Bahar, gözümüzü, gönlümüzü aydınlatan mevsim. Işıklar içinde tabiat. Bir güzelliğin çiçek çiçek, yaprak yaprak çoğalması. Yeniden başlamak hayata, yeniden doğmak… Umut yüklü bahar en güzel şiirlerde anlatılmış. Baharı anlatan, baharı karşılayan şiirlerden bir demet bu yazı.


Âşık Veysel, baharı dillendirdiği şiirinde “Cümle ağaç uykusundan uyanır” der. Gönül gözü ile tabiat kitabını okur. Baharın gelişi bir güzel haber olarak şiirlerinde işlenir.


    “Bahar gelir dağlar bağlar süslenir
   Yel değmezse coşar dallar uslanır
    Bir hazin ses şafaklara seslenir
    Neler duymaz bâd-ı saba o sesten”


Orhan Veli Kanık, “Baharın İlk Sabahları”nı sevinç ve mutluluk içinde anlatır.


 “Tüyden hafif olurum böyle sabahlar;
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra bağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.”


Cahit Sıtkı Tarancı, “Bahar Sarhoşluğu” isimli şiirinde baharın gelişiyle yaşadığı değişimi anlatıyor. Baharın gelmesi ile bir güzellik, bir ferahlık başlıyor. Bahara duyduğu özlemi ve yeni günlerin sevincini dile getirmiş. Şehrin gürültüsünden bir süreliğine de olsa kurtulduğunu ifade ediyor.


 “İlk sevgilinin gülüşüne benzer
Bir Nisan havası değil mi esen?
Zincirlere, kelepçelere inat,
Kanatlarımı açmak zamanıdır”


Melih Cevdet Anday, “Bir İlkbahar Şiirine Giriş” şiirinde dışarının, tabiatın güzelliğini anlatıyor. Evde, okulda, içeride durmak zordur artık. Çiçeklenen yeryüzünün çağrısına “ses” verir insanoğlu. Dışarıya çıkmak ister çocuklar. Tabiat çağırır insanı.


 “Hava ne kadar güzel öğretmenim
Yollar ağaçlar kuşlar ne kadar güzel
Yeryüzü pırıl pırıl öğretmenim
Gizlisi saklısı kalmamış dünyanın
Nesi var nesi yoksa dökmüş ortaya
Bütün bitkiler, bütün hayvanlar, bütün taşlar
Sürüngenler, konglomeralar, serhaslar
Hepsi hepsi ortada öğretmenim.
Ne olur biz de gidelim”


Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirlerinde bahar, İstanbul ile birlikte anılır. Birbirini tamamlayan iki güzellik. İstanbul’da bahar günleri aşk ile harmanlanır. “Erenköyü’nde Bahar” şiirinden:


 “İstanbul’un öyledir bahârı;
Bir aşk oluverdi âşinâlık…
Aylarca hayâl içinde kaldık;
Zannımca Erenköyü’nde artık
Görmez felek öyle bir bahârı.”


Sezai Karakoç, “Özgür Bahar” şiiri ile geçmiş baharlara götürür bizleri. Hatırlayış vaktidir. Yaşananlar, bir bahar şiirinin içinde yeniden yorumlanır.


 “Dün bir gül düştü bir taraçadan
Bahar gelmiş dedim başımı kaldırmadan
Andım o gençlik günlerini güneş kızıl bir duman
Sense yüzünden göğsünden ellerinden gül akan

Eğilirdin zamana menekşeler gibi sen
Korkardım altında durduğun leylâklara bakarken
Leylâkların aydınlığında belirirdi mermer ülken
Kalbimizi serin özlemleriyle yakan”


Ahmet Muhip Dıranas, “Bahar Gökleri” isimli şiirinde “Kork! Bahar seni bir al güle döndürebilir” mısrası ile baharın insan üzerindeki güzel tesirini ifade eder. O şiirden bir bölüm:


“Meltem mi ki bu esen, renk mi ki, şarkı mı ki?
Şu dağdan aşağı ak bir bulut salkımı ki
İçime bir buruksu sarhoşluk akıtmada.
Düşler mi ki şu burcu burcu kokan havada,
Renk mi ki üzerimden akaduran bu nehir?
“Kork! Bahar seni bir al güle döndürebilir”
Bir daha göstermemek üzere gökyüzünü.”


Allah’ın ayetlerinden olan bahara selâm. Hoş geldin, hoş geldin! Ölümden sonrasını hatırlatan diriliş mevsimi. Yeni bir sayfa, yeni bir başlangıç. Umudu kavi kılan günler. Nice bereketli baharlara…