Öğretmenlere bir dokunun, bin ah işitin

Abone Ol
 Eğitim fakültelerinde yüz binlerce öğrenci öğrenim görüyor. Yine aynı şekilde, mezun olup atama bekleyen yüz binlerce öğretmen var. Şimdi bu kervana, dershanelerin kapanmasıyla açıkta kalacak olan on binlerce öğretmen eklenecek...
Peki, bu kadar genç niye ısrarla öğretmenlik peşinde?
Elbette bu mesleğe gönül verenler çoğunlukta ama bazıları iş garantisi var diye eğitime yöneldi. Çünkü devlet hâlâ en büyük alımı öğretmenler arasından yapıyor...
İşte kıyamet de bu noktadan sonra kopuyor!
Alımlar ne kadar adil, kadro dağılımı ne kadar gerçekçi, çok daha en önemlisi atama usulleri ve kurumlar arası geçişler ne kadar şeffaf?..
Ve bu arada, öğretmen olmak çok daha güç hale geliyormuş. Sanki bu güne kadar çok kolaymış gibi!..

Şubat ataması!
Her ne kadar yıllarca bundan böyle ara atama dönemi yok denilse de önceki gün 10 bin öğretmen alımı gerçekleşti.
İyi de oldu.
Çünkü fazlasıyla öğretmen açığı vardı...
Atananların ilan edilmesinden sonra ciddi kafa karışıklıkları yaşandı. Şaibe olduğunu söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Söylenenler ne kadar şehir efsanesi, ne kadarı abartılı bilmiyoruz. Ama ortada bir sıkıntı olduğu kesin.
MEB’e düşen görev ise iddialara kızmak yerine açıklık getirmek olmalıdır.
İşte bu yöndeki şikâyetlerden biri:
“Sayın Güçlü, bu maili atmamdaki sebep, şubat atamalarında aleni bir şekilde yapılan rezalettir.
Bilişim teknolojileri öğretmenliğinin taban puanı, ağustos atamasında79, kasım atamasında ise 78’e düşmüştü.
Bu durumda olması beklenen 78-77 aralığında adayların şubat atamasına kalmış olması gerekirdi.
Oysaki atama sonuçlarına bakarken görüyoruz ki 84, 80, 79 aldığı iddia edilen ve bu hayali, uydurma puanlarla yerleştirilen insanlar var.
Şimdi şöyle diyebilirler:
Belki de 84 alan aday hiç tercih yapmadı ağustosta!
Öyle ya, belki de cani sıkıldığı için girdi ‘KPSS’ye ve tercih yapma gerekliliği bile duymadı, hem ağustos hem kasım atamasında.
Bu kadar saçma bir şeyin olması mümkün mü?
Söyledikleri hiç inandırıcı değil artık.
Ben 330 kişi arasına hem de listenin ortalarına doğru olmama rağmen atanamadım.
Ve durum gösteriyor ki 40-45 kişilik haksız bir atama, uydurma puanlarla yapıldı.
Bunu anlamak için toplama çıkarma bilmek yeterli!..”
MEB, umarız bir an önce bu konuya bir açıklık getirir...

Öğretmenlik zorlaşıyor
Öğretmen olmak için artık eğitim fakültesini bitirip, KPSS’yi kazanmak yetmeyecek!
Atamalar önce, ‘aday öğretmen’ olarak yapılacakmış. İlk bir yılı başarıyla tamamlayanlar asalet için ayrı bir sınava girecekmiş.
TBMM’ye sunulan MEB yasa taslağına göre, KPSS ile atanan öğretmenler bundan sonra ‘aday’ olacakmış.
Aday öğretmenler, en az bir yıl fiilen çalışmak, adaylık döneminde herhangi bir disiplin cezası almamış olmak ve performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartlarını sağlamak kaydıyla, yapılacak yazılı ve/veya sözlü sınava girmeye hak kazanacaklarmış.
Ve ancak sınavda başarılı olanlar öğretmen olarak atanacaklarmış.
Başarılı olamayanlar ise bir başka il veya ilçede görevlendirilerek, bu kişilere bir yıl içinde tekrar sınava girme hakkı tanınacakmış.
Sınava girmeye hak kazanamayanlar ile üst üste iki defa sınavda başarılı olamayanlar aday öğretmen unvanını kaybedecek ve memuriyetle ilişiği kesilecekmiş.
Uygulama, düzenleme sonrası ilk defa aday öğretmen olarak atananları kapsayacakmış.
Tasarıyla eğitim çalışanlarının özür grubuna bağlı yer değiştirmelerinin yarıl yıl tatili ve yaz tatilinde yapılmasına imkân verilecekmiş!
Mış, miş diyoruz çünkü yasa tasarıları TBMM’ye geldiğinde farklılaşabiliyorlar. Olumlu yönde gelişmeler olabildiği gibi daha da katılaştırılabiliyor. Ama görünen o ki öğretmen olmaya karar verenleri çok zorlu süreçler bekliyor...
Peki, atanmak için onca eziyet çeken ve öğretmen olma mutluluğuna ulaşanlar hallerinden memnunlar mı?
Evet demek imkânsız. Onların sorunlarını bir anlatmaya kalksak, değil bu köşe, sayfalar yetmez.
Özetin özeti: Öğretmeni huzurlu olmayan bir ülkede yüzü gülen öğrenciler yetiştirmek hiç de kolay olmuyor!..