İtibarına zerre tereddüt etmeden kefil olunacak biriydi, Yüksel Sayın… Gönlünün pusulası nereyi, neyi işaret etse oraya giderdi. O yüzden hayatı seçtiği gibi yaşadı. Gemisini paranın, iktidarın kıyısına hiç yanaştırmaya da niyeti yoktu. Yanaştırmadı da…
Onun çantasında sevgiden, umuttan başka azık yoktu. Akıl vermez, yol gösterirdi. Empatiyi de sempatiye de iyi bilirdi. Bir taraftan mert ve kudretli, diğer taraftan alabildiğince alçakgönüllü ve naif… Hayatın kiri pasından sıyrılıp, (olumsuzluklara meydan okurcasına) kendisine fevkalade sevimli ve dürüst bir dünya kurmuştu.
Doğrulukta da saymayan bir çizgisi vardı… Defterinden kimseyi silmez, kimseyi ezip geçmezdi. Çevresindekilere karşı onmaz iyi niyeti ve sertliğinde bile esirgemediği koruyucu ve yapıcı bir dil... O, uzlaşmaların, dinginliğin adamıydı. Ama inanılmaz derecede mahmul ve en zor anlara bir çırpıda yetişen bir tahayyül gücü vardı. O yüzden onu en güzel anlatacak cümle; “Sakin sular derindir”den başkası olamaz.
Bu halk adamını ben bunlarla hatırlayacağım. Bir de en kötü anlarda bile devreye soktuğu soğukkanlı ve samimi sözleriyle. Bugün benim gibi herkes onu iyi anılarıyla yad ediyor. Bu bir tesadüf olamaz. O, bu toprakların kültürel zenginliğine âşık bir vatanseverdi. Ve bu memlekette doğduğu için o kadar mesuttu ki ayrılmak istemezdi hiç. Gittiği gurbette 24 saat zor dururdu. Evet, bu kez gerçekten Niğde’den hiç ayrılmayacak. Hepimizin dertlerine, kederlerine, sevinçlerine ortak olurdu. O her gün gördüğümüz biriydi,
o yüzden kimse inanamıyor bir daha göremeyeceğimize… Kader onunla aramıza girdi ama şunu söylemeliyim; Yüksel Sayın’ın sadece bedeni bizi bıraktı. Onun ruhu, kanaatleri, selamı hiç de üzerimizden eksik olmayacak. Kalıbımı basarım, en umulmadık zamanda karşımıza dikiliverecek…
O varlığıyla bize hep tercüman olmuştu, şimdi anılarıyla yetineceğiz… Kurduğu temel sağlam; hepimize yetecektir. Ve daha ilk günden özledik onu; yüce gönüllü bir dille anıyoruz… İyi ki, vardın Yüksel Sayın.