Eûzü billêhimine’ş-Şeytâni’r-Racîm
“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.” Ahzâp 33/40
Bu Âyet-i Celile’de Muhahammet A.S.’ın din ile ilgili iki yönü ifade edilmektedir:
1. Rasullük/elçilik yönü.
a) Elçi, görevlendirildiği Allah’ın emirlerinin sadece gereğini yerine getirir. Vahye ilave-çıkartma yapamaz, Allah tarafından desteklenir ve korunur.
b) Rasul/elçi, elçilik gereği kendine vahyedilen Kur’an’ı olduğu gibi insanlara ulaştırır. “Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Rasule düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir” Ankebût 29/18, Nur 24/54, Nahl 16/35. “.....sana düşen şey ancak tebliğ etmektir....” Âl-i İmran 3/20, Yâsin 36/17.
c) Rasul, insanları Kur’an’la uyarır. “Kendileri için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, Rab’lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur’an ile) uyar” 6/51.
d) Rasule itaat, Allah’a itaattır. Allah bizlere din anlamında tek tek vahyetmediği için, Allah’ın vahyini, Rasulü/Elçisi vasıtasıyla öğreniriz. Rasul/Elçi bizleri, elçilik görevi gereği kendine vahyedilene davet eder.
e) Elçi, vahyin uygulanabilinirlik yönlerini gösterir. Bu aynı zamanda HİKMET/SÜNNET olup (rasule uyma, O’nu örnek alma, Ahzâp 33/21) uyulması farzdır. Kitaplarda anlatılan sünnetin (kitaplarda anlatılan sünnetin karşılığı nafiledir) bununla bir alakası yoktur. “Rabbimiz! İçlerinden onlara bir rasul gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve HİKMETİ öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.” Bakara 2/129, 151, Âl-i İmran 3/164, Cuma 62/2
f) Elçi/rasul, kendine vahyolunana davet eder. “(Ey Muhammed!) Bundan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların hevâ ve heveslerine uyma ve şöyle de: “Ben, Allah’ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah, hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş de ancak O’nadır.” Şûrâ 42/15
g) Elçilikle ilgili görevinde bir yanlışlık yapma hakkına sahip değildir, Allah tarafından özel koruma altındadır ve desteklenir. “Eger o (Muhammed), Bize karşı, ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun sah damarını koparırdık” Hakka 69/44-46. “Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. ALLAH SENİ İNSANLARDAN KORUYACAKTIR. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez” Maide Suresi 5/67, Tevbe 9/40.
h) Elçi, insanlar üzerinde zorlayıcı değildir. “Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver” Kaf 50/45. “Eğer Rabb’in dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. Öyle iken iman etmeleri için insanları sen mi zorlayacaksın?” Yunus 10/99
i) Elçi, sevdiklerini doğru yola getirecek güce sahip değildir. “Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, gerekli gayreti göstereni doğru yola eriştirir. O, doğru yola gelecekleri daha iyi bilir” Kasas 28/56 Rum 30/53, Neml 27/81
2. Nebilik yönü.
Muhammet S.A.V. Allah’ın insanlar içinden seçtiği son nebidir. Allah artık ondan sonra, din anlamında, vahyin insanlara ulaştırılması anlamında kimseye vahyetmeyecektir. Nebilerin bir kısmı Kur’an’da zikredilmiş olup, nübüvvet kapısı Muhammet A.S.’la kapanmıştır.
Durum böyle olmasına rağmen bir sürü insan, eserlerini vahıy (ilham) yoluyla kendilerine yazdırıldıklarını iddia etmişlerdir. Bunların birçokları ise BÜYÜK DİN ÂLİMİ (EVLİYA) OLARAK BİLİNMEKTEDİR. Bu Allah’a iftiradır:
“Allah’a karşı yalan uyduran veya kendine bir şey vahyedilmemişken, “Bana vahyolundu” diyen, ya da “Allah’ın indirdiğinin benzerini ben de indireceğim” diye laf eden kimseden daha zalim kimdir? Zalimlerin şiddetli ölüm sancıları içinde çırpındığı; meleklerin, ellerini uzatmış, “Haydi canlarınızı kurtarın! Allah’a karşı doğru olmayanı söylediğiniz, ve O’nun âyetlerinden kibirlenerek yüz çevirdiğiniz için bugün aşağılayıcı azap ile cezalandırılacaksınız” diyecekleri zaman hâllerini bir görsen!” Enam 6/93, Bakara 2/79.
Nebilik; bir unvan olup, yani ilk vahıyden itibaren, nebinin tüm hayatını kapsar. Onun için nübüvvet kurumu Muhammet A.S.’ın şahsında sona ermiştir. Artık herhangi bir nebi gelmeyecektir.
Din, son nebi Muhammet A.S.’ın şahsında tamamlanmış olup, vahyin insanlara ulaştırılmasına Son Nebi (Muhammet A.S.) veda haccında insanları şahit tutmuştur.
Savaş ÖREN
Niğde Kur’an Evi Derneği Başkanı