(Münevver Karabulut’un Kalan Ömrünün TL Cinsinden Ederi)
Yaşadığımız coğrafyada insan soygununda diğer canlı türlerinin de egemenler nezdinde pek değeri olmadığını biliyor idik. Lakin Münevver'in “eder ”inin mahkemece açıklanması inanın duyarlı tüm insanların kanımı dondurdu.
Tüm yönleriyle 4 senedir tam anlamıyla aydınlatılmamış cinayetlerden biri olan Münevver Karabulut cinayetinde, hayatını kaybeden genç kıza değer biçilmesinin basına servis edilme yönteminden tutunda olası kalan ömrünün TL cinsinden değerlendirme kriterlerinin kapitalist üretim tarzıyla nasıl mündemiç olduğunu sergilemesi ve hala kadının bu sistemde adı yok dedirtecek cinsten bir uygulama oluşundan kaynaklı olarak toplumsal belleğimizdeki unutulmayacaklar listesindeki yerini almış oldu.
Hatırlanacağı üzere İstanbul Bahçeşehir'de 3 Mart 2009 tarihinde “sevgilisi” Cem Garipoğlu tarafından başı testereyle kesilerek katledilen ve cesedi Etiler'de bir çöp konteynırına atılan Münevver Karabulut cinayeti o günlerde kadına yönelik şiddetin sembolü olmuştu.
Ailenin çocuklarının hunharca katledilmesinden kaynaklı olarak açtığı 2 milyon TL manevi, 3 milyon TL maddi tazminat talepli davayı inceleyen Küçükçekmece 5. Aile Mahkemesi hakimi dosyayı bilirkişiye gönderdi. Bilirkişi yaptığı incelemenin ardından raporu mahkemeye sundu. Raporda şu ifadelere yer verildi:
“Kalan ömrü 47 yıl. 7 Mart 1991 doğumlu Münevver Karabulut ölüm tarihinde 18 yaşındaydı. 1931 yılında hazırlanan PMF yaşama tablosuna göre kalan ömrü 47 yıldır. Buna göre kabul edilen muhtemel yaşı 18+47, yani 65'tir. Yargıtay'ca ülkemizde aktif çalışma hayatının 60 yaşına kadar süreceği kabul edilmektedir. Olay tarihinde Beşiktaş Bingül Erdem Lisesi son sınıf öğrencisi olan Münevver Karabulut'un lise eğitimini tamamlayacağı 1 Temmuz 2009 tarihi itibariyle çalışmaya başlayacağı ve ailesine destek olabileceği kabul edilecektir…
Anne Nagihan Karabulut kızı öldüğü tarihte 44 yaşındadır. PMF tablosuna göre olası kalan ömrü 26'dır. Muhtemelen 70 yaşına kadar yaşayacaktır. Münevver'in destek olma süresi 26 yıldır. 24 yaşındaki baba Süreyya Karabulut'un da 70 yaşına kadar yaşayacağı varsayıldığında kızının destek olabileceği zaman 28 yıldır. Davacı İbrahim Enver ölenin kardeşi olup hukuk sistemimiz gereğince kardeşe destek sağlanması söz konusu olmadığından bu hususta bir hesaplama yapılmamıştır.” Kardeşin de adı yok bu sistemde. Neyse araya girmeyeyim bilirkişinin raporunu okumaya devam edelim.
“ 2013'de evlenecek Münevver Karabulut'un yaşaması halinde hangi mesleği yapıp, aylık ne kadar kazanacağı belli olmadığından Yargıtay içtihatları doğrultusunda asgari ücret üzerinden hesaplama yapılabilir. Yaşamış olsaydı elde edeceği kazancı, kendisi ile annesi ve babası ile ileride eşi ve çocukları için kullanacaktı. Ölenin aylık gelirinin yüzde 70'lik kısmı davacı hak sahipleri arasında paylaştırılacaktır. Münevver ile anne-babanın yaşları, ileride evlenecek olan Münevver'in henüz bekâr oluşu ve 2013 yılında olası evlenme, 1 yıl sonra birinci çocuk, 3 yıl sonra ikinci çocuk sahibi olacağı varsayımları gözetilerek, davacıların destek payları belirlenecektir. Buna göre de baba Süreyya Karabulut'un 19 bin 348 TL, anne Nagihan Karabulut'un 18 bin 138 TL olmak üzere toplam 37 bin 486 TL zarara uğradıkları anlaşılmıştır.” Denilerek Münevverin olası kalan ömrünün 37 bin 486 TL olduğu yönünde görüş bildirmesi kapitalizmin insana verdiği değerin göstergesidir.
Halbuki Karabulut ailesinin, tazminat davası dilekçesine de ileri sunduğu gerekçeler dikkatlice okunsaydı ; “Münevver, Cem Garipoğlu tarafından vahşice katledildi. Henüz hayattayken, başı gövdesinden testere ile kesilip ayrılmıştır. Olayın vahameti, cinayetin işleniş şekli, kullanılan araçlar, eylemin vahşice ve hunharca olması ailemiz üzerinde telafisi imkânsız yaralar açmıştır. Baba Mehmet Nida Garipoğlu ve anne Tülay Makbule Garipoğlu, olayın ardından delillerin yok edilmeye çalışılması ve oğulları Cem Garipoğlu'nun 198 gün saklanmasına yardım etmişlerdir.” İfadeleri net bir biçimde görülecekti.
Münevver Karabulut cinayeti, yaklaşık 4 senedir süren aydınlatılamamış cinayetlerden yalnızca birisi. İnsan hayatının hiçe sayıldığı bir sistemde, hazırlanan rapor bir kez daha gösteriyor ki insan hayatına varsayımlar üzerinden kapitalistçe maddi değer biçilmeye kalkılıyor. Ne gencecik bir kızın hayatı umurunda bu sistemin ne de parayla alınıp satılacağı düşünülen ailenin üzüntüsü.