Ayrıca kimyasal silahlar sadece Suriye’nin elinde mi bulunuyor? ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve İsrail’in elindeki kimyasal silahlar ne olacak?
***
Bu konuda Tayyip Erdoğan’ın görüşü nedir acaba? Neden bu konuda görüş bildirmiyor?
Erdoğan’ın Orta Doğu’daki nükleer silahlarla ilgili görüşüne bakarak, bu konuda bir fikir edinebilir miyiz?
Meselâ, Tayyip Erdoğan, 2009 Eylül ayında, “Orta Doğu’da da nükleer silahı olan ülke var, örneğin İsrail. Kaldı ki Gazze’de fosfor bombaları kullanıldı. Bu ne? Kitle imha silahı. Bunun neticesinde 1400 kadın, çocuk orada öldü, 5 bin yaralı. Yatıyoruz kalkıyoruz İran… Yani, daha adil olmamız lazım. Dürüst davranmamız lazım” dedi.
Erdoğan, İran’ın nükleer tesislerine saldırıya da karşı çıktı ve “Bakın Irak’la ilgili süreci yaşıyoruz, bunun bize ders olması lazım. Irak’taki bu medeniyeti yeniden inşa etmek acaba kaç yılımızı alır veya yeniden inşa edebilir miyiz?” diye konuştu.
Erdoğan, şimdi Suriye’deki medeniyetin ortadan kaldırılmasına öncülük ediyor!
Ahmet Davutoğlu da 2010 yılında “Nükleer silaha ne İran sahip olmalı, ne İsrail, ne de bir başka devlet. Orta Doğu’da nükleer silah kalmamalıdır” dedi.
Erdoğan ve Davutoğlu, şimdi neden, “Dünyadaki bütün nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar ortadan kaldırılmalı” diyemiyor?
***
Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu, nerede çekildiği bile belli olmayan ceset görüntüleri üzerinden, “Suriye kimyasal silah kullandı” diye, Haçlı ordularını müdahaleye davet ediyorlar! Bu yöndeki eleştirilere karşı da Tayyip Bey, “Çanakkale’de, Kıbrıs’ta niye savaştık? Niye yurtta sulh cihanda sulh demedik” gibi mantıksız yaklaşımlar kullanıyor.
Çanakkale’de, Kıbrıs’ta Türk Milleti de Haçlı saldırısı altındaydı; vatan savunması yaptı. Şimdi ise saldırı altında olan ve vatan savunması yapan Suriye’dir. Üstelik dünyanın bütün teröristlerini toplayıp Suriye’ye gönderen de Tayyip Erdoğan’ın başında bulunduğu AKP iktidarıdır. Hatta teröristlerin, Libya’dan getirdikleri sarin bombalarını, Türkiye üzerinden Suriye’ye geçirdiği de iddia edilmektedir. AKP iktidarı, bütün bu faaliyetleri, bir taraftan ABD istediği için diğer taraftan de işbirliği içinde olduğu Müslüman Kardeşler örgütünü bölgeye hakim kılmak için sürdürüyor!
Abdullah Gül operasyonu!
Abdullah Gül ise Tayyip Erdoğan’ın kendisini 27 Mayıs öncesi Adnan Menderes gibi hissettiği panik atak günlerinde, ABD ile imzaladığı gizli bir anlaşmayı açıklıyor!
Abdullah Gül, 24 Mayıs 2003’te Vatan Gazetesi’nden Sedat Sertoğlu’na açıklamalar yapmış ve ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile iki sayfalık, 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştığını söyleyerek “Gizli olan bir sürü gelişme var” demişti.
Şimdi o açıklamanın iddia edildiği gibi Kürt devletinin kurulmasına dönük değil, Irak’a müdahale sırasında İncirlik üssünden verilecek lojistik destekle ilgili olduğunu bildirmiş oluyor!
Abdullah Gül, ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet sitesinde, “Yetiştirdiğimiz devlet başkanları”başlıklı listede bulunmasını da izah edebilir mi acaba?
Veya Oslo’da ABD nezaretinde PKK ile gizli görüşmeler sürerken ve koordinatör ülke temsilcisi,“Öcalan’ın talepleri TBMM’de görüşülecektir” dayatması yaparken, “iyi şeyler olacak”demesini de izah edebilir mi?