Benim taklacım işini bilir
Gazetelerin seçimin hemen ertesinde, manşetleri aracılığıyla verdiği “biat” mesajları, “Yeni Türkiye”nin işaret fişekleri gibiydi.
Sevgili dostlar, Başbakan Erdoğan inandı, savaştı ve başardı... Söylenecek daha fazla söz gerek yok... Tekrar ediyorum; inandı, savaştı ve Türk halkı adına yerleşik düzene karşı verdiği savaşı bir kez daha kazandı... Türk halkına ve Türk Milletine hayırlı olsun...Yaşasın tam bağımsız-yerleşik düzenden kurtulmuş-kendi ayakları üzerinde duran güçlü Türkiye...
***
Başarının lokomotifi, “kenar” ın değerleriyle özdeşleyen ve proje dili kullanan Erdoğan’ın karizmatik kişiliği... BBC’nin dediği gibi demokrasi tarihinin en başarılı lideri oldu.
***
Başarı, kendi kendini anlatan bir fotoğraf, uzun uzadıya tarif istemez. Fotoğraf şu; Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti tarihi bir rekor kırdı. Üst üste 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 halk oylamasını açık ara önde bitirdi.
Onun için, doğrusu, AK Parti’nin benzersiz başarısı üzerinden diğer partileri tarif etmektir.
***
Bu hakikaten bir büyük seçim başarısı, çünkü Ak Parti milletvekili genel seçimlerini üçüncü kez, üstelik oy oranını arttırarak gerçekleştirdi ve bir kez daha tek başına iktidar oldu. Bu sonuçla 12 Haziran, Tayyip Erdoğan’ın adını bir lider olarak Türkiye’nin siyasal tarihine yazdırmış oldu.
***
İlk kez bu köşede yazılmıştı, ’Başbakan Erdoğan’ın haziran seçimleri için hedefi yüzde 50’diye...
3 Ocak tarihli yazımız...
Ve başardı, her iki kişiden birinin oyunu aldı.
Son kez genel başkan ve başbakan olarak seçime katıldı. Bundan sonraki hedefi halkın seçeceği cumhurbaşkanı olmak..
Siyasi tarihimizin büyük seçim zaferlerinden birini elde etti.
Başarıya giden yolu tamamıyla kendi uyguladığı stratejiyle döşedi.
***
Erdoğan’ın bu başarısı karşısında şapka çıkarmak dışında söylenecek söz yok...
***
12 Haziran seçimlerinin galibi AKP oldu. AKP, oylarını yüzde 50’ye çıkararak, Cumhuriyet tarihinde az görülen bir siyasi başarıya imza attı. Demokrat Parti’nin Menderes’le kazandığı 1957 seçimlerinden sonra Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP 326 milletvekiliyle Parlamento’da rahat bir iktidar çoğunluğu elde etti. Başbakan Erdoğan, balkon konuşmasında Türkiye’nin ve demokrasinin kazandığını ilan etti.
***
12 Haziran seçimleri AK Parti açısından benzerinin bir daha yakalanması zor bir zaferdir. Tayyip Erdoğan en başarılı lider statüsüyle siyasal tarihe yazılmıştır. Erdoğan, art arda sürdürdüğü seçim başarılarına yüzde 50 rakamını ekleyerek kariyerini taçlandırmış ve siyasi tarihimizde benzeri görülmemiş bir liderlik markası olmuştur.
+++
Türkiye “Tek adam”ını seçti
Çetin bir döneme girdik...
Halk böyle uygun gördü...
“Tek adam” ına yol verdi.
Fay hattı değişmezse titremen, sallanmanın, kaymanın, depremin şiddeti de değişmez.
Halk bir fay hattıdır. Lider o fay hattının ürünü! Fay hattı ürününü değiştirmedi. Halkın yüzde 50’si üçüncü kez aynı partiye, aynı lidere, aynı kadroya “Arkandayız Tayyip Erdoğan... Daha fazla senin gibi düşüneceğiz...” diyerek desteğini verdi.
