Atatürk Samsun’a çıkış gerekçesini şöyle anlatır----“Gerçekte içinde bulunduğumuz o tarihte, Osmanlı Devleti’nin temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmıştı. Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele bunun da taksimini sağlamaya çalışmaktan ibaretti. Osmanlı Devleti, onun istiklâli, padişah, halife, hükümet, bunların hepsi anlamı kalmamış birtakım boş sözlerden ibaretti.” “Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da millî hâkimiyete dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak! İşte daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamasına başladığımız karar, bu karar olmuştur” demiştir. O günün koşullarının en güzel anlatımı ve özeti de bu tanımdadır.
19 Mayıs’ı Mustafa Kemal Atatürk Gençliğe armağan etmiştir. O nedenle gençlik her yıl spor etkinlikleri ile bu günü kutlayarak gelmiştir. Bu kere bayramların programları değişti. Önce 2012'de, Mayıs ayında havanın soğuk olacağı ve öğrencilere ve vatandaşlara yük olmaması gerekçesiyle Ankara dışındaki illerde, stadyumlarda kutlanması Mili Eğitim Bakanlığınca durduruldu. Danıştay bu kararı bozdu ancak bu kere hükümet tümden bayramları düzenleyen yeni bir karar verdi ve artık eski bayramlardaki gibi bayramın kutlanması da tarihe kaldı.
19 Mayıs için Samsun’dan Ankara’ya yola çıkan Atatürk bayrak ve toprak taşınırken Amasya yakınlarında tarla da çapa yapan kadın işçilerin yola koşarak gösterdikleri saygı ve alkışı yıllar önce izlerken duygulanmıştım. İşin özü oydu. Ne var ki artık bu uygulama da kalktı.
Süreçte bayramlar artık ulusal mücadelenin başlamasını sağlayan halkın torunlarının sahiplenmesi ile kutlanacak. 19 Mayısta yüzlerce etkinlik ülke genelinde farklı kuruluşlarca gerçekleştirilecek. 19 Mayıs Atatürk gençliğe hitabesini yeniden okumanın da bu anlamda zamanıdır.
Gençliğe Hitabe
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet’i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyet’ine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi, bilfiil işgal edil-miş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet, dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kan-da mevcuttur.
Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927
Nice 19 Mayıslara coşku ile ereceğimize inanıyor Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü ve mücadele arkadaşlarını saygıya anarak selamlıyorum. 19 Mayıs Atatürk’ü anma ve gençlik spor bayramınızı kutluyorum.