Gelince Nisan Mayıs ayları, göz vermeden asma yaprakları, kazılır Niğde bağları. Art arada söylenince şarkı türkü mani sözü gibi olan bu sözleri çocukluk yaşlarımda annemin annesi anneannem Feride Orhan’dan (ışıklar içinde yatsın) çokça duymuşluğum ve bağ kazan “ırgatlara” anneannemle birlikte çocuk denecek yaşlarda “azık” tanımışlığım vardır.
Anneannem rahmetli, yerinde kızı annem Leman Özkan var. Nisan ayının ilk günlerinden itibaren yukarıdaki sözleri kah mani kah şarkı kah türkü hatta gazel formatında kulağıma “ünleyip” “Bağ budandı mı? Budandıysa çubuk toplandı mı? Çubuk toplandıysa bağ kazıldı mı? Soru cümlelerini sabırla tek tek “hepsi de olur sen rahat ol Leman Sultan” repliğiyle yanıtlayarak geçiştirsem de takvimli işlerin dayanılmaz dayatması olarak “köyüm” Bahçeli kasabasına bağ bahçe işleri için arz-ı endam eyledim.
Nihayet 16 Nisan akşamı Cevriye teyzem oğlu Zafer’in (Zafer Sağlık dize oğlu) telefonda “yarın sizin bağdayız, saat dokuz gibi kahvaltıyı 12.30 13 gibi de yarı etli kuru fasulye pilav ı hazır etmeyi unutma. Kazım ekibi yerli bin bir güçlükle bir araya getirdim aman azığı kuvvetli tut beni mahcup kendini de köyde yarenlik konusu etme” sözlerini telefonda işitince “Leman Sultan yarın sabah bağa tam takım yerli ırgat girecek hazırlıklara başla azığı kuvvetli istiyorlar” Cümlesiyle anneme de “muştuyu” verdim.
Sabah saat 07.30 gibi bağa vardığımda çeleng diye tabir ettiğimiz bağ çevre karıklarının hemen hemen kazılmış olduğunu görmenin sevinciyle ekibe kolay gelsin dileklerimi iletmek üzere yanlarına yaklaştım. Gözlerime inanmasam da Şevki Ağabey (Şevki Eker Em. Polis) başkanlığında Ahmet Kunt (Cin Ahmet) Zafer Sağlık (dize oğlu) köyden mahallelimiz Coşkun Tekin, Rasim Ericek, ve Yusuf Ünal oluşan “kazım”ekibini sevinç içerisinde muhabbetle selamladım.
Nasıl sevinmeyim. Köyümüzde bu türden işlerin erbabı olan tercih ettikleri bağ bahçe sahiplerinin işinden gayrısına gitmeyecek denli ekonomik güçte olan, hepsi bir birinden kıymetli ve belediyeden,Türktelekomdan, polislikten emekli olsalar da ilk gençlik yıllarında çalışarak edindikleri deneyimleriyle, bağ bahçe işlerindeki profesyonellerden öte ustalıklarıyla köy içinde haklı bir üne sahip ağabeylerimi görmenin mutluğu içerisinde çay peynir zeytin ve helvadan müteşekkil kahvaltılarını hazırladım.
Kahvaltıdan sonra “baş çalma-böğür- çubuk yüzü- çiftte- çubuk tutma” beğen beğendiğini nerde çalışmak isten Hoca Başkan” tak ılımaları ile birlikte ve ekip başının uygun gördüğü biçimde böğürcü olarak kazma işine yardım etmeye başladım.
Çocuk yaşlarımdan bu güne köyde beraber vakit geçirdiğim ağabeylerimle, arkadaşlarımla ilk gençliğimiz de yevmiyecigittiğimiz çalışmalarımızın anılarını anlatarak çoğunlukla gülerek ve az biraz düzene sisteme küfrederek “Babam bağ” (10 karık bir yüğrük) saatler 12.30 gösterdiğinde bitmişti. Yarı etli kuru fasulye pirinç pilavı çoban salatadan mükellef “öğlen ekmeğe” soframızı duldabir yere konuşlandırarak afiyetle hep birlikte yedik. Üzerine çaylarımızı içip “Anam bağını” kazmaya giriştik.
İki karıkta bir nefeslenip dinlenerek 8 karığı saatler 17’yi göstermeden kazı verdik. Kazma işinin bitim ritüeli olan az toprak alınarak uzatılan kürekleri ve “düşmanıyın ömrü bu kadar olsun” temennilerini aynı içtenlikle ve elbette mütevazı bütçemin elverdiği cömertlikle bahşişler vererek bu yılın kazma seronomisini bitirdik.