Değerli okuyucular  30 Kasım 3 Aralık 2015  tarihleri arasında Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) 49. Başkanlar Konseyi,  KKTC'de yapıldı. Niğde’yi temsilen bu toplantılara katıldım.  Güvenlik, eşitlik ve mülkiyetin önemini vurgulayan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın söylemleri, eski  Cumhurbaşkanları Derviş Eroğlu'nun müzakere sürecine ilişkin geçmişteki tecrübelerini, yine Mehmet Ali Talat'ın, Türkiye'nin garantörlüğü olmadan hiçbir belgenin sürdürülebilir olmadığını söylediği konuşmalara şahit olduk.
 
TGF, Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti (KTGC), Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ)'nin  katkılarıyla “Kıbrıs Sorunu ve Türk Yunan İlişkileri” konulu panel  ve yapılan ziyaretlerdeki görüşmelerle Kıbrıs  konusunu ilk ağızlardan dinledik.
 
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçenlerde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e, Osmanlı Sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa'nın o meşhur söylemiyle seslendi. Hani Sokullu, İnebahtı Deniz Savaşı'nda Osmanlı Donanması'nın yenilgisi dolayısıyla 7 Mart 1573’de Venedik büyükelçisi Barbaro’ya, "Siz donanmamızı yenmekle bizim sakalımızı tıraş ettiniz. Biz de sizden Kıbrıs Krallığı'nı alarak kolunuzu kestik. Kesilen kol yerine gelmez ama tıraş edilen sakal daha gür biter!" dediği bu günlerde düşürülen Rus Uçağı nedeniyle Rusya Türkiye ilişkilerinin kopma noktasına gelmesi ile Türkiye'nin kadim Türkmen yurdu Musula asker gönderdiği şu günlerde bu sayımızda  Kıbrıs’lı  Nuh Çetin Beyefendi'nin bizle paylaştığı aşağıdaki yazıyı yayınlamaya  kararı verdim.
*
 Sözün sahibi Sokullu Mehmet Paşa, Putin gibi Slav asıllıydı. “Bayo Sokoloviç” ismiyle Sırbistan'da doğmuş, 14 yaşında İstanbul'a getirilmişti. Zekâsıyla Osmanlı hiyerarşisinde hızla yükselerek Sadrazamlığa kadar yükselmişti. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Haçlı Donanması'nın İnebahtı Deniz Savaşı'nda yok ettiği Osmanlı Donanması için Kaptan-ı Derya Uluç Ali Paşa'ya, "Tiz zaman geçürmeden, yenüsünü yapasuz!.." diyerek  kısa zamanda yeni bir donanma inşa edilmesi emri üzerine Uluç Ali Paşa, bu iş kısa zamanda nasıl olacak diye tereddüt geçirdi.
Bunun üzerine Sokullu, Uluç Ali Paşa'ya dönerek, "Paşa! Paşa!.. Sen bu devletü ne sanırsun? Bu devlet öyle bir devlettir ki!.. Murat edürse cümle donanmasın direklerini altundan, lengerlerini gümüşten, urganlarunu ibrişimden ve yelkenlerini atlastan etmekte güçlük çekmez!.." diyerek Paşayı azarlamıştı.
Uluç (veya Kılıç) Ali Paşada  İtalya'da doğmuş, 51 yaşında İstanbul'a gelmişti.
 Asıl ismi Giovanni Dioniği Galeni idi.
 Bence İtalya'daki Yunan kolonilerinden birinde doğmuş bir Yunanlı olma ihtimali kuvvetliydi.
Çünkü “Dionigi” ismi (Yunan Tanrısı Dionysios'a adanmış) anlamına geliyordu.
 Galeni ismi de Yunanca (sakin) anlamına geliyordu.
Gerçekten de, Sadrazam Sokullu'nun dediği gibi, beş buçuk ay sonra tam iki yüz elli gemi, bütün teçhizatı, silahları ve cephanesiyle harbe hazır hale getirilmişti.
Sokullu'nun, Uluç Ali Paşa'ya yaptığı azar meyvesini vermiş, güçlü bir donanma yeniden inşa edilmişti.
 Ancak…
İlk yıllarda elde edilen bazı başarılardan sonra, Avrupa'da hızla irtifa kaybetmiştik.
Uluç Ali Paşa, 87 yaşında bir cariyenin kollarında can verecekti.
 Ama ne gam; geride gazeteci Hıncal Uluç'a kadar varan bir sülâle bırakmayı başarmıştı.
Bir dilberin kollarında ruhunu teslim eden Kaptan'ı Derya Uluç Ali Paşa'dan sonra Osmanlı Donanması bir daha hiçbir zaman eski gücüne kavuşamadı.
Osmanlı'yı hızla çökertecek olan savaşlar dizisinde bu sefer Ruslar önemli roller alacaktı.
Hatta Ruslar, 1878 yılında İstanbul'da şimdiki Yeşilköy Hava Alanı'nın bulunduğu yere kadar geldiler.
 Birinci Dünya Savaşı'nda Doğu'da Kars, Ardağan başta olmak üzere geniş bir bölgemizi işgal ettiler.
Tarihin sürprizlerinden biri olarak da, Osmanlı İmparatorluğu'nun küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti'ni tarihte tanıyan ilk devlet oldular. Siyasi desteğin yanı sıra bir de; Buhara Hanlığı'nın İstiklal Savaşı için gönderdiği yüz milyon altın rublenin Anadolu'ya geçmesine yardımcı olarak maddi destek sağladılar.
Yeni Rus Çarı Putin, kendisi gibi Slav asıllı olan Sokullu'nun “Siz bizim sakalımızı kestiniz, biz sizin kolunuzu kestik” türünde, hamâset içeren lafıyla korkar mı bilmem.
Ama tarih bilimiyle azıcık ilgilenenler, savaş meydanlarında kuru gürültünün değil; akıl, bilim, ekonomik güç, inanç gibi faktörlerin çok daha etkili olduğunu pek iyi bilir...
*
Sözlerimi Bayırbucak Türkmenlerinden;  Rusya’nın  hava saldırıları nedeniyle  şehit düşen  başta Zekeriya Abdullah olmak üzere bütün Türkmen kardeşlerimize rahmet diliyorum. Yazımı Bu Türkmen Tugayına adını veren Abdulhamit Han’ın “tarih  değil hatalar tekerrür eder” sözleriyle bitirmek istiyorum.
 
 
Kalın sağlıcakla…