İstersen Başkan da olursun!
İstersen Diktatör de olursun!
Daha çok gazeteciyi içeri atarsın!
Daha çok yazarı yandaş yaparsın!
Yeni Anayasayı da sen yaparsın.
Güven sende, istikrar sende, büyüme sende, projeleri çıldırtmak, önümüzdeki 20 yılı şekillendirecek süreci yönetecek güç sende...
***
İktidarın dümen suyuna girmeyen gazetecilik daha çok önem kazandı.
Ben kalemimi biraz daha bilemeliyim.
+++
Millet iradesinden hukuksuzluğa tepki
Bu seçimde seçmenin AKP’ye “devam” demesi bir mesaj ise “Ergenekon sanığı, Balyoz sanığı” diye cezaevine atılan Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, İlhan Cihaner, Engin Alan gibi değerli insanlara yapılan büyük haksızlığı sineye çekmiş olmadığını, bu soruşturmada yapılan hukuksuzluklara tepki gösterdiğini açıkça anlatması da diğer mesajdır. 12 Eylül darbesini yapan kişi savcıdan tatil izni alarak giderken, 27 Nisan muhtırası halı altına süpürülürken “darbe yapacaklardı” iddialarıyla insanların cezalandırılmasına gösterilen tepki de “millet iradesi” ne aittir ve “içerdeki diğer insanlar açısından da” dikkate alınmalıdır.
****
Yeni güne merhaba...
Önümüzdeki günlerde AKP Kürt sorunuyla boğuşmaya başlayacak.
BDP Meclis’e bir öncekinden daha çetin bir kadroyla geliyor.
CHP’de ise yoğun parti içi yağmurlar başlıyor...
Ağızlara seçim dönemine girildiği için fermuar çekilmişti...
Eğer parti yüzde 30 veya üzerinde oy alabilse fermuarlar açılmayacaktı.
Ancak yüzde 26 oy, Kılıçdaroğlu ve ekibini eleştirilerden koruyamayacaktır...
Kemal Bey dün akşamki konuşmasında yola aynı moralle devam edeceğini açıkladı...
Kılıçdaroğlu’na göre, bir önceki seçimden 3.5 milyon daha fazla oy alınmıştır... CHP seçime girip de milletvekili sayını artıran tek partidir. Ayrıca yüzde 26 oy, CHP’nin 12 Eylül’den sonra aldığı en yüksek orandır.
Bütün bunlara ne dediğini Şahin Mengü’ye sorduk. Dediği:
“Örgüt için iktidar ya da iktidar ortağı olup olmamak önemlidir. Çünkü ancak o zaman gerek devlet, gerekse vatandaş nezdinde bir ağırlığı olur. 112 olan milletvekili sayısının 135’e çıkması örgüt için fazla bir anlam taşımaz. Bu sonuç bir olağanüstü kurultayı gündeme getirir mi? Olabilir. Ama daha net bir şeyler söyleyebilmek için birkaç gün beklemek lazım.”
***
Uzun maratonlar... Kulakları sağır eden nutuklar... Hakaretler, küfürler... Sıkılan dişler.. Gerilen sinirler... Derken bir seçim daha bitti... Gelecekte daha adil bir seçim sistemiyle, adayları tamamen halkın belirlediği, medyanın özgürce yayın yaparak halkı serbestçe aydınlattığı, liderlerin topluma birbirlerini değil, yalnızca projelerini anlattığı bir ortamda yapılacak gerçek demokratik seçimlerin yaşanması dileğiyle... Yeni güne merhaba diyoruz...
+++
Türkiye kutuplaşmanın olumsuzluklarına açık bir döneme girebilir şimdi.
Çünkü siyasi iktidar mecliste oyunu ve özgüvenini artırmış bir muhalefetle yaşayacaktır.
