimde kurtar memleketi.
- Ağustosu mu beklesek?
- Çok sıcak olur be... Vıcık vıcık ter, üstüne soğuk gazoz mazoz, maazallah bademcikleri şişer.
- Temmuzda gidelim bari.
- Canım abim, milli eğitim falan kurucan, okul filan, kışın ders, yazın tatil, haziranda karneyi kapan anında vınn, yazın olmaz bu iş yani.
- Sömestrde gitsek...
- Umre var, oraya gitçekler.
- Aralığa çekelim...
- Kar yağar.
- Ocak da soğuk...
- Buz, buzz.
- Mart?
- Nevruz’dan haberin yok galiba, bakanlar valiler ateşten atlıycak, senle mi uğraşcaklar.
- Nisana alalım...
- Play-off var, statlar dolu, kutlama yapıcaz diye boşaltamayız, Lozan Antlaşması’na uysa bile, Dijitürk sözleşmesine aykırı olur, uefa’yla papaz oluruz valla.
- Eylülde gelsek...
- Yağmur yağar, ayaz da var, zatürree mi etçen çocukları.
- Ekim hiç olmazsa...
- O hiç olmaz... Padişah efendimizi anıcaz, ayıp olur şimdi o tarihte burnunu sokup araya girmen.
- Kasım?
- Ölücen zaten, onu kutluycaz.
- E gitmeyeyim o zaman...
- E gitme tabii, otur oturduğun yerde, salla başını al maaşını, sen mi kurtarıcan memleketi.
+++
Bırakın Japonlar kutlasın...
Samsun’a çıkışını kesiyorlar...
Ankara’ya gelişini kırpıyorlar...
Ortası, Sivas ve Erzurum Kongreleri kalıyor size...
*
Ankara dışındaki illerde alan töreni yapılmamasının gerekçesi; çocukların derslere motivasyonunun bozulması, soğuk havalar ise...
Yıllardır “Önlerinde hayvanları yatırıp gırtlaklarını kesmeyin, çocukların psikolojileri bozuluyor” dedik duymadın da... Onurlu bir bağımsızlık savaşına adım attıkları günü dans ederek kutlamaları mı bozuyor çocukları?..
Ya da; Türkiye’nin en soğuk şehirlerinden Ankara’da çocuklar üşümüyor da, İzmir’de, Antalya’da, Mersin’de mi üşüyecekler?..
*
19 Mayıs; dünya uluslarının bağımsızlık ve modernleşme mücadelelerinin başlamasının da tarihidir... Sen Amerika’nın deliğine girmişsin, sana uymuyorsa...
Bırak, onu örnek alan Japonlar kutlasın...
*
Ne yapalım...
Atatürk 19 Mayıs’ta “Hava soğuk, üşütmeyelim sonra” deyip Anadolu’ya çıkmasaydı da...
Adam yerine geçip, yıkacak bir şey de bulamayacaktın ya...
+++
Çanlar ABD
için çalıyor
Emperyalist-kapitalist sistemin ’amiral gemisi’ABD, 15 trilyon doların üzerinde borcu olan, her yıl yaklaşık 1,5 trilyon dolara yakın bütçe açığı veren bir ülke...
Peki, bu ülke, bu büyüklükteki bir borcu ve bu büyüklükteki bir bütçe açığını, bugüne dek nasıl finanse edebildi dersiniz?
Elbette, karşılıksız dolar basıp, döviz piyasalarına pompalayarak...
***
Çin ve Japonya’nın başbakanları, 25 Aralık 2011 günü, Pekin’de bir araya gelerek çok önemli bir anlaşma yaptılar.
Bir önceki yıl, aralarında 26,5 trilyon dolarlık bir işlem hacmi gerçekleştiren dünyanın en büyük ikinci ve üçüncü ekonomisine sahip olan bu iki ülke, yaptıkları anlaşmayla, aralarındaki ticarette artık Amerikan doları kullanmayacaklarını resmen açıkladılar...
Bununla da sınırlı kalmadı bu.
Aynı anlaşmanın benzeri, Çin ile Tayland ve Hindistan ile Japonya arasında da yapıldı. Rusya da, ilk aşamada eski Sovyet Cumhuriyetlerinden Belarus ve Kazakistan’la oluşturduğu Avrasya Birliği’ni 1 Ocak 2012’de hayata geçirdi. Avrasya Birliği’ne üye bu 3 ülke de, aralarındaki ticarette Amerikan doları kullanmayacaklarını ilan ettiler... Hindistan ile İran arasında ve Latin Amerika’da da benzer gelişmeler yaşanıyor... Hiç kuşkunuz olmasın devamı gelecek bunun...
