Yeni Yıl Emeğin, Emekçinin Yılı Olacak

Abone Ol
       2015’e sayılı günler kaldı. Yeni yılın ne getireceği, elbette tam olarak ön görülemez. Fakat gerçekleşmesi umulan, ancak yine de beklenmedik sayılabilecek gelişmeleri hesaba katmazsak, geniş emekçi yığınlar için değişecek veya yeni denebilecek hiçbir şey yok diyebilirim.
 
      2014 yılı egemenler arasındaki iktidar ve rant kavgasının şiddetlenmesiyle açılmıştı. AK Partisinin iktidarlaşması sürecinde pek su sızdırmayan bir kenetlenmeyle hareket eden cemaat iktidar koalisyonu iç huzursuzluğun belirtileri daha önce ortaya çıkmış olsa da esasta 2013 Haziran Direnişi ile çatırdadı. Daha önce MİT müsteşarına yönelik soruşturma girişimiyle başbakana sınırlarını hatırlatmaya çalışan, kapalı kapılar ardında “güç zehirlenmesi” yaşadığını açıklayan, yola getirilmesini hedefleyen Cemaat, Haziran Direnişi’nin sarsıntılarını fırsata dönüştürmeye yeltendi.
 
       Nihayet 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla da ortaklar arasındaki tüm köprüler atılmış oldu. Bu döneme kadar her türlü işi sarmaş dolaş birlikte kotarmış ortaklardan biri, yargı ve emniyetteki gücünü kullanarak, tam da 2014’ün en kritik eşiği olan yerel seçim öncesinde rakibinin ipini çekmek için elinden geleni ardına koymadı. Cemaat tapeler, videolar, Suriye’deki çetelere gönderilen silah-cephane tırlarını çevirmek vb. dahil yüklendikçe yüklendi.
 
       Siyasal iktidar ve hempaları da boş durmadılar. Beraber yürüttükleri işlerdeki ortakları tarafından tam anlamıyla “arkadan bıçaklanmış” olmanın yarattığı bir histeriyle hareket ettiler. Savunma hattını Abdullah Öcalan’dan aldıkları “paralel devlet” ve “darbe” söylemleriyle kurarak karşı saldırılara başladılar. Başta emniyet teşkilatı ve yargı olmak üzere Cemaat’in devlet içindeki gücünü etkisizleştirecek sayısız operasyon yapıldı. Kobane dayanışma eylemleri bahane edilerek polisin yetkilerini artıran yasal düzenlemeler, DGM leri aratmayacak mahkemesel düzenlemeler, demokratik meslek örgütlerini etkisizleştirecek düzenlemelerle birleştirerek kendi iktidarını ve tahayyül ettiği toplum dizaynı yönündeki tahkimatını güçlendirerek 2015 yılına kendi cephesinden hazır girmeye çalışıyor.
 
        Tüm bu hazırlıklarına ve tahkimatına rağmen siyasal iktidar birçok konuda kırılgan bir düzlemde durmaktadır. Başta Kürt sorunu olmak üzere makro ekonomik dengelerden tutunda işsizliğin artmasına, yolsuzluk ve hırsızlıklarının ayyuka çıkmasına varana dek çıkmaz içindedir. Bu çıkmazın yarattığı saldırganlık ve mecburen gündeme getireceği yeni saldırılar, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerde, gençlikte, Kürt halkında sürekli öfkeyi büyütmekte, yeni kitlesel patlamalar mayalamaktadır.
 
        Dahası 2013 Haziran’ından bu yana ülkemizde sosyal mücadele dinamizm açısından bir sıçrama yaşamış ve siyasal iktidar tarafından doğru okunmasını bırakın tam tersinden okunarak baskı politikalarının artırılması yönünde uygulamalara gidilmesiyle ve AK Parti tarafından gerek ekonomik, sosyal, siyasal politika ve uygulamalarla, gerekse dinsel ve despotik söylemlerle sürekli geniş emekçi yığınlar kışkırtılmaktadır. 9 seçimden zaferle çıktık nidalarıyla girecekleri onuncu seçimden iktidarda kalacak bir çoğunluk elde etse bile bu başarısı  eğik düzlemde aşağıya doğru sıfırlanmasını engelleyemeyecektir.
 
       Yeni yılın düzenin efendileri, bekçileri ve AK parti iktidarı için ne getireceğini, esasta işçi sınıfı ve emekçi kitle mücadelesinin seyri tayin edecektir. Bugüne kadar en belirleyici eksiklik, sınıf ve emekçi kitle hareketinin siyasal mücadele sahnesine motor bir kuvvet olarak çıkamaması oldu. İşçi ve emekçi kitleler, Kürt halkı, gençlik ve kadınlar 2015’te yeniden seçim yapmak zorunda. Ya her şeyi sandık demokrasisine bağlamış olan AK parti yönetimine sessizlikleriyle teslim olacaklar yâda sonucunu sandıkta da alacakları militan alan eylemlilikleriyle kendi özgür iradelerini savunarak demokratik bir Türkiye mücadelesin de özne olarak sahne alıp özgürlüklerin önünü açacak yol ve yöntemleri hayata geçirecekler.
 
       Gelen yeni yılın emeğin ve emekçinin olması için birleşik mücadele saflarını ve söylemini sıklaştıralım yaşamın her alanında egemenin dayattığı tercihi değil kendi özgür tercihimizi ortaya koyup savunalım.