Niğde Yazarlar ve Sanatçılar Birliği’nin, “Türkiye’de Darbeler ve Yeni Anayasadan Beklentiler” konulu paneli ilgiyle izlendi. Yazsan Bir Yönetim Kurulu üyesi Salih. Toyran’ın yönettiği oturumda, DP eski Gn. Başkanı Süleyman Soylu, Türkiye İnisiyatif Hareket Başkanı Yavuz Ağıralioğlu ve yazar Prof.Dr. Yusuf Kablan, konuşmacı olarak yeni Anayasayı tartıştılar.
Oturumun açılış konuşmasında Genel Başkan Hayrullah Eraslan; “Yazsan Bir olarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik, yeni Anayasanın hazırlanmasında katkı sağlamayı amaçladık, tarihin seyrini değiştirecek bir dönemde, Yazarların, Sanatçıların ve düşünce adamlarının da bir sözü olmalıdır” dedi.
Süleyman Soylu konuşmalarında; “Darbeciler, öldüren, öleni niçin öldürdüğünü bilmiyor. Askeri vesayet, millete karşı, millet iradesini ipotek altına almıştır. Burada kin, nefret, birbirine düşman kardeşler türetildi. Darbeciler milletin sırtında yumruğunu eksik etmedi. Maalesef bunun sonucuna da katlandık.
Bir ülkenin Başbakanı evinde hazırlanan yemeği sefer tasıyla iş yerine taşıyorsa, ne acı bir olaydır. Bülent Ecevit’e Çiğli hava alanında suikast hazırlanıyor. Burada kullanılan silah Türk patentlidir.
Başbakan Özal’ın ölümü şüphelidir. Gün Sazak katledildi, ertesi günü Çorum olayları patlak verdi. 1960 ihtilalı sonucu Adnan Menderes, Fatin. Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan’ın idam edilmeleri ve devamında Madımak, Maraş olaylarının yaşanmasının her biri birer askeri vesayetin ürünleridir.
1925 tarihinden itibaren Türkiye’de ötekileştirme yapılmıştır. Bütün bunlar hazırlanan büyük oyunların birer parçasıdır. Çünkü Alevi, Kürt, Laz, Çerkez, Müslim, gayri Müslim, Yahudi, Ermeni sorunları ötekileştirilmiştir.
Adnan Menderes bu sorunların çözümünü bildiği için, bu konuda ilk adımı atmıştır. Kardeş kavgasını önlemiştir. “Allah’u Ekber” diyenleri bir araya getirmiştir. Bunun bedelini de1960 ihtilalıyla idam edilerek ödemiştir.
Geçmişte kuran kursunda okuyanları fişlediler. Cinayetlere çanak tutanlar, bugün yargılanmaya başladılar. Bu milletin feraseti yüksektir. Eylül 2010 da bunu referandumla ispat etmiştir.
1980-2000 yılları, Türkiye’nin kayıp yıllarıdır. Özal dindardı. Bütün azınlıklara fırsat verdi, kaynaştırdı. Ayrılıklar, ihtilaflarla yönetilmez. Bir yerde paylaşma varsa, kardeşlik vardır. Doğuda Şeyh Sait isyanının altında bu gerçekler yatıyor. Bu gün. İdris-i Bitlisi, Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli gibi gönül adamları olsaydı, bu ayrılıklar olmazdı.” Diyerek görüşlerini sergiledi.
Yavuz Ağıralioğlu konuşmasında;”Bu topraklarda 1000 yıldır bir arada yaşayanlara, değişik görüş sahiplerine, olumlu davranmanın kardeşliği pekiştirdiğine inanıyorum. Milleti iktidardan uzaklaştırmak isteyenler, halkın arasını açmak için, korku, kin, türetme ve asabiyetle yönetme yolunu seçmişlerdir.
1960 ihtilalı bir Kerbala’dır.1980 de bir öncekinin tohumlarının yeşermesidir. Milletin karsısında duran bir ordu, sağ-sol kavgalarını deberterek terörü körüklemiş, darbeye zemin hazırlamıştır.
Bu gün ihtilalları hazırlayanlarla yüzleşme günüdür. Bu bir intikam değildir. Biz, bize zulmedene hoş görüyle bakarız. Önümüzdeki yüz yıl, birlik, beraberlik, kardeşlik kaynaşma, kucaklaşma yılları olmalıdır. 1980 Anayasasındaki kötü ruhlar bertaraf edilmeli” dedi.
Prof. Yusuf kablan ise;”Bize özgü bir hukuk yapılmalıdır 28 Şubat, Sincan olayları, kara bir leke olarak bu milletin özünde iz bırakmıştır. Osmanlı siyaseti yeniden yeşermelidir. Kabuğuna sığmayan bu milletin, hoşgörüsü, adaletli davranışı, ahlakı yapısı sağlamdır.
Türkiye yitirdiği ruhunu yeniden kazanmış ve toparlanmıştır. Bizim felsefemizin özünde Kur’an ve başörtüsü vardır. Bu gün üniversitelerde başörtüsü yasak değil. Bu iktidar on yıldır iş başında, neden bu konuyu hukuka bağlı bir hale getirmemiştir. Kanunen, başörtüsünde çözüm yoksa demokraside yok demektir. Özgürlüklerin olmadığı bir yerde demokrasiden bahsedilmez. Özgürlüksüz Yeni Anayasa hazırlanmasının da mantığı olmaz
Siyaset medyalaştırılmıştır. Avrupa, bu farklılıkları hazmedemiyor. Türkiye’de Kilise, Havra, cami kültürü vardır. Türkiye’yi azınlıklar yönetiyor. Tarihi yapanlar bu azınlıklardır. Okullarda Din dersi var, boş geçiyor. Buna köklü çözüm bulunmalıdır. Bu sistemde paradan para kazanma revaçtadır. Bu böyle devam etmez.
Sonuç olarak sevindirici bir gelişme, tütün lobisi bitti. Silah ve faize 21 milyon yatırım yapılması doğru değil. Henüz bilim lobisi devam etmektedir. Batı üretiyor, biz satıyoruz. Rönesans’tan sonra ilk kez ortak bir akıl ortaya kondu. Enerjide en güvenilir ülke Türkiye’dir. Biz Türk ve Müslüman bir milletiz
Dünyayı iyi okuyalım. Demokrasi, rekabet, şeffaf, adalet, din konuları bu Anayasaya yansımalıdır. Pastayı güçlü devletler paylaşıyor. Anayasada asker, sivil diye çift başlı olmanın mantığı yoktur. Yargı, yükseköğretim, Milli savunma, Milli Eğitim konuları sağlam bir sisteme bağlanmalıdır” dedi.
Yukarıdaki panelistlerin konuşmalarını, yorum yapmadan sizlerle paylaşıyorum. Gönül arzu eder ki bu millet, böyle acılı olayları bir daha yaşamasın. Birliğimizi, düzenimizi bozanlara C.Allah fırsat vermesin.