Son çıkarılan yasalar ve demokrasi hayalleri!

Abone Ol
 Doğru oturup doğru yazma vaktidir. Peş peşe çıkartılan yasalar “liberal aydın”larımız da dâhil siyasal iktidardan “medet” uman kimi yazar-çizer taifesinin gözünü açmasını, görmezden geldikleri ceberutium-despotium* uygulamalarını yeni çıkartılan yasalarla görmelerini umarım.

AKPartisi iktidarı, Meclisten peş peşe yasalar çıkarıyor. Önce HSYK’yı doğrudan Adalet Bakanlığı’na bağladı. Yargının “bağımsızlık” örtüsünü yırtarak çöpe attı. Ardından interneteerişimiengellemeyi yasalaştırdı. ÖYM’leri (Özel Yetkili Mahkemeler) kaldırıyorum diyerek bütün ağır ceza mahkemelerini özel yetkili mahkeme haline getirdi. TMY’nin(Terörle Mücadele Yasası. Siz Toplumla Mücadele Yasası olarak okuyun) yasada varlığını koruduğu koşullarda ÖYM’lerin ağır ceza mahkemelerine çevrilmesi tam bir kandırmaca olduğu bilinmektedir. Şimdi de, MİT’i olağanüstü yetkilerle donatan ve dokunulmaz kılan yasayı çıkarmış durumda. Önümüzdeki hafta TBMM gündemine gelecek torba yasadan ne gibi “düzenlemeler” (siz yasaklamalar okuyun) çıkacağı ise bilinmiyor.


Yapılan yasal düzenlemeleri AKP-Cemaat çatışması ile açıklamak eksik ve tek yanlı olur. Gerçekte ise AKPartisi iktidarı yapılan değişikliklerle sömürü ve zorbalığa karşı mücadele eden güçleri etkisizleştirmek, toplumu mikronize parçalara ayırarak kendine karşı bir muhalif özne olmaması için elinden geleni ardına koymadan çalışmalarını her boyutta sürdürüyor.


AKParti iktidarı, kendisine karşı çıkan, hegemonyasını zayıflatacak bütün güçleri böylece saf dışı etme arayışındadır. Kuşkusuz Cemaat de bu düzenlemenin sonuçlarından payını alacaktır. Özellikle yasada yapılan değişiklikle MİT’e iç değil fakat dış operasyon yapma yetkisi belirli düzeyde kısıtlansa da her türlü banka hesabı, kurum kuruluş bilgileriyle telefon ve iletişimi, herkesi dinleme yetkisi verilmiş oldu. AKParti iktidarı bu düzenlemelerle anayasamızdaki “kuvvetler ayrılığı” ilkesi yerine zor ve güç ilkesini yerleştiriyor.

AKPartisi, daha şimdiden “başkanlık sistemi”nin yasal alt yapısını oluşturuyor. MİT’i, yargıyı, istihbaratı, polis teşkilatını, orduyu tek elde toplayarak, tek adamlığı yasalaştırmış oluyor. AKParti, kendi iktidarını sağlamlaştırmaya ve güvence altına almaya çalışıyor. Fişlemeler, kişiler, kurumlar hakkında istihbarat dosyaları, dinlemeler ile Gezi direnişi ile yıkılan korku duvarlarını daha güçlü olarak yeniden tahkim etmek istiyor. Türkiye sathında doğudan batıya, kuzeyden güneye dört bir yana yeniden korku imparatorluğunu hâkim kılmaya çalışıyor.
       Anladığım odur ki, AKParti iktidarı yönetememe krizini baskı ve terörü artırarak; söz, eylem ve örgütlenme özgürlüğünün kırıntılarını yok ederek aşma hesabı içindedir. 17 Aralık’ta sarsılan otoritesini devlet denetimini ve baskısını artırarak yeniden tesis etme hesabı içindedir. AKPartininyönetememe krizini polis ve istihbarat devleti kurarak aşma politikası, krizi derinleştirmekten başka bir sonuç vermeyecektir.

AKPartisininceberutium-despotium yasal düzenlemelerinin iç politika ile sınırlı olduğunu düşünmek saflık olur. AKPartisi, polisi, orduyu, istihbaratı kısaca devlet mekanizmalarını içte tüm ezilenlere ve gadre uğrayanlara karşı savaş düzenine göre yeniden örgütlüyor. MİT’e operasyon yetkisi vererek, komşu halklara yönelik savaş politikasını sistematik bir biçime dönüştürme hesabı yapıyor.

      Baskıcı rejimin yeniden tahkim edilmesi çabaları ezilen ve sömürülenlerin, özgürlük ve onur için ayağa kalkan milyonların mücadelesi karşısında mutlaka boşa çıkacaktır. Baskı ve sömürüyü, yağma ve yolsuzluğu ayyuka çıkmış bir iktidarı hiçbir yasal zırh korumaya muktedir olamamıştır, bunları da koruyamayacaktır.

 Devletin ve yasaların sosyal patlamayı bastırma üzerine kurulması sonun başlangıcında olan bir iktidarın gidişini geçici olarak erteleyebilir, o kadar. Hükümetin Gezi direnişinden okuduğu şey, zorbalık, yalan ve riyakârlıktır. Ezilen ve sömürülen milyonların çıkardığı sonuç ise direniş ve örgütlü mücadeledir.

 Yaklaşmakta olan seçimlerde halklarımızın tahkim edilmeye çalışılan despotizme karşı tepkisini ortaya koyacağından kuşku duyulamaz. OTDÜ yol açılışı- yolsuzluk ve rüşvete duyulan tepkiselliğin metropoller başta olmak üzere kolluk ile çatışarak protesto edilmesi, eğitim emekçilerinin 26 Şubat grevleri mücadelenin ivmelendiği göstermekte.

       Tüm emekçi yığınlar için kaderlerini ele alma ve özgürleşme olanakları dünden daha fazla belirmiştir. Yeter ki gelişmeleri doğru oturup doğru yazalım.
                                                                                                          
 
*ceberutium-despotium (ceberuttuk ve despotizmde kendinden önceki uygulamaları mumla aratma hali anlamında.)tamamen tarafımca uydurulmuş bir kavram olup Latince etimolojik köken falan aranmaya.