Ülkemizde aynı anda dört büyük dağı bağrında saklayan başka bir şehir var mı bilmiyorum.
Bildiğim birşey varsa Niğde'nin bağrında dört dağı sakladığı gerçeğidir.
Güneyde Bolkar Dağları Akdenizle İç Anadoluyu ayıran bir zincir gibi uzanırken doğusunda Aladağlar kızıl bir kale burcu gibi dünyayı şahikalarından seyreder. Her akşam alev almış kayalardan aşağı bir kartal gibi süzülür. Senirlerde kınalı kekliklerin sesleri gelir.
Kuzey doğusunda Melendiz Dağları şehrin sırtını yasladığı bir beşik gibi durur. Ketençimeninden esen rüzgarlar Kayardı Bağlarının üstüne bir deniz meltemi gibi eser. Kuzey batısında Hasandağının haşmetli bulutlarla yarışı seyredilir. Hasandağı Anadolu platosunun bağrında tek kişilik bir ordu gibi durur.
Şehrin doğuya bakan yüzünde Üçkapılı Dağlarının uzantısı İtulutmaz Dağları memleketin beyaz altını kalsitin doğduğu yerdir. Buradan çıplak tepelerin hüznü ve garipliği düşer şehrin üstüne.
Göllüdağ ise bağrında sakladığı tarih hazineleri ile ihtişamlı bir geçmişe ev sahipliği yapar. Burada taşlar tarihin yeniden yazılacağı günün heyecanı içindedir.
Eğer tepelere doğru yürürseniz Erciyes Dağının uzaktan size gülümsediğini görebilirsiniz.
Niğde dünyayı zirvelerden seyretmek isteyenler için bulunmaz bir yerdir. Bu şehir bir gemi gibi Kızılkaya'dan Medetsiz Tepesine oradan Hasan dağının zirvelerine güneşi selamlamak isteyenler için Anadolu'nun tam ortasına demir atmıştır. Yakınlığın içinde bir uzaklığa bürünür çoğu zaman ve keşfedilmemiş bir kıta gibi bekler tozlu yolların uzağında.
Keçibuyduran Dağlarında sarı çiğdem, Aladağlarda nevruz, Bolkarlarda ters laleler büyür. Çiftehanın sıcak sularından Aladağların soğuk sularına doğru büyülü bir yolculuktur.
Karanfil Dağında, Mazmulu Yaylasında bir barak havası, Hasandağında bir bozlaktır.
Niğde dağların başkentidir ve her zaman bir başkent olarak kalacaktır.