MHP'li yeter ki... İnansın!

Abone Ol
 Daha önce Niğde merkezli CHP ve AKP’yi yorumlarken, MHP’yi kongre sonrasında değerlendireceğiz demiştik.

Dün MHP Niğde il kongresi yapıldı. Aylardan beri devam eden ve son günlerde daha bir sinir savaşına neden olan nadir bir kongreydi. Bu süreçte yazacak çok konu çıktı ama bekledik.  Sıkıntılı olsa da Ali Güngör tekrar il başkanı oldu. Karşısındaki aday zayıf olmasına rağmen hatırı sayılır oy aldı.

Bu kongrenin bence en dikkat çekici noktası eski belediye başkanı ve milletvekili Mümin İnan’ın delegeliğinin silinmiş olması. Sadece Mümin İnan mı? Bazı oda ve STK temsilcileri de silinmiş.  İki dönem MHP’den belediye başkanı seçilmiş, ardından milletvekili seçilmiş, yıllardır partinin bütün programlarına katılan, halkın içinde, hala taraftarı olan o gün yine kongrede olan Mümin İnan oy kullanamadı. Bunu fark ettiğimde kongre dışında kendisine sordum, yazacağımı söyledim. Yutkundu ve sadece  “silmişler” dedi. Mümin İnan sembol isim, bir zamanların Orhan Taciroğlu ismi gibi. Bu durum benim için sadece Mümin İnan meselesi değil. MHP’deki vefasızlığın boyutunu gösteriyor. Bu parti Anap değil, Akp hiç değil, Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Bu partinin yönetim kültürü 46 yıllık değil, taa.. Orhun Anıtlarına dayanır. Milattan önce  151 yılına düzenli Türk Ordusunun kuruluşuna dayanır. Ne alaka demeyin bu bir mazi kültürüdür, birikimidir.  

 MHP eski bir taş değirmen gibi.. Ama insan öğütüyor. Arasına aldığı insanları ya un ufak ediyor, veya etrafa saçıyor, telef ediyor.  

Oysa bugün Akp’de eski milletvekillerinden  Muharrem Selamoğlu, Mahmut Uğur Çetin, Erdoğan Özegen, eski il başkanlarından Ahmet Özmen ve Yaşar Ataç siyaset imkanı buluyor. Doğrusu da bu zaten.

MHP zor bir parti, burada yöneticilik de hiç kolay değil. MHP Kongresi milletvekili seçimi öncesine denk geldiği için il başkanlığı hesapları hep milletvekilliği adaylığına göre yapıldı. Kongreye dillendirilmese de bu konu damgasını vurdu. Bugün itibari ile adaylığı düşünen bazılarının şimdilik şansı yok, bazıları da güçlendi. Kongre acelece yapıldı. Faaliyet ve denetim raporu okunup oylamaya sunulduktan sonra, Divan Başkanı Genel Başkan Yardımcısı Zühal Topçu’nun “Böylelikle mevcut yönetimi aklamış oldunuz” lafı da çok ilginçti.

Yer çekimini hissetmeyen bazı ilçe yöneticilerinin de kongre sonucuna göre ayağı yere basmıştır. Bir ilçe yöneticisinden dinledim, kongre için yapılan çalışmayı geçtiğimiz yerel seçimde de yapmış olsaydık kongre gibi seçimi de kazanırdık demişti.

MHP için Niğde’de öyle güzel zemin var ki. Ülkemizin içinde olduğu durum da MHP lehine. Lakin bunu kullanabilecek aksiyonerlikten yoksun. Herkes kendi gemisini düşünüyor, kendi gemisine kaptan olmayı düşlüyor. MHP düne kadar Niğde’de  karambole giden, rüzgara kapılmış, irade gösteremeyen bir parti konumundaydı. Bor İlçe kongresi ile ilgili bilgi, birkaç kere biz dahil basında yer aldı. Reklam panolarında davetler yapıldı. Ama Niğde kongresinin yerini son gün öğrenebildik. İktidara oynayan, milletvekilliği ve yerel yönetimlere talip olan Niğde’nin en güçlü partisi Niğde ve Bor kongrelerinde  basına davet nezaketinde bile bulunmadı. MHP’nin basın ayağı kocaman bir sıfır, biz bunları yazdığımızda, konuştuğumuzda  kötü oluyoruz. Geçtiğimiz yerel seçimde olduğu gibi facebooktan saldırarak seçim kazanacaklarını düşünenler var. Facebookta yapılan paylaşımların doğruluğu ve inandırıcılığı ile ilgili araştırma ve istatistikler var.
 
