Bundan sonra neler olacak bilmiyoruz. Siyaset çok kaygan bir noktaya geldi. Hangi partiler, iktidar ortağı olmak için geri patinaj yapacak bilmiyoruz. Seçimlerden önce asıp kesen muhalefet parti liderleri iktidar pastasına yanaşırlar mı, AKP, iktidarına ortak arar mı, azınlık hükümeti kurulur mu, kurulursa hangi parti dışarıdan destek verir, taraflı Cumhurbaşkanı, seçim yorgunu Türkiye’yi bir erken seçime sürükler mi şu anda kestirmek mümkün değil.
Kesin olarak bilinen bir gerçek var ki o da, 13 yıldır Türkiye’nin üzerine kâbus gibi çöken zihniyetin sonu geldi.Kesin olarak bildiğimiz başka bir gerçek ise;
Türkiye’ye “başkanlık” sisteminin getirilemeyeceğidir…
Cumhurbaşkanı, “başkanlık” hayallerine sonsuza kadar elveda diyecektir…
Bu seçimlerin kazananı elbette HDP olmuştur. HDP bir büyük senaryonun parçasıdır. Bu seçimlerde kazandırılmıştır. HDP zaferinde basının da çok büyük payı vardır. HDP eş genel başkanını ekranlardan indirmeyerek destek vermiştir.
HDP’ yi bugünlere getiren AKP iktidarıdır. Kendi deyimleriyle, HDP’yi güçlendiren AKP’ nin bizzat kendisidir. Terörist başını “kilit adam” pozisyonuna getirmiş, Devlet kurumlarını Güneydoğu’dan çekerek, Kürt kökenli vatandaşların Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne olan aidiyet duygularını zayıflatmış, bu durumda da vatandaş adres olarak HDP’ ye yönelmiştir. Türkiye resmen olmasa da, iki başkentli, iki dilli ve iki bayraklı bir ülke görünümüne büründürülmüştür.
Bu seçimlerden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Tek endişemiz, ülkenin yeni bir seçim sonrası organizasyonu (hilesi) ile bölünmenin eşiğine getirilmesidir.
HDP, iddia ettiği gibi bir Türkiye Partisi olacaksa, öncelikle şunu açık yüreklilikle ortaya dökmek zorundadır:
“Biz, Türkiye partisi olarak; Türk Bayrağı’nın altında, Atatürk İlke ve İnkılâpları’na bağlı kalarak, sadece insana yaraşır hak ve hürriyetler için mücadele edeceğiz. Anayasa’nın ilk üç maddesinden herhangi bir rahatsızlık duymuyoruz. “Özerklik, federasyon ya da ‘Ortak vatan’ gibi bir iddiamız yoktur. Biz parti olarak başka bir adresten emir almayacağız. Örgüt derhal silah bırakmalı ve kendi kendisini fesh etmelidir. Özlenen barış ancak bu şartlarda mümkün olabilecektir. Biz bundan sonra Türkiye için çalışacağız.”
Bu cümleleri sarf ederler mi bilemiyoruz. (Çok da ihtimal vermiyoruz…)
Bekleyelim görelim…
***
Bu seçimler için Yüce Allah'a, "bu millete bir daha balkon konuşması dinletme" diye dualar etmiştim. Çok şükür kabul oldu. Balkon konuşması dinlemedik. (Davutoğlu’nun balkon konuşmasından bahsetmiyorum. Olmayan bir başbakan, balkon konuşması yapsa ne olur, yapmasa ne olur…)
Bundan sonra ne olacak bekleyip göreceğiz. İnşallah bir AKP-HDP koalisyonu olmaz ki ben böyle bir ittifak olabileceğini düşünüyorum. (MHP’ de destek verebilir. Daha önce de vermişti) Çünkü iki parti de aynı düşüncelere sahip. İkisi de Atatürk'ten nefret ediyor. İkisi de Anayasa'nın ilk üç maddesini değiştirmek istiyor. İkisi de Anayasa değişikliği konusunda ısrarlı. Oslo'da verilmiş sözler, Dolmabahçe’de varılan mutabakatlar var.
Seçimlerden önce "Kurtların dansına dikkat! başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu uyarıma devam ediyorum; Kurtların dansına dikkat!
Seçim sonuçlarının ülkemiz için hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.