ST Louis’de Olanı Biteni Görüp Lice’yi Görmemek

Abone Ol
        ABD’nin Missouri eyaletinin St.Louis, şehrinde kolluk güçlerinin siyah bir genci öldürmesi üzerine başlayan kitle eylemleri bölgede sokağa çıkma yasağı konulmasına ve Obama’nın itidal çağrısına rağmen artarak devam etmesi genel akım medyada boy boy yer alırken burnumuzun dibindeki Lice de olup biteni görmezden gelmek hele de heykeli bahane ederek 24 yaşındaki Mehdin Taşkın’ın öldürülmesini geçiştirip çıkan olaylarda yaşamını yitiren  uzman çavuş Uğur Ünal'ı sekiz sütuna manşet ederek veren  genel akım medyamız çiftte standartta sınır tanımadığını bir kez daha sergilemiş oldu.
 
        Hemen belirteyim Mehdin Taşkın’ın ölümüne de uzman çavış Uğur Ünal’ın yaşamını yitirmesine de “heykeli yıkın” emrini veren irade sebep olmuştur diye düşünüyorum. O iradenin başka bir veçhesi binlerce kilometre ötede St. Louis’te siyahların yaşadığı bir mahallede, geçtiğimiz cumartesi gecesi 18 yaşındaki Michael Brown isimli bir siyah genci hırsızlık yaptığı iddiasıyla yakaladığı silahsız olduğu ve ellerini yukarı kaldırarak teslim olduğu halde kolluğun açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmesini de sebep olmuştur.
 
        Missouri eyaletinin Ferguson’daki protestolar devam ediyor. Genel akım medyamız veriyor. Diyarbakır’ın Lice’sin de protestolar günlerdir devam ediyor tıs yok! Bir halkın ölülerine işkence yapmak, mezarlarına ve anıtlarına saldırmak, derisinin renginden dolayı sorgusuz sualsiz kurşunlamak tarihsel olarak çürümüş bir iradenin işi olabilir. 
 
        Sayısız zırhlı araç ve askerle sabah saat 06.00’da heykel bahane edilerek gerçekleşen operasyon sırasında karşısına dikilen halkı çoluk çocuk demeden ateşli silahlarla taramak, gaz bombaları ve plastik mermilerle hedef gözeterek ateş etmek çürümüş iradenin pervasızlığını göstermesi açısından düşündürücüdür.
 
        Burjuva yönetsel iradenin ABD veçhesi “bir zenciyi” başkan seçtirse de diğerlerine ölümü ulu orta reva görmesinde olduğu gibi ülkemizde de “süreç” denilen entegre siyasetinin ne menem bir şey olduğu Lice de yaşanan son olaylarda bir kez daha görmüş olduk.”Sürecin” bizatihi sürecin zarar görmemesi için “itidal”, “provokasyon”  sözcüklerini sık kullananların hemen hepsi bu çürümüş, insan yaşamını yok ve hor gören burjuva yönetim iradesinin temsilcileridir. Hizmet ettikleri sınıf emekçi sınıfı değil zengin sınıfıdır. Zenginlerin demokrasisinin sınırları kurup kolladıkları rejimin sınırlarıyla doğru orantılı olup emekçilerin, ezilenlerin, yok ve hor görülenlerin ölülerine bile rahat yoktur bu sınırlarda. 
 
        Genel akım medyamız yer verip göstermese de Kürt halkı Mehdin Taşkın’ı tüm tarihsel acılarını, umudunu ve direncini yüklediği görkemli on binlerin katıldığı bir törenle uğurladı. Örgütlü gücün tüm baskılara rağmen nasıl ayakta duracağını bir kez daha gösterdi.
 
         TÜlkemizde olsun ister binlerce kilometre ötemizde kapitalizmin kalesi ABD de olsun ezilenler emekçiler kendi öz örgütlülüklerini kurup mücadele yol ve yöntemlerini geliştirmezler ise burjuvaziden medet uman yaşamlara “rıza“göstermekten ve kölece yaşamak tan başka seçenekleri yoktur.
 
         Neoliberalizmin  ülkemizdeki ve dünyadaki yıkıcı etkisini en çok ezilenler, emekçiler gençler, yok ve hor görülenler hissediyor. Yabancılaşma tüm hücrelerimize kadar bizlere sirayet ediyor. Sınıf atlama, egemen sınıfa benzeme, gemimi yüzdürüyorum kaptan da benim algısını büyütüp kazanma hırsına dönüştüğünü görüyoruz.
 
          Biz tüm gadre uğrayanlar Lice de ki kardeşlerimiz gibi kendi zamanımızı, mekânımızı, alanlarımızı örgütleyemez; savunamazsak burjuvazi devletiyle, kültürüyle, sermayesiyle bizleri bir bütün olarak işgal etmeye dirimizi bırakın ölümüze bile topraklarında yer vermemek için elinden geleni ardına koymadan saldırılarına devam edeceğini bilelim. Bilelim ki ölümüze de dirimize de sahip çıkalım.