“Türkiye, son dönemde PKK’lı teröristlerin yoğun şekilde giriş yaptığı Irak sınırının teknolojik gözetlenmesini güçlendirmek için zeplin satın alacak. İsrail ve ABD tarafından üretilen zepline, Aselsan tarafından radar ve optik sistemlerle takviye yapılacak, böylece Türkiye’nin kullanımına daha uygun hale getirilecek. Zeplinin Türkiye’ye maliyeti 60 milyon doları bulacak.
Genelkurmay Başkanlığı’nın isteği üzerine Savunma Sanayi Müsteşarlığı, havadan keşif ve gözetleme balonu üreten firmalar konusunda ön çalışma yaptı, Lockheed Martin firması öne çıktı. Irak sınırının keşif ve gözetlenmesi konusunda Amerikan Lockheed Martin firmasının ürettiği kısaca TARS adı verilen sistem beğenildi.”
Bu haberi ben de sizler gibi 24 Ekim’de Hürriyet gazetesinde okudum. Bu konudaki tartışmalar daha önceden hafızamda olduğu için haberin peşine düştüm. Ama, haberi yalanlatmak için değil dönen dolabın gerçek yüzünü sizlere aktarmak için.
ADSIZ’a sık sık konuk ettiğim, somut olarak bildiği konuların dışında asla konuşmayan eski Milli Savunma Bakanlığı(AKP’li Vecdi Gönül dönemi) genel sekreteri Ümit Yalım’a başvurdum.
Emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, bayram boyunca çalıştı ve bana aşağıda okuyacağınız bilgi notunu gönderdi. Noktasına,virgülüne dokunmadan aktarıyorum:
“Haberin içeriğinden ve haberde verilen teknik bilgilerden, haber kaynağının Savunma Sanayi Müsteşarlığı olduğu anlaşılıyor. Zeplin Projesi’nin 2007 yılında gündeme geldiği ancak mali gerekçelerle askıya alındığından söz ediliyor. Ancak gerçek durum böyle değil. Zeplin Projesi, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda görevli generallerin, projenin Silahlı Kuvvetlerin Harekat İhtiyacını karşılamadığı gerekçesi ile karşı çıkması üzerine iptal edildi. Projeye karşı çıkan havacı generaller, 1’inci Ordu Komutanlığı’nda Mart 2003’te yapılan Plan Semineri’ne katılmadıkları halde, Balyoz Davası’nda yargılanıp 18’er yıl hapis ile cezalandırıldı.
Amerikalılar Zeplinleri satmak için 2005 yılından itibaren yoğun çaba harcadılar. Tedarik sürecindeki görevlilerin bir kısmını ikna eden Amerikalılar, Hava Kuvvetleri’ndeki generalleri ikna edemediler. Çünkü, ABD-Meksika sınırında verimli olan zeplinler, Afganistan’da şiddetli rüzgara dayanamadı ve çelik halatlarının kopması sonucu kullanılamaz hale geldi. Zeplinler 100 kilometre şiddetindeki rüzgara karşı dayanıklı. Ancak Türkiye- Irak sınırında 50-60 kilometre hızla seyreden rüzgar zaman zaman ve aniden 130-150 kilometre hıza ulaşıyor. Düşük şiddetli rüzgarda yüksek irtifaya çıkarılan zeplin, 100 kilometreyi geçen rüzgara maruz kaldığında onu tutan çelik halat kopuyor ve zeplin kontrolden çıkarak kullanılamaz hale geliyor. Bu da 60 milyon doların boşa gitmesi anlamına geliyor. Ayrıca sınırı gözetlemek için tek bir zeplin yeterli olmuyor, birkaç tane zepline ihtiyaç duyuluyor. Hava Kuvvetleri’ndeki generaller, söz konusu gerekçeler nedeniyle, zeplin projesinin Silahlı Kuvvetlerin Harekat İhtiyacını karşılamadığını belirterek zeplin alımına karşı çıktılar. Pazarlama firmasında görevli Amerikalılar bu durumdan çok rahatsız oldular ve zeplinleri satmak için tekrar girişimde bulundular. Bunun üzerine, o sırada Washington Silahlı Kuvvetler Ataşeliği’nde görevli havacı general, zeplinleri üreten firma ile görüşerek firmadan konu ile ilgili rapor aldı. Üretici firma raporunda, zeplinlerin düz arazilerde verimli olduğunu ancak dağlık araziler için uygun bir sistem olmadığını belirtti. Pazarlama firmasının satmaya çalıştığı zeplinler için, üretici firma olumsuz rapor verince, zeplin alımından vazgeçildi.
Zeplin alımına karşı çıkan havacı generaller ile Washington’dan üretici firmanın raporunu gönderen havacı general, Mart 2003 tarihinde icra edilen 1’inci Ordu Plan Semineri’ne katılmadıkları halde Balyoz davasında yargılanarak 18’er yıl hapis cezası aldılar. Maske düştü ve 1992 yılında Silahlı Kuvvetleri füze ile vuran Amerika’nın, şimdi de Silahlı Kuvvetleri dijital belgelerle vurduğu ortaya çıktı.”
Kan üzerinden nasıl tezgahlar döndürüldüğünün ve nasıl uyutulmaya çalışıldığımızın kısa bir belgesini okudunuz.
Yarın devam edeceğim