MHP’nin Bor İlçe kongresi ve Niğde İl kongresi ardından artık  yüzünü dışarıya dönmesi şart. AKP’nin muhtemel aday olacak kişileri belli oldu. CHP’nin de öyle. Hiç beklenmeden, aday adayları belirlenmeli, sokağa çıkılmalı. Atı alan Üsküdar’a yaklaştı!. MHP de artık gelenek oldu 4 yıl yatılır, son 90 gün seçim çalışması yapılır oda çarşafa dolaşır.

Seçim eşittir iletişimdir. Bir önceki milletvekili seçiminde MHP reklamı yapmak için genel merkez internet sitesinden slogan, logo, reklam örnekleri aramış ve bulamamıştım. Seçim arefesinde bir önceki seçimin materyallari vardı. Geçen ay Change org diye dünya çapında imza kampanyalarının yürütüldüğü sitede “MHP’nin iletişim yönetimini profesyonellere bırakın” şeklinde kampanya başlatılmıştı. Bana da imzalamam için gönderdiklerinde çok şaşırmamıştım. Demek ki Ankara’dan aşağıya doğru illere bu durum sirayet ediyor. Oysa CHP öyle değil. AKP ise adayların facebook sayfasının nasıl olacağından, face ve twitter den nasıl paylaşım yapmaları gerektiğine kadar. İllerin internet sitelerinden tutunda, adayların internet sitelerinin nasıl olması gerektiğini, miting meydanların da görevlilerin giyimlerinden tutunda yağmurlukların nasıl olması gerektiğine kadar konuları hazırlamış. Binlerce reklam örnekleri mevcut. Binlerce tavsiye, yol ve yöntem gösterme materyalleri var.

Oysa MHP sosyal medyada ve internet de daha etkin. Bunu saldırgan, insanları soğutan, kara düzen şeklinde değil de organize şekilde kullanılsa, merkezler oluşturulsa, profesyonelce bu işler yapılsa, illerde tek elden, tek merkezden basın birimleri oluşturulsa daha başarılı olunabilir.

Para yok diyenleri duyar gibiyim.

MHP’nin parası var, var ama geçmişte videoları yayınlandı, bu parayı nereye kullandıkları sorgulanır. Haklı olarak yapılan Ak-Saray  eleştirileri sırasında aklıma gelmişti. MHP Balgat’daki helikopter pistli yeni binası 2007’de 17 milyon dolara yapılmıştı. O dönem AKP ve CHP’nin yaptırdığı genel merkez rakamlarının çok üzerinde ve daha kapsamlı bir binaydı. Karayolundan başka yol tercih etmeyen Genel Başkan’a helikopter pistli  17 milyon dolarlık bina.  MHP, 12 Eylül öncesinde Bahçelievler de 4 katlı kutu gibi küçük bir binadan yürütülürdü ve o zamanları daha etkin bir siyaset yürütürdü.

AKP’de ivme Ankara’dan bütün illere yayılır. MHP ise…

Partilerin özellikle seçim öncesi programlarında insanların gözlerine bakarım. Partililerin gözleri seçimi nasıl geçireceklerini, kazanıp kazanamayacaklarını anlatır. Niğde’de teşkilatı hareketlendiren, heyecanlandıran, bu heyecanı geniş kesimlere yayan bir aday ile MHP Niğde’de başarılı bir seçim geçirir. Hiç uzak değil, zor da değil. MHP seçmeni farklıdır, inandı mı?  O inanç ile memuru, amiri, işçisi, işsizi, esnafı, çocuğu, genci, kadını… üzerine düşenin hep fazlasını yapar. Ülkenin ahval ve şeraiti de fazlasını yapmasını gerektiriyor.

 Yeter ki inansın.