En sıkıntılı bakanlıkların başında kesinlikle Milli Eğitim geliyor. 10 yılda 5 bakanın değişmesi boşuna değil.
20 milyon öğrenci, 30 milyondan fazla veli ve bir milyon öğretmen...
Ağzınızla kuş tutsanız bile şikayetçi olan birileri hep çıkacaktır. Hele bir de hata üzerine hata yapıyor ve yaptığınız en iyi projeleri bile anlatamıyorsanız, dostunuzdan bin kat fazla eleştireninizin olması gayet normal...
MEB’in geldiği noktayı gösterme açısından bugün size üç önemli olay anlatacağım. Ne yapmak isteyip de, hangi noktaya geldiklerine siz karar verin!..
FATİH Projesi
Başbakan Erdoğan’ın çok önem verdiği bir projeydi. Sadece ülkemizde değil, dünyada büyük yankı uyandırdı. Eğer hedeflendiği şekilde hayata geçebilseydi, bugün parmağı tuşlara değmeyen öğrencimiz kalmayacaktı.
MEB bu konuda her ne kadar her şey güllük gülistanlık dese de hiçbir şey yolunda gitmiyor.
Çok adımlar atıldı, büyük kaynaklar ayrıldı ama proje sahipsiz kaldığı için yol alınamıyor. Ortada hala yazılım yok, üç yıl içinde 5’inci sınıftan 12’nci sınıfa kadar tüm öğrencilere dağıtılması öngörülen tabletleri ara ki bulasanız.
Peki gelinen son nokta ne?
“Proje kapsamında bugüne kadar,
- Meslek liseleri hariç tüm lise türlerinin sınıflarının tamamına 84.921 adet akıllı tahta yerleştirilmiş, bu okullarımız için altyapı çalışmaları tamamlanmıştır,
- Meslek liseleri ile diğer okullar için altyapı ihalesi 13.000 okul için tamamlanmış olup sözleşme imzalanmıştır.
- Öğrenci ve öğretmenlere 62.800 adet tablet dağıtılmış,
- 3657 okulumuza çok fonksiyonlu yazıcı ve doküman kamera gönderilmiş,
- 81 ilimize 110 adet uzaktan eğitim merkezi kurulmuştur.
Ayrıca;
- 675.000 adet tablet bilgisayarın ihalesi tamamlanmış olup Mart 2014 ayı sonuna kadar okullarımıza dağıtımı gerçekleştirilecektir.
- Yine 347.367 adet etkileşimli tahta ile 41.996 adet A3/A4 çok fonksiyonlu yazıcı ihalesi tamamlanmış olup, sözleşmesi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından imzalanmıştır. 2013-2014 ila 2014 -2015 eğitim öğretim yıllarında etkileşimli tahta ve çok fonksiyonlu yazıcı dağıtımlarının tamamlanması planlanmaktadır.”
Umarız bu seçim hengamesinde tümüyle unutulup gitmez! Çünkü ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği açısından çok önemli bir proje...
Beden Eğitimi dersleri
Beden Eğitimi ve spor aktiviteleri, eğitimin olmazsa olmazlarının en başında geliyor. Ama şu günlerde, eğitimin en tartışmalı konusu haline geldi. Çünkü, zaten yok denecek kadar az olan dersler kaldırılmaya başlandı. Ama daha da önemlisi, bu derslerin başka derslere yer açmak için yapıldığı yönündeki inanç:
“Mesleki ve Teknik Eğitim Programları ve Öğretim Materyalleri (MEGEP)’in sitesinde yayınlanan: Mesleki ve teknik ortaöğretim okul ve kurumlarında 2014-2015 eğitim öğretim yılında 10’uncu sınıflardan başlayarak, uygulanacak haftalık ders çizelgelerine ait açıklamaları incelerseniz Beden Eğitim derslerinin, 10.-11.-12. sınıflarda zorunlu derslerden çıkarılıp seçmeli olarak konulduğunu göreceksiniz. Seçmeli ders seçimini yapan okul idaresinin de Milli Eğitim’in baskısıyla Kuran ve Hz. Muhammed’in hayatı derslerini seçmektedirler. Böylece, gelecek yıl bu sınıflarda beden eğitimi dersini veremeyeceğiz...
Sosyal Bilimler Liselerinde: Hazırlık sınıfında zorunlu, 9 ve 12. sınıflarda seçmeli ve 10-11. sınıflarında kaldırılmıştır.
Fen Liseleri ile İmam Hatip Liselerinde: Öğrenciler Beden Eğitimi, Görsel Sanatlar ve Müzik derslerinden sadece birini seçeceklerdir.”
MEB umarız bu konuya da bir açıklık getirir...
İfade özgürlüğü
Üniversiteler ve bilim insanları, ülkeyi ilgilendiren en hayati konularda bile niye konuşmuyorlar diye sık sık eleştiri konusu oluyorlar.
Eleştirenler, haksız da sayılmazlar ama onların da maruzatları var. İşte her zaman olduğu gibi isimlerinin yazılmamasını isteyen akademisyenlerimden birinin bu konudaki çok özet serzenişi:
“Siz de çok iyi biliyorsunuz ki 2547 sayılı yasada öğretim elemanını işten atmak son derece kolaydır. İşte bu nedenle öğretim elemanları içlerine kapandılar.
Biz akademisyenler, daha doğrusu öğretmen ya da tüm eğitimciler bu hükümet için kötü adamlarız, toplamadaki sıfır, çarpmadaki bir gibiyiz. Etkisiz elemanız.
Sayın Başbakan hep İslam dininden, ayetlerden, Peygamberimiz ve sahabelerden örnek verir ama Hz. Ali’nin ‘Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum sözünü’ bir türlü aklına getirmez...”
Özetin özeti: Elçiye zeval olmaz ama görünen o ki atılan pek çok önemli adımdan bile kamuoyu habersiz!. MEB, başkalarına kızma yerine çuvaldızını önce kendine batırmalıdır...