Yaşanılan Süreç!

Abone Ol
 Toplumsal değişim belli bir üretim tarzı içindeki üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çelişkiden kaynaklanır. Yeniden yapılanma stratejilerinin (SS-GSS, Torba Yasa Uygulamaları, Kamunun Yeniden Yapılandırılması çalışmaları vb.) ortaya çıkmasının temel nedeni, mevcut üretim ilişkilerinin üretici güçlerin gelişimi karşısında bir engel, ayak bağı olmasıdır.
 
       Dolayısıyla biz sınıf sendikal kadrolar açısından krizler, ne yalnızca basit bir uyumsuzluğun ne de devletin düzenleyici işlevini yerine getirememesinin sonucudur. Krizler, kapitalist üretim biçiminde üretici güçlerin gelişmişlik düzeyi ile üretim ilişkileri arasındaki çelişkilerin bir ifadesi olarak değerlendirilmelidir. Bu çelişki ancak, üretici güçlerin yeniden gelişmesine yol açan yeni üretim ilişkilerinin kurulmasıyla, başka bir deyişle yeniden yapılanma stratejilerinin yaratılmasıyla çözülür.
 
       Son süreçte uluslararası ölçekte görülen yeniden yapılanma eğilimleri, yeni teknolojilerin de katkısıyla kar oranlarının düşmesine karşı ortaya çıkan bir tepki olarak değerlendirilebilir. Burada üretimin ulusal ve uluslararası anlamda yeniden yapılanmasının temel hedefi, emek maliyetlerinin düşürülmesi ve emeğin denetimi ve sömürüsünün artırılmasıdır
 
       Bu görüşlerimizle kapitalist toplumsal-ekonomik yapılamanın hiyerarşik bir bütünlük içinde nasıl yeniden yapılandığı açıklanmaya çalışmadım, nasıl tahlil edilmeli sorunsalının ipuçlarını vermeye çalıştım. Yeniden yapılanma stratejileri ele alınırken yapılan merkez-çevre, gelişmiş-azgelişmiş, kuzey-güney, kıta Afrika sı-doğu mistisizminden kaynaklı geri kalmışlık, ‘Arap tembelliği’ vb. vb. kapitalizm kategorileri aslında bir soyutlamadan ibarettir ve her soyut olgu gibi somut bir gerçekliği ifade etmektedir.
 
       Dolayısıyla bir bütün olarak kapitalizmde meydana gelen yeniden yapılanma stratejileri her ülke ve toplum için bir tehdit olduğu gibi, aynı zamanda kapitalizmden nihai kurtuluşun sınırsız olanaklarını da içinde barındırdığını belirterek haftayı PABLO NERUDA nın ‘Yavaş yavaş Ölürler’ şiiriyle kapatalım…
 
                                                                                     
 
Yavaş yavaş ölürler / Alışkanlıklara esir olanlar,
 
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoşgörü barındırmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler,
İzzetinefislerini yıkanlar
Hiçbir zaman yardım istemeyenler.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklara esir olanlar,
her gün aynı yolları
yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve
değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyen
veya yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan
kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar
yavaş yavaş ölürler.

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet
değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk
almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin
dışına çıkmamış olanlar
Yavaş yavaş ölürler.

PABLO NERUDA