MİT yetkiyi kendinden mi aldı?..

Abone Ol
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “İmralı süreci” ile ilgili çok önemli bir soruyu siyasetin gündemine koydu ama gürültü-patırtı arasında kaynadı gitti;
“MİT, MGK’dan yetki aldı mı?”
Bu soruyu Kemal Kılıçdaroğlu, İsveç’te “herkes sürecin kıymetini bilsin” diyen Abdullah Gül’e, bizzat Köşk’e çıkarak geçen hafta sormuştu.
MGK görüşmelerinin gizliliği malum. Abdullah Gül’ün, Kemal Kılıçdaroğlu’nun hayati ve de kritik sorusuna ne cevap verdiği ise hâlâ bilinmiyor.
Hepimizin çok merak ettiği görüşmenin içeriği, yine çok merak ettiğimiz bir seyahatte değerlendirilmiş olabilir. Kemal Kılıçdaroğlu ile Deniz Baykal’ın 6 saatlik baş başa yaptıkları Kayseri yolculuğunda…
İki ketum siyaset adamı bir zamanlama ile bu kritik sorunun cevabını, belki de bir ipucunu verebilirler. Fakat gazetecinin pek de beklemeye tahammülü olmaz.
Hayati sorunun cevabını ve “İmralı süreci” ile ilgili son gelişmeleri Ankara’nın güvenlik koridorlarında araştırdım.
Başta MİT Müsteşarı Hakan Fidan olmak üzere diğer MİT yetkilileri, kısacası MİT, Abdullah Öcalan ile görüşme ve pazarlık yetkisini MGK’dan aldı mı? Bunun başka bir hukuki kaynağı veya kaynakları olabilir mi?
Uzman kaynaklar bu soruya, “evet” veya “hayır” şeklinde kesin bir yanıt vermedi ama şöyle bir çerçeve çizdi; “Bu konuda illa MGK’dan yetki alınacak diye bir durum söz konusu değil. MİT Kanunu açık, ortada. MİT Kanunu’nun 4’üncü maddesi ortada. MİT, kendisinden beklenen görevleri hem bu kanun çerçevesinde hem de kamuoyunun bilmediği gizli iç yönetmelik ve yönergelerine göre yapar.”
Bu cevabın üzerinden yorum hakkımı yazının sonuna bırakıp “İmralı süreci” ile ilgili güvenlik koridorlarında ulaştığım diğer bilgilere geçiyorum.
* Takvim;
“Görüşmelerde herhangi bir kesinleştirilmiş takvim yok. Öyle hemen silahların bırakılması ve Mayıs-Ağustos aylarında teröristlerin sınır dışına çekilmesi diye bir şey söz konusu değil, bu zaten mümkün de değil. Süreçte önce Öcalan’ın ve örgütün ‘evet’ demesi lazım. Daha demedi. Bu işler öyle 3-5 ayda çözüme kavuşmaz. Atılacak adımlar ve takvim, merdiven sistemine göre belirlenir.”
* Kamu görevlilerinin serbest bırakılması;
“Karşılığı yok.”
* İmralı sızıntısı;
“BDP’liler ile Öcalan’ın görüşme tutanaklarının sızması MİT’i etkilemedi. MİT yetkililerinin Öcalan ile görüşme süreci kesilmedi. Görüşmeler devam etti.”
* Pazarlıktaki yöntem;
“Oslo benzeri olmadı, olmayacak. Abdullah Öcalan tek muhatap.”
* Terör örgütünde çatlak var mı?
“Kandil’de üst yönetimde yan çizen 2-3 kişi var.”
* Silah bırakma;
“Silah bırakılsa dahi esas kuvvetlerin önemli bir bölümü içeride kalır. Çekilmeler sembolik olur.”
* Sakine Cansız ile birlikte 3 PKK’lı teröristin Paris’te öldürülmesi;
“Fransa işi kapatmış gibi görünüyor. Fransa İçişleri Bakanı, Alman ve Belçikalı mevkidaşlarına yaptığı ziyaretlerden sonra bilgi akışı bıçak gibi kesildi. Ömer Güney de cinayetleri kabul etmiyor.” Gündemin diğer önemli konusuna, Suriye’ye de göz gezdirdik. Ulaşabildiğimiz son bilgiler;
* Türkiye’nin elinde Hatay (civarında) ve bazı illerde de yakalanan önemli sayıda El-Muhaberat elemanı var.
* Türkiye’den muhaliflere katılım El-Kaide ve Afganistan üzerinden oluyor. Önce ideolojik sonra, silahlı eğitim alıp Suriye’ye giriyorlar.
* Beşşar Esad’ı 400 özel eğitimli ve aralarında istihbarat elemanları da olan Rus askerler koruyor. Bu özel Rus ekibi, bizim özel harekat yapısının benzeri. Esad’ı yakından koruyan Rus özel ekibi her türlü yetkiye sahip.
Ankara’nın güvenlik koridorlarında yanıtını aradığım diğer bir soru da bu pazarlık sürecinde terörist başı için genel af çıkarılıp çıkarılmayacağı veya “çiftlik evi” formülüydü. Verilen yanıt klasikti(!);“Siyasi iradeden bize bu yönde gelen bir bilgi yok. Böyle bir şeyin olacağını sanmıyoruz.”
“Yaşlanan Öcalan, birden bire hastalanırsa, hastaneye çıkarılmaz mı” dediğimde ise“mümkün olabilir” diye algıladığım mimiklerle yanıt vermeyi tercih ettiler.
Gelelim yazının sonuna bıraktığım yorumuma; Bir zamanlar Milli Görüş gömleği giyenler devamlı“derin devlet”ten ve Türk Silahlı Kuvvetleri iç hizmet yönetmeliğinden şikayet ederlerdi. MGK’nın temel taşı olan Genelkurmay Başkanlığı’nın bugünkü durumu ortada. MİT’in terörist başı ile yaptığı pazarlık sürecinin MGK’da ele alındığında Genelkurmay’ın ne tepki verdiği ise anlaşılmaz bir sır.
“Derin devlet”ten şikayet edenlerin ise kendi derin devletlerini nasıl kurduğu ve işlettiği apaçık ortada.
MİT kendi kanunu ve iç hizmet yönetmeliklerine göre operasyonlar yapabiliyorsa, MGK’dan yetki almadan terör örgütü ile pazarlıklar yapıyorsa, “ben yaptım oldu” diyorsa..
Ne olacak şimdi?.
MADDE 4 – Millî İstihbarat Teşkilâtı’nın görevleri şunlardır;
a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, Anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında millî güvenlik istihbaratını Devlet çapında oluşturmak ve bu istihbaratı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile gerekli kuruluşlara ulaştırmak.
b) Devletin millî güvenlik siyasetiyle ilgili planların hazırlanması ve yürütülmesinde;
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile ilgili bakanlıkların istihbarat istek ve ihtiyaçlarını karşılamak.
c) Kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat faaliyetlerinin yönlendirilmesi için Millî Güvenlik Kurulu ve Başbakan’a tekliflerde bulunmak.
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat ve istihbarata karşı koyma faaliyetlerine teknik konularda müşavirlik yapmak ve koordinasyonun sağlanmasında yardımcı olmak.
e) Genelkurmay Başkanlığınca Silahlı Kuvvetler için lüzum görülecek haber ve istihbaratı, yapılacak protokole göre Genelkurmay Başkanlığına ulaştırmak.
f) Millî Güvenlik Kurulu’nda belirlenecek diğer görevleri yapmak.
g) İstihbarata karşı koymak. Milli İstihbarat Teşkilâtı’na bu görevler dışında görev verilemez ve bu teşkilât Devletin güvenliği ile ilgili istihbarat hizmetlerinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez. Millî İstihbarat Teşkilâtı birimlerinin görev, yetki ve sorumlulukları Başbakanca onaylanacak bir yönetmelikle belirtilir.