Yani, dünyanın kalpazan devleti ABD’nin, karşılıksız olarak basıp dünyaya pompaladığı kâğıt parçasını dolaştırabileceği geniş bir alan yok artık dünyada.
Şunu çok iyi bilin ki, çalan çanlar sadece Amerikan dolarının son günlerini değil, o kâğıt parçasıyla dünyayı sömüren kalpazan devletin, dünya üzerindeki egemenliğinin de hızla sona yaklaştığını haber veriyor...
+++
Kadraja Sığmayan Dağ: “Toros”
Ne ona “statükocu” diyen veletlerin, ne büyük adını ve mücadelesini hayalî örgüt Ergenekon’la ilişkilendirmeye çalışan ağzı salyalıların ne de kendisine “Mister No” diyerek karalamaya çalışan “Yes Be Annemciler”in; hiçbirinin, hiçbirinin adı dahi bilinmeyecek. Keza hepsi çoktan hiçliğin karanlık çukurlarına gömüldü bile. Ama onun adı yaşayacak. Aynen, Ağrı kod adlı Dr. Fazıl Küçük gibi... Aynen Bozkurt kod adlı Yarbay Rıza Vuruşkan gibi...
Ulu bir dağdı, tek başına bir efsaneydi, adıyla sanıyla Denktaş’tı o!... Kendi destanını kendi yazdı; Tunga’nın, Oğuz’un, Osman Beyin, Mustafa Kemal’in yanında yerini aldı.
Toros, son bir bakış atıp Doğu Akdeniz’i kadraja sığdırdı, sonra uçmağa vardı. Aziz hatırası önünde saygıyla...
+++
Zafer çığlıkları
atan Alçı’ya
Yazınızda “bu sivilleşmenin zaferidir” diyorsunuz.
Evet bu bir zaferdir ama neyin zaferi.
1923’de Kurtuluş Savaşı ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmek isteyenlerin zaferi, Lozan’ı hazmedemeyip Sevr özlemi içinde olanların zaferi...
Çağdaş bir devlet yerine şeriat isteyenlerin zaferi...
1919’da onurlu bir devlet kurmak isteyenlere karşı çıkan mandacıların zaferi..
Devleti bölüp parçalamak isteyen 16.Türk devletini yok etmek isteyenlerin zaferi...
Zaferiniz kutlu olsun...Başbuğ’un tutuklandığı günü zafer günü ilan edelim...
+++
40 yıldır devlete, askere kurşun sıkan milletvekili
oluyor, 40 yıl devletine hizmet eden terörist oluyor, anlayabilene aşkolsun.
+++
AKP’nin arka bahçesi
TBMM içinde bir parti var, 22 - 24 tane militanı var, bunlar elini kolunu sallayarak geziyor, devlete küfür ediyor, hakaret ediyor bu militanlar ceza almıyor!
Acaba bu militanlar AKP arka bahçesi mi?
Bu militanlar TBMM icinde TÜRK’lerin kültüründe soykırım, öldürme var diyor!
Bizler daha yurt dışında derdimizi nasıl anlatabiliriz?
+++
Iraklı kadınlara çok üzülüyorum. Iraklı sözde erkeklere iki kere çok üzülüyorum. Bir millet böyle bir utançla nasıl yaşar? Onlara Gelibolu’yu, Sakarya’yı, İnönü’yü, Dumlupınar’ı gezdirip göstermek lazım, bir milletin ırzı namusu nasıl korunur, bunun bedeli nedir!
+++
Paşa Paşa...
En son Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’la birlikte bugüne kadar 58’i görevi başında, 81’i de emekli 139 General ve Amiral (PAŞA) silahlı terör örgütü kurmak da dahil çeşitli suçlamalarla tutuklandı. (Pek çok subay, astsubay ve aydınla birlikte.) Bülent Arınç’ın deyişiyle İÇERİDE PAŞA PAŞA yatıyorlar. Bu devletin, bu milletin düşmanları da DIŞARIDA PAŞA PAŞA gülüyorlar.
+++
Hurşit Tolon da tutuklanmış!
Şimdi İmralı’daki şahıs
“yetmez ama evet” diyordur!