+++
İğrenç senaryoya karşı direniş kazandı
MHP’nin tüm tezgah ve iğrenç senaryolara direnişini tebrik ederek başlayalım. Bir merkezden organize edilen kaset bombardımanına rağmen yıkılmadılar. Hatta, en bilmiş kamuoyu yoklamacılarının “Barajın altında kalma olasılığı mevcut” yorumlarını yıkıp geçtiler.
Bağımlı medyanın ağız birliğiyle pompaladığı “Yüzde 10’u bulmaları hayal” şeklindeki psikolojik bombardımandan da kurtulmasını bildiler.
Peki sizce bunda ana etken neydi? Bu millet önümüzdeki günlerde önüne gelecek iki tehdidi çok iyi gördü. İlki, anayasa değişikliğinin Türkiye’yi nereye götürebileceğinin farkına vardı. Sonra, dünyada bile tartışılır hale gelen “Başkanlık Sistemi” nin yol açacağı arızalardan endişeli. İşte bu yüzden yeni mecliste MHP’nin mutlaka olmasını arzuladı. Köşemizde sıkça tekrarladığımız bir iddiayı hatırlatmak istiyoruz; “MHP çıtayı çok rahat geçer”. Doğrusu Oray Eğin’in “Burhan Ayeri’ye katılmıyorum” diyerek girdiği bahsi kazanmaktan ayrıca mutluyuz.
+++
Galiptir bu yolda mağlup...
AKP oy oranında rekor kırarken milletvekili sayısı azaldı! Üstelik 330’un altında milletvekili (325/327) çıkarabildi!
Yüksek oy alabilir, ama tek başına anayasa yapabilecek bir çoğunluğa ulaşamama olasılığı fazla, yolundaki tahminimiz ise doğru çıktı!
Seçim aslında tamamen bu konu üzerinde döndü dolaştı!
AKP hesaplarını yapmıştı. Ne kadar oy alacağını görüyordu. Başbakan milletvekili sayılarının 315’te kalabileceğini bile söylemişti! Ama hedefi, anayasayı yapabilecek bir Meclis çoğunluğuna ulaşmaktı. Bunun önşartı ise MHP’nin devre dışı kalmasıydı/bırakılmasıydı! MHP kasetlerle vurulmaya çalışıldı (Ahlakın ahlaksızlığı!)...
Öyle ki son gün, Öcalan’ı asardık masalı ile MHP üzerinde son bir vuruş daha denendi!
Şimdi ise AKP anayasayı tek başına yapamıyor ve referanduma bile götürecek bir çoğunluğa ulaşamıyor!
Bu nedenle diyoruz ki, galiptir bu yolda mağlup!
+++
İki kişiden biri mutlu da ya öteki?
Sözü uzatmaya gerek yok... Dün akşam jet hızıyla belirlenen seçim sonuçlarının tek bir anlamı var:
Bu ülkede yaşayan her iki seçmenden biri hayatından memnun...
Biri ise değil!
Yani... Bıçakla kesilmiş gibi ortadan ikiye bölündük...
Mutlu olanlara sözüm yok... Allah mutluluklarını artırsın...
İyi de onların bu kadar mutlu olduğu bir ülkede; geri kalan yüzde 50 neden mutsuz?
Ve hangi kesimin hayata bakışı doğru?
Mutlu olduklarını düşünüp mevcut yönetimin aynen devam etmesine olanak sağlayan illere baktığınızda; karşımıza bu ülkenin yoksul kesimleri çıkıyor... Özel sorunu bulunan Güneydoğu hariç, hangi il ne kadar yoksulsa, iktidara verdiği oy o kadar artıyor!
Öte yandan iktidardan memnun olmayan ve CHP’yle MHP’ye oy verenler ise, görece daha kalkınmış il ve ilçelerde yaşıyorlar...
Sosyalist terminolojiyle söyleyelim:
İşçiler ve köylüler mutlu, küçük burjuvalar mutsuz!
Bu durumda demek ki iktidara oy verenlerin mutluluklarının nedeni ekonomik değil...
Peki; öyleyse ne?
Yanıt o kadar kolay değil... Bulmak da bir gazeteciden çok, toplumbilimcilerin işi...