Bedrettin Binyıldırım babasının tavsiyelerini aklından hiç çıkarmadı
Rahmetli babası Öğretmen Sürurî Binyıldırım’ın aşağıda naklettiğimiz iki âyetten bir çok yerde bir çok kez bahsettiğini, Adana’da, Kamışlı’da, Pozantı’da, Akifiye’de Yenice’de, Niğde’de, Bor Paşa Cami’sinde vaazlar verdiğini gerek kendi notlarından gerekse onu tanıyanlardan biliyoruz.
Lokman Sûresi, 18. Âyet : «Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah kendini beğenmiş övüngen kimseleri asla sevmez.»
Lokman Sûresi, 19. Âyet : «Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini (avaz avaz bağıran) merkeplerin sesidir.»
Öğretmen Sürurî Binyıldırım’ın gerek yalnızken, gerekse öğrencileri dahil, insanlar arasında ayak ayak üstüne attığı hiç görülmemiştir. O bu hareketi yapanların bir çoğunun aşağılık duygusuyla Allah’ın büyüklüğünü unuttuklarını ifade etmiştir.
Öğretmen Sürurî Binyıldırım : «Mükemmellik akıl nimetini iyiye yönlendirmekle, hikmetli olmayla, düşüncesini Allah (C.C.) yolunda değerlendirmeyle, Kur’an’a bağlılıkla kazanılır. Bunlar yoksa insan cahillikle ve zalimlikle anılır.
Yaptıkları işlerin haklarını vermeyenler, işlerine hile hurda katanlar, milleti aldatanlar, Müslümanların üzüntüsüne üzüntü katanlar İslâm dışındadırlar.
Fakirlerin, mazlumların, güçsüzlerin vatan için cephelerde savaşanların yanlarında olmak her Müslüman’ın, her Türk’ün
görevidir. Bu sebeple biz vatan savunmasında Atatürk ve arkadaşlarının yanında yer aldık. Değilse ülkemizde ezan sesleri duyamayacaktık!»
¤ Bugün saf duygularla, insanî gayelerle, hizmet aşkıyla yola koyulan Türk Silahlı Kuvvetlerinin her bir mensubunu, ecdadından, tarihinden, kimliğinden, ailesinden, duygularından koparmak veya tümünü etkisiz hale getirmek isteyen emperyalistler, bu yüce kurumu bütünüyle ya da mensuplarını tek tek moral olarak çökertmek için ülkemizdeki iç düşmanları kullanmaktadırlar. Makam, unvan, para hırsı içerisinde bulunan gafiller ya da hainler bu konuda millî hassasiyetleri, ülke menfaatlerini bir kenara atarak, koskoca bir ülkeyi ve asil milleti olumsuz yönde etkileyecek kararlar ya da faaliyetler peşinde koşmaktadırlar!
Biz bu bölümde de Bedrettin Binyıldırım’ın hayatından şiirlerle süslenmiş kesitler sunacağız...
1936 yılında Niğde Ortaokulu’nun 3. sınıf 112 numaralı öğrencisi İsmet Bedrettin Binyıldırım maddi imkânsızlıklar nedeniyle iki arkadaş birlikte bir defter üzerinde not alıyorlar ve birlikte çalışıyorlardı. Babası Çukurova kahramanlarından Öğretmen Sürurî Binyıldırım’ın ve Atatürk’ün eşsiz dehaları ona ışık olmuş o ortaokul sıralarında Kuleli Askeri Lisesini düşlemiş bu umudunu arkadaşı K. Öztürk ile birlikte kullandığı Biyoloji ve insan hayatı derslerine ait defterde resimleştirmişti.
Tam bir yıl sonra o Kuleli Askeri Lisesi’nde yerini aldı.
«Hakiki asker vatanına olan sevgisi gibi sevgilisini de kalbinde yaşatır!
İstanbul’da 12.10.1937 tarihinde aksettirilen bir şiirin boyutları oldukça farklı :
«Kuleliler»
I
Ne çapkın Kuleliler
Yollarda kız beklerler
Biraz fırsat bulunca
Hemen buse isterler...
II
Çok fiyaka yaparlar
Rugan kemer takarlar
Bir mafevk görünce
Sertçe selam çakarlar...
III
Bol paça giyerler
Şapkayı yana eğerler.
Bir güzel kız görünce
Pek çapkınca gülerler...
IV
Sokulsam hep yanına
Atılsam kucağına
O mağrur dudakların
Deyse dudaklarıma...
V
Biri bana yâr olsa
Aşkımla benzi solsa.
O kuvvetli kolları
Belime kemer olsa...
VI
Dinle beni Kuleli
Ey ruhumun emeli
Kaynıyor hep kanımız
Sizi sevdik seveli!...
İstanbul, Kandilli Kız Lisesi 11’rinci sınıf talebelerinden N° 306 Melâhat
Bedrettin Binyıldırım kendisine verilen bu şiiri de defterine kaydeder. Ve cevabı da gecikmez...
«Kandilli Kız Lisesine Bizden Cevap»
I
Bize «çapkın» dediniz
Bunda kusur ettiniz.
Bol paça giymekle
Bize «külhan» dediniz...
II
Sizden bize yâr olmaz
Siz için benzimiz solmaz
Almak için bir buse
Günlerce yalvarılmaz...
III
Gel deseniz geliriz
Sevginizi biliriz.
Verirseniz bir buse
Memnuniyetle öperiz...
IV
Saçlarınız bukleli
Gözleriniz sürmeli
Dilinizden hiç düşmez
Sevdiğiniz Kuleli...
Kuleli Askeri Lisesi Talebelerinden Bedrettin Binyıldırım
Maltepe’den mezun olduktan sonra yazdığı bir şiirle örnekler vererek mesleğinin önemine ve kutsallığına işaret eder... Bugün gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisinde bulunanlara, ruhsuzluğu bir meziyet gibi algılayanlara bu şiirle adeta uyarı yapılmaktadır.
«Türk Subayı»
«Saygılarımla size»
Heyecana getirmek maksadıyla kalbinizi
Anlatmak istiyorum size mesleğimizi
İlk sözde söylüyorum Türk’ün karşılığını;
Türk, «asker» demektir ateşlidir onun kanı
Asker olan bu ulusun çekirdeği subaydır,
Onun yalnız biricik tek düşüncesi vardır.
O da : Her zaman yükselmek, yükseltmek fikridir,
Kalbinde yanan, vatan, millet ateşidir.
Herkesin gözü var bu dinç subaylarımızda
Yanmıyor vatanın aşkı, çünkü kanlarında
Cesaret, kahramanlık hep Türk subaylarında,
Bedeldir tek bir tanesi bütün cihana da...
İsterseniz bir parça tarihe bakalım
Ulu önderimizi göz önüne alalım...
Çarpışırken düşmanla Çanakkale’de
Bir mermi patladı kalbinin üzerinde...
Bir feryat işitildi etraftakilerden
O heybetli vücudunu çevirerek arkadan
«Sus asker duymasın bağırmayın her yandan»
Diyerek sakinledi heyecanlı kalpleri
Ve uzatarak elini bağırıyordu : «İleri!»
Olur mu bundan büyük mertlik o soğukkanlılık
Vatanın uğrunda budur, en yüksek canlılık!...
Anlatayım ikinci bir misal daha size:
İzmir’de Yunanlılar çıkmıştı önümüze,
«Venizelos yaşasın eğildik size»
Diye bağırtmak isterken hain düşman bize...
Fakat; bunu hiçbir Türk kabul etmemişti
İşte miralay Fethi Bey, «bağıramam» demişti.
Bunu duyan Yunanlı yerinden sıçramıştı
Süngüsünü göğsüne, kalbine saplamıştı!...
Onlar hep vatanın mert subaylarıdır,
Atatürk, İnönü en ön saflardadır!...
Anladınız mı «Türk Subayının» kıymetini,
Vatan uğrunda her an gösterir mertliğini...
Şimdi size bağırarak söylüyorum ben de
Maltepe’den mezun olarak hem de
Olacağız ateşli Türk subayı ilerde!...
Son sözümde söylüyorum, şunu unutmayın:
Zafer Türk Subay ve askerindedir anlayın...
Eğer anlatabildimse mevzuumu sizlere
Hürmetle eğiliyorum önünüzde yerlere!...
Bedrettin Binyıldırım
Annesine hitaben yazdığı bir şiirle içinde bulunduğu anı yansıtmaya çalışır...
«Anne»
Daima peşinde çılgınca gezdim,
Ezildim, üzüldüm, canımdan bezdim.
Sen bana derdin de, inanmazdım,
Anladım sevda yalanmış anne!...
Keşke saçlarını öpmez olaydım,
Varımı, yoğumu vermez olaydım
Keşke el koynuna girmez olaydım,
Kıskançlık ölümden yamanmış anne!...
Kâh dilim varmaz kahpe demeğe,
Yıllarca kahrını çekmişim neye...
Sonra, gece gündüz sevgilim diye
Bağrıma bastığım yılanmış anne!...
Bedrettin Binyıldırım
«Ona»
Hatıralardan...
38 yılının uzun bir kış gecesi
Etrafı bürümüştü karanlığın perdesi...
Uzun uzun düşünürken gurbetin acısını
İşitir gibiydim yine ben o şakrak sesi!...
Biraz sonra gözlerim ta enginlere,
Gönlüm yine uçuyor, uçuyor mazilere!...
Gençliğim mi koşuyor bir hayal arkasında,
Halbuki gençliğim varıyor tarihlere!
O genç ki bir zaman durmadan çağlamıştı,
Ayrılık ateşiyle ta içten ağlamıştı;
Ilık bir yaz gecesi mehtaplı bir günde
Öperek ellerini; artık vedalaşmıştı!...
Şimdi artık bu hayal bir rüya oluyor,
Unutulan sevgili yabancı mı oluyor?!...
Feryatla inle gönül, feryat et sen gene
Acıyla geçti zaten 17 sene!...
İ. Bedrettin Binyıldırım
15 Ocak 1938
Bir askerin hakiki aşkı «vatanıdır!»
Zaruret içinde asker şahsi menfaat ve ihtiraslarını vatanî duyguları için feda etmelidir!...
Asker; iradesini ve hürriyetini vatanına bağışlayan adamdır. «Atatürk» gibi...
Bedrettin Binyıldırım