Örneğin siyasi partilerde yüzlerce kadın üye vardır ama o kadın üyelerin çoğunluğu eşlerinin verdiği oy pusulası ile tercihte bulunurlar hatta kadın bir aday var mı ona dahi bakmazlar çünkü siyasi partilerin üye yapıları genelde ahbab çavuş ilişkisi ile “partide adın yazılı olsun belki bizim hısım akraba yakın bir yere aday olur, parti de iç seçim yaparsa orada oy için lazım olur” yaklaşımı ile yapılmıştır. Çoğunluğu parti program ve tüzüğünü dahi okumayı, bırakın görmemiştir. O seçicinin yaklaşımının yönetimde daha başarılı olan ya da daha çok kadın olsun diye olabilmesi olasımıdır? Doğal olarak kadınların her alanda daha çok örgütlü olmaları, daha çok öne çıkmaları daha çok varlıklarını duyurmaları geleceğinde daha güzel olmasının yolunu açacaktır. Kadında ki sevgi gücü karşılıksız emeği yaratan bir güçtür ki kentlerin yönetimine kadın eli değmesi o kentlerin geleceğini kurtarır.
Kadınlarımız
Kadınlarımızın toplum içinde varlığı erkeklerle çoğu yerleşmede başa başnoktasındadır. Buna karşın kadının varlığı eşitlik yaklaşımına uygun temsil ve anlam bulamamaktadır. Kentlerde kadınların söz sahibi olabilmesi erkek egemen toplumumuzda sınırlı kalmaktadır. Siyasi partilerde de kadın varlığı olsa da etkinliğin merkezi erkekler görülmektedir. Oysa kadın varlığımızın başlangıcıdır, bizleri ilk eğiten yetiştiren ve toplumda birey olmamızı sağlayandır. Kadınların temsilinde erkeklerin baskıcı yaklaşımların dünden bugüne eksilmeden geldiği tartışılmaz bir gerçektir. Farklı yöntem ve uygulama ile sözden söylemelere dünden bugüne çok değişimde olmamıştır. Siyasi partiler kimi zaman kadınların daha çok temsili yönünde açıklamaları olmaktadır. Yazılı kararları, tüzük uygulamaları da olmaktadır ama kadın yalnız çalışma anlamında var temsilde ise sınırlı kalmaktadır. Yerel seçimler nedeni ile belediye meclis üyeleri listelerine baktım kadınlar seçilebilir noktalarda sınırlı sayıda yer bulabilmişler. Yine erkeklerin egemen olduğu bir kent yönetimi doğacak görülüyor. Kadının sahada kapı kapı gezmesi, oy sağlaması için siyasetçinin çok önemsediği malum ama erkek kadın sayısal eşitliğinde temsilci olarak belediye meclisine girmesi için bir alan açılmadığı da bir gerçek. Cumhuriyetin 1950 sonrası bekli de dünde de yaşadığı en önemli eksiklikleri den biri bu, Kadın olmalı ama evinde durmalı. Mustafa Kemal Atatürk kadına seçme seçilme vermesi, toplumda var olması için her yolu açması çok çok önemli ama ondan sonrası gelmemiş. Açıkçası Mustafa Kemal Atatürk gösterdiği cesaret ve kararlılık ondan sonrasında onun düşüncesinin ve yaklaşımının hızında olamamış. Ülke genelinde kadın sendika, oda, dernek başkanı sınırlıdır. Siyasi partilerde de kadın kolları dışında durum değişmez ve her zaman partilerde ve diğer STÖ lerde olan kadınlarda o yerin en çalışkanı, en çok çabalayanıdır. O kadar. Emekleri bilinse de emeğe eşit değer verilmemektedir. Bunun bir nedeni de erkeklerin ön açmamasından öte kadınların, kadınlarla örgütlenme anlayışı yerine inandığı ve düşündüğünü sahipleme yaklaşımıdır Özünde doğrudur ama kadınların temsilde daha çok olması onlardanda çok başarılı isimlerin her alanda öne çıkmasının yolunu açacaktır.