Bir şehri sevmek o şehrin zenginliklerini bilmekle, kültürünü iyi anlamakla ve o şehri iyi tanımakla mümkündür. Yıllar var ki Niğde üzerine kafa yorduk, Niğde üzerine yazdık, Niğde üzerine sohbetler ettik. Niğde’yi düşünmediğimiz bir an bile olmadı.
Gün geçtikçe görmekteyim ki gerçekten Niğde’de yapılması gereken çok iş var. Niyet edip başlamak bitirmenin yarısıdır. Cenab-ı hakkın izniyle, başladığımız işleri tamamlayacak, Niğdemizin önünü açacak projeleri şehrimizin yöneticileriyle beraber hayata geçirmeye gayret edeceğiz. Yapacak çok işimiz olduğundan zamanın kıymetini bilmekteyiz. İnsan her yaptığı işin hesabını vereceğini unutmamalıdır. Bu hesap veriş ahirete kalmadan gerçekleşmeli, kişi hesaba çekilmeden kendini hesaba çekmelidir.
Sosyal medyadaki yorum karmaşasının önüne geçmek mümkün değil. Çeşitli platformlardaki tartışmalar gece gündüz sürüyor, gönderilerin altına şeytanın aklına gelmeyecek yorumlar yapılıyor. Bu arkadaşlar büyük filozof Spinoza’nın şu sözünü kulaklarına küpe yapsınlar: üzülme, öfkelenme, sadece anla!
Başarının yasalarından biri Niyet ve Arzu yasasıdır. Her niyet ve arzunun özünde onu gerçekleştirebilecek bir mekanizma vardır. Bizleri yönlendiren bu ilâhi mekanizma ışığında, kimi zaman işlerimiz tahminimizden hızlı ve kolaylıkla tamamlanır, kimi zaman ise ne kadar istesek de gerçekleşmez. Bunda da bir hayır aramamız lazımdır. Her olmayan iş veya kötü bir olay, iyi bir şeyleri doğurabilir.
Bu konudaki Kur’an ayetlerinden biri:
“Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki bir şeyi seversiniz, hâlbuki hakkınızda o bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2/216).
Dünyamız yaklaşık bir senedir ölüm korkusunun kol gezdiği bir korku filmi setine döndü. Küresel salgın nedeniyle ortaya çıkan belirsizlik ve kaygı, kolektif bir korku kültürü oluşturdu.
İnsanın en büyük sorumluluğu Allah’a karşı kulluk görevini yerine getirmektir. En büyük kulluk imtihanlarından birisi de hastalıktır. Dünya odaklı yaşam sürmemize, küresel çevre tahribatına, insanın insana zülmüne, kul hakkını gasp etmeye, yalana, talana bir uyarı niteliğinde olan bu salgından alınacak dersler yaşama bakışımızı tümden değiştirecek ibretler bulunmaktadır. Müfessirler bu olumsuzlukların, bizleri sabır ve şükür ehli kılmak, imtihan etmek için olduğunu söylemektedirler. Göreve başlamam bu döneme denk geldi. Bu işte de bir hayır aramak lâzımdır.
Bismillah deyip vazifeye başladığımız gün, 6 aylık hedeflerimi ortaya koyduğum basın açıklamasına istinaden, kimi arkadaşlar “Fikrî Takip” yapacaklarını söylemişler. Sonuna kadar bu arkadaşların yanındayım. İyi yapıyorlar. Yaptığım ve yapacağım işlerde alabildiğince şeffaf olmaya gayret etmekteyim ve edeceğim. Elimdeki imkânları en iyi şekilde kullanmaya çalışıyorum. Kafama yatmayan işin peşine düşmem, kanunu, nizamı her daim gözetirim. Boş vaatle işim olmaz. Atamın dedemin Niğde için yapmış olduklarının henüz binde birini bile gerçekleştirmiş olmasam da ilimize hizmet etmek adına attığımız adımlar, memleketin hayrına olacak sonuçlara götürecek. Namık Kemal ne güzel söylemiş:
Usanmaz kendini insan bilen halka hizmetten!
“Niğde’den bir şey olmaz, böyle gelmiş böyle gider!” diye 40 senedir, 50 senedir söylene söylene olumsuz durumun kabullenildiği “Öğrenilmiş Çaresizliği” kırmak için görevimin başındayım. Allah’ın izniyle tüm çalışma arkadaşlarımız, kurumlarımız, sivil toplum örgütlerimiz ve ilimizin değerli yöneticileriyle beraber bu inanışı kıracağız.
Göreve başladığım günden itibaren haftanın son gününü Niğde ve çevresini tanımaya; yerel yöneticilerle tanışmaya ayırdım. Niğdemizin her ilçesinde, her köyünde ya bir kilise, ya bir tarihi eser, ya bir höyük, ya bir yeraltı şehri, ya da muhteşem doğal güzellikler mevcut. Bu keşif gezilerinde değerli kaymakam, belediye başkanı ve muhtarlarımızı dinledim, ilçelerini, kasabalarını, köylerini dert edinen yöre halkıyla konuştum. Kimi zaman dağlara çıktık, kimi zaman kuyulara indik, mağara, yeraltı şehri ve maden ocaklarına girdik. Öncelikle üzerinde duracağımız konuları belirledik.
Marka Kent Niğde projesinin sonuç bildirgesinde Niğdemizin marka yüzü olarak belirlenen Aladağlar ile ilgili çalışmalara ağırlık verdik. Turizmciler, dağcılar, akademisyenler, Milli Park ve Jandarma yetkilileri ile yatırımcıların katıldığı toplantılar düzenledik.
Şehir merkezinde bulunan tekke, türbe ve yatırların bakım ve onarımlarını gerçekleştirdik. Şehrimizin manevî mimarlarının ebedî istirahatgâhlarının bakım ve çevre düzenlemelerini yaptık. Bu işleri yaparken Belediyemizden hem araç gereç hem de personel desteği aldık. Bakım ve onarım giderleri tamamıyla hayırseverler tarafından karşılandı.
Kapadokya’nın giriş kapısı olan Tyana’da sadece yaz aylarında yapılan kazılar, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle bir yıla yayıldı. 1 Haziran itibariyle yeniden başlayacak olan kazılara, elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz. Niğde’nin Kapadokya tur destinasyonlarına dahil edilmesi ile ilgili olarak TÜRSAB, TGA ( Turizmi Geliştirme Ajansı) ve turizm acenteleriyle görüşmeler yaptık. Destinasyon çalışmaları yapılarak Büyük Kapadokya Turu gibi organizasyonlar hazırlandı.
Belediyemizle beraber yürüttüğümüz Kent Müzesinin proje aşamasında sona gelindi. Tarihi Sokullu Mehmet Paşa Bedesteninde kurulması düşünülen müze için gönüllüler, bağışçılar ve sponsorlar ile görüşmelerimiz sürüyor. Sergilenecek materyaller toplanmaya başlandı.
İl Müdürlüğümüz bünyesinde yayımlanacak olan kitap ve fotoğraf albüm çalışmaları baskı aşamasına geldi. Kent tarihi ile ilgili olarak arşiv araştırmalarımız devam ediyor. İlk defa gün ışığına çıkacak olan belgeler, Kent Müzesi için kaynak teşkil ederken yakın dönem kent tarihinin önemli bir kısmını da aydınlatacak.
- tarihi ve turistik mekânlarında yapılan belgesel çalışmaları için tüm imkânlarımızı seferber ettik. İlimizde ulusal çapta ün yapmış şefler, you tuberlar, turist rehberleri ve televizyon programcılarını ağırladık. Çekim ve drone izinlerini ivedilikle alarak, kısıtlı zamanlarını verimli kullanmalarını sağladık.
Kaybolmak üzere olan meslekler ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. At arabası imalâtı, maket araba ve fayton yapımcılığına dönüştü. El halıcılığının yeniden hayata geçirilmesi ve halıcılık müzesi kurulması konusundaki çalışmalarımız sürüyor.
Unutulmaya yüz tutmuş olan Niğde türkülerinin orijinal haliyle kayıtları yapıldı. Derleme ve kayıt çalışmalarımız devam ediyor. Eski üstatların kayıtları toplanıp gün yüzüne çıkartılıyor.
Bugüne kadar hep yüreğimin götürdüğü yere gittim. Niğde’ye sevgim, hürmetim sonsuzdur. Bu şehri hep birlikte emek ve dayanışma ile ileriye taşıyacağız. Neşet Usta’nın dediği gibi:
“Bu sahneye çıkan her kim olursak olak, göonül hızmatçısıyık.”
Ancak yolumuz uzun ve çetindir. Azimle, sabırla çalışmaya devam edeceğiz İnşaAllah.
“Yolumuz dikenli yoldur, ayağını seven gelmesin” Abdülkadir Geylâni